“Çatışmalı Sürece Bakışımız ve Sorumluluklarımız”

Diyarbakır Özgür-Der Huzurevleri temsilciliği tarafından Selahattin Eyyubi Konferans Salonu’nda “Çatışmalı Sürece Bakışımız ve Sorumluluklarımız” semineri düzenlendi.

“Çatışmalı Sürece Bakışımız ve Sorumluluklarımız” başlıklı program Musab Bozan’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ve Çetin Aldemir’in okuduğu meal ile başladı.

Hukukçu-Yazar Serdar Bülent Yılmaz’ın konuşmacı olduğu seminerde, çözüm sürecinin bozulma serüveni ve ardından başlayan hendek savaşları ile çözüm yöntemleri konuşuldu.

Kandil, Öcalan’a Rağmen Süreci Bozdu!

Kısaca sürecin bozulma serüvenini aktaran Yılmaz, PKK’nın lideri olarak kabul ettiği Abdullah Öcalan’ın Newroz programında silahları bırakma çağrısına rağmen Kandil yönetiminin buna gönülsüz olduğunu ve süreci bozduğunu söyledi.

“Dolmabahçe Görüşmesi, Çatışmalardan Sonra Değerlendi”

PKK’nın süreci bozmasındaki en büyük etkinin Orta Doğu’da yaşanan vekalet savaşı olduğunu belirten Yılmaz, örgütün bu süreçte daha fazla şey kotaracağına inandığını aktardı. Güç denemesi yapan PKK’nın, Kobani’de yaşanan çatışmaların verdiği motivasyonla gerçekleştirilen 6-7 Ekim Kobani olaylarının ardından cesaret aldığını söyleyen Yılmaz, “Erdoğan’ın Dolmabahçe mutabakatı olarak adlandırılan toplantıya dair olumsuz sözlerini süreci bozma ilanı olarak gösterdiler. Halbuki Dolmabahçe toplantısının ardından HDP Başkanı Selahattin Demirtaş ile Kandil’deki PKK liderleri, toplantıyı olumsuzlamıştı. Ancak çatışma sonrası toplantı kıymete bindi ve örgüt tarafından büyük bir anlam yüklendi. Toplantı yapılınca bunu değersiz bulan ve olumsuzlayan örgüt, çatışmalar sonrası bunun üzerinden hükümet ve Erdoğan’ın görevlerini yerine getirmediği algısını oluşturdu.” ifadelerini kullandı.

“Yaşanan Sürecin Temelinde Yaşam Tarzı Savaşı Var”

PKK’nın Ceylanpınar’daki polislerin infazı gibi vakalarla devleti çatışmaya zorladığını belirten Yılmaz, örgütün sorunu AK Parti’ye çözdürmek istemediğinin altını çizdi.

Yaşanan sürecin temelinde yaşam tarzı savaşı olduğunu kaydeden Yılmaz, PKK’nın hükümete karşı tüm seküler ve laik çevrelere birlikte hareket etme çağrısı yaptığına dikkat çekerek “Hendeğin bir tarafında PKK, DHKP-C, MLK-P, TİKKO var. Bunun yanında CHP, PYD, Avrupa, Rusya var. Bu tarafa bakın; söylemle karşılarına aldıklarıysa bu toprakların fıtratı. Hükümet üzerinden İslami yapılar ve İslami yaşam tarzı.” ifadelerini kullandı.

“Tahribatın Birinci Sorumlusu PKK’dır”

Şehirlerde yaşanan bu çatışmalarda, devlet güçlerinin 1990’lı yıllara nazaran hukuka riayet noktasında çok daha ileri bir seviyede olduğunu belirten Yılmaz, “Ancak devlet güçlerinin gerek Yüksekova’da gerek Cizre’de yer yer de Sur’da hukuksuz davranışlar içerisine girdiği; özellikle özel harekat polislerinin vatandaşla PKK’lı arasında çoğu zaman bir ayrım yapmadığı, evlerini aramaya gittiklerinde insanlara hakaret edip eşyalarını kırıp döktüklerine benzer ciddi anlamda veriler var.” dedi.

Ancak örgütün yaptıklarının bunlara kıyasen katbekat fazla olduğunu belirten Yılmaz, şehirlerde yaşanan bu tahribatın birinci sorumlusunun PKK olduğunu kaydetti. Çocukların ellerine silah vererek hendek kazdıran ve yüz binlerce insanın mağdur olmasına neden olan örgütün, mahkum edilmesi gerektiğini belirtti.

“Devletin Paradigması Değiştirilmeli”

Sorunun çözümüne dair ciddi adımların AK Parti hükümeti döneminde yavaş da olsa atıldığının altını çizen Yılmaz, en temel çözümü, devletin dayandığı mantığın değişmesi olarak tanımladı:

“Kürt sorunu dediğimiz şeyin gelip dayandığı yer devlet paradigmasıdır. Kürt sorunu ile PKK sorununu ayırmak lazım. Örgütün ideolojik hedeflerini Kürt toplumundan ayrıştırmak istiyorsanız, Kürtlerin verilmemiş haklarını bırakmamanız gerekiyor. Bunların başında ana dilde eğitim geliyor. Bu hakların verilmesi Kemalist laik ulusalcı devlet paradigmasının değişmesi ile mümkündür. Çünkü bütün anayasal sistem, yasal sistem, mevzuatlar, yönetmeliklerden, genelgelere, Milli Eğitim müfredatından anlatılan tarihe kadar her tarafa sinmiş Kemalist laik ulusalcı bir ideolojiden bahsediyoruz. Bu ideoloji, Kürt sorunun da, Türkiye’deki diğer sorunların da temel sebebidir ve bu paradigmanın tamamen değiştirilmesi lazım.”.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil kimi devlet yetkililerinin “Kürtçe ana dilde eğitimi verirsek Çerkezler de ister, Lazlar da ister.” dediklerini belirten Yılmaz, “Evet, isteyecekler, haklarıdır.” dedi. Bu mantık ve söylemlerin sistemin dayandığı mantığın değiştirilmemesinden kaynaklandığını belirten Yılmaz, “Lokal çözümler, tutarsızlık oluşturuyor. Devlet paradigmasını adalet üzerine değiştirirseniz, Kürdün de Lazın da Çerkezin de sorununu çözecek bir sistem inşa edersiniz.” şeklinde konuştu.

“Müslümanlar, PKK Ve Kürt Sorununu Ayrıştırarak Kürt Sorununa Sahip Çıkmalı”

Müslümanların PKK sorunu ile Kürt sorununu ayrıştırarak Kürt Sorunu’na sahip çıkması gerektiğini söyleyen Yılmaz, Kürtlerin en temelde devlet sisteminin dayandığı sistemin değişmesi ile haklarına kavuşabileceklerinin altını çizdi.

Yöneliş Haber

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Suriye devrimi ve Gazze konuşuldu
"Sürünün İçinde Dijital Dünyaya Bakışlar"
Başakşehir’den Gazze direnişine bin selam!
Adana Özgür-Der’de “Emperyalizm ve Siyonizm İlişkisi” konferansı düzenlendi
Özgür-Der Gençliği “İslami Perspektiften Psikoloji” kitabını değerlendirdi