Baş döndürücü günler yaşıyoruz.
Baş döndürücü, akıl almaz, umutlandırıcı ama aynı zamanda çok tehlikeli...
Şaka değil, neredeyse cumhuriyetle yaşıt bir sistem çözülüyor, köklü bir gelenek çatırdıyor. Böylesine büyük bir dönüşümün sessiz sedasız, kimsenin burnu kanamadan gerçekleşmesi beklenebilir miydi zaten?
Ortalık toz duman... Eski sistemin adamları bütün silahlarını çekmiş can havliyle saldırabildiği her yere saldırıyor.
Yaptığı her yeni atak (çoğunlukla içeriden bir ihbarla) deşifre olup boşa çıkıyor. Deşifre olan her planla birlikte daha da güç kaybedip sonuna yaklaşıyor ama sonuna yaklaştıkça daha da gözü dönmüş bir halde yeniden saldırıyor:
"Derin PKK"yla işbirliği halinde Tokat Reşadiye provokasyonu... Tutmadı, sokak terörüyle OHAL getirme planları... Eski adamlarını kullanarak, parayla adam tutarak göstericilere ateş açtırma, ne yapıp edip iç savaş çıkarma çabası... O da tutmadı, büyük sarsıntı yaratacak suikast denemeleri...
Aynı süreçte kendi içinde iç hesaplaşmalar, susturma teşebbüsleri:
Subayların ardı ardına gelen sır dolu intiharları... Ergenekon'un kara kutusu Ersöz'ü hastanede "imha" denemesi...
Tabii bu arada hükümetin, emniyet kuvvetlerinin ve derin devleti tasfiyeyi kafasına koymuş olan Ergenekon savcılarının karşı ataklarını izliyoruz.
Son KCK operasyonlarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Ergenekon'la organik ilişkileri tespit edilmiş bulunan KCK'yı etkisiz hale getirmek, böylece PKK'yı ve özellikle de yeni kurulan BDP'yi "Derin PKK"nın baskısından kurtarmak için girişilmiş bir karşı atak...
x x x
Bülent Arınç'a suikast teşebbüsü iddiası, geldiğimiz noktada oluşan saflaşmayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Genelkurmay'ın durumu hiç parlak değil. Yıllardır, aylardır -tıpkı DTP'ye "şiddetle arana sınır çek" çağrıları yaptığımız gibi- Genelkurmay'a içindeki cuntalarla kaderini ayırması için çağrılar yapıp duruyoruz. Ama bu yönde hiçbir gayret yok.
Tam tersine, Arınç'a suikast teşebbüsü olayında bir kez daha görülüyor ki "kol kırılır yen içinde kalır" tutumu aynen sürüyor.
Bu olayla ilgili bir açıklama yaptılar ama kimseyi inandıramadılar.
Ergenekon avukatı muhalefetin ve basının durumu da berbat.
Ergenekon Davası'nın başından bu yana bütün zihni enerjilerini derin devlet lehine argüman bulmak için harcayanlar bu defa da "iki satır adresi ezberleyemeyip de kağıda yazan kişiden suikastçı mı olur" diyerek akıllarınca olayı geçiştirmeye çalışıyorlar.
Peki siz ne demek istiyorsunuz? Olay düzmece, adres yutma olayı yalan mı diyorsunuz? Olay polis zabıtlarına geçmiş, bunu söyleyemezsiniz...
Öyleyse dediğiniz nedir?
Özel Kuvvetler'in böyle önemli işlere daha usta, daha becerikli, bu kadar salak olmayan suikastçılar mı göndermelerini istiyorsunuz?
X x x
Gördüğünüz gibi Genelkurmay'ın, muhalefet partilerinin ve Ergenekon Basını'nın iflah olacağı yok.
Bu demektir ki AK Parti, bu büyük dönüşümde ülkedeki demokrasi güçleri ile baş başa...
Bu kapışma öyle bir noktaya geldi ki, eğer AK Parti başladığı işi yarım bırakırsa, bu mücadele Derin Devlet pes ettirilmeden, Türkiye bir glasnost yaşayamadan kesilirse, eski sistemin intikamı korkunç olur. Eski sistem affetmez. Yaralı bir Ergenekon, yakaladığı ilk fırsatta eskisinden çok daha pervasız, çok daha acımasız bir hesaplaşmaya girer. Hükümet başta olmak üzere tüm demokrasi güçlerine karşı korkunç bir imha harekâtı yaşanır.
Umarım AK Parti de Şemdinli tipi uzlaşmalar için vaktin artık çok geç olduğunun, mücadelenin geri dönülmez bir noktaya geldiğinin farkındadır. Bu noktadan sonra yapılabilecek tek şeyin siyasi cesaretle ve hukuka saygı içinde ileri doğru gitmek; Türkiye'yi yeni bir rejime doğru taşımak olduğunun idraki içindedir.
Aylardır söylediğimizi tekrar ederek bitirelim: Böylesine büyük bir dönüşümü gerçekleştirmek tek başına bir hükümetin, hatta parlamentonun kaldırabileceği bir yük değildir. O yüzden, Türkiye'nin bütün demokratlarının, bütün dürüst ve vicdanlı insanlarının bu tarihi hesaplaşmada safını doğru alması, sesini yükseltmesi, ülkenin makûs kaderinin artık değişmesi için katkıda bulunması bir vatanseverlik görevi...
BUGÜN