Çarşaf düşmanlığında son perde

Kanal D televizyonu üzerinden ekranlara gelen Arka Sokaklar isimli dizide pes dedirten sahnelere yer verildi. Çarşaflı hanımların zan altında bırakıldığı sahnede halkın İslami şiarlarıyla alay edildi.

HAKSÖZ-HABER

Çarşaf İslami tesettürün bir yansıması olarak yer etmiş Türkiye toplumunda. Şüphesiz tesettür vecibesini ifa etmenin tek şekli değil ama bununla birlikte müslüman hanımların önemli bir kısmınca tercih edilen İslami bir şiar hüviyetinde.

Bununla birlikte çarşafın öteden beri dayatmacı resmi ideoloji ve mensubu kesimlerce “çağdışılık” ve “gericilik”in bir sembolü olarak sunulduğu ve ötekileştirildiği malum.

Siyasi iktidarlar, tarihi dönemler ve toplumsal alışkanlıklar her ne kadar büyük oranda değişimler geçirmişse de resmi ideoloji ve mensubu kesimlerin çarşafa ilişkin olarak kemikleşmiş bu zihniyetinin değişmesi kolay olmuyor. Aynı durumun genel olarak dizi sektöründe de geçerli olduğu söylenebilir ki bunun son olarak bariz bir örneğini Arka Sokaklar dizisi sergiledi.

Çarşaf düşmanlığı bu kez de 2006 tarihinden bu yana Kanal D'de yayınlanmaya devam eden ve yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı polisiye, aksiyon, dram ve komedi türündeki Arka Sokaklar dizisine yansıdı.              

Arka Sokaklar dizisinin 581. bölümünde bir şahıs kızını “Cihatçı örgüt” isimli ne idüğü belirsiz bir örgüte para karşılığında satıyor. “Cihat” ve “cemaat”in hedef gösterilmesiyle yetinilmiyor aynı zamanda kızını satan kadın da çarşaflı olarak karikatürize edilerek izleyicilere subliminal mesaj veriliyor.

Polisiye-aksiyon türü Türk yapımı dizilerin önemli bir kısmında son zamanlarda daha sık tanık olduğumuz bu tür sahnelere karşı ilgili makamlar harekete geçer mi bilinmez ama şu kadarını da söylemek lazım ki İslam'ın kavramlarını ve şiarlarını bu derece pervasızca işlemek ve “cihad”, “cemaat” diyen Müslümanları ve çarşaflı hanımları ne idüğü belirsiz suç örgütleriyle bağdaştırmak alçaklıktan öte değildir!

Yorum Analiz Haberleri

Laiklerin maneviyat arayışı
Fitneden daha kötüsü fitneye meftun olmaktır
Diyarbakırlı Ziya Gökalp’e kulak verilseydi..
“Süreç ve Esenyurt aynı sayfada değil”
Zulme sessiz kalmak en kötüsü...