Mustafa Armağan / Ensonhaber
Hararetini devam ettiren cami ve mescitlerin satılması tartışması yakın tarihin karanlıkta kalmış bir faslının aydınlatılmasına vesile olmakta. Bu sayede sosyal hafıza tazelenmekte, eteğinde taş biriktirenler dökmekte, bu arada ilginç malumat ve belgeler ortaya saçılmaktadır.
İşte hasbelkader elime geçmiş olan eski yazılı bir belgede ismini tespit edemediğimiz bir görevli 1930 ila 1956 yıllarında gezip gördüğü cami ve mescidlerin durumunu şöyle tespit etmiş:
Afyon’da ibadete açık olan 27 cami ve mescide mukabil 12’si kapalıdır. Ankara’da 57 ibadete açık cami ve mescide mukabil 15’i kapalı veya haraptır. İstanbul’da ise toplam 946 cami ve mescidden 357’si kapalı veya harap vaziyettedir. Amasya, Çorum ve Karaman’daki durum da aşağı yukarı bu minvaldedir Böylece belge sahibinin gezip gördüğü toplam 2,608 mescidden 785’i ibadete kapalıdır.
Ancak bu tablo bizi yanıltmasın, zira 1950 sonrasında çok sayıda cami ve mescid tamir edilip ibarete açılmıştır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in tartışmayı açan ahır yapılması, satılması vs. durumlar asıl 1950 yılı öncesinde yaşanmıştır.
Nitekim 1954 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından neşredilen Âbidelerimiz adlı kitabın sadece bir sayfasında yer alan İstanbul’daki 36 eserden ikametgâh, depo vs. suretle işgal edilmiş camiler listesi ibret vericidir.
Buna göre 14 cami veya mescid ikametgâh (konut) olarak kullanılmaktadır. Depo, ardiye ve imalathane yapılan cami sayısı 7, CHP ocak merkezi olarak kullanılan tarihî eser sayısı ise 3’tür.
Prof. Dr. Nazif Öztürk’ün tespitine göre arsalarıyla birlikte satılan cami ve mescidlerin sayısı toplam sayısı 2809’u bulmaktadır (Vakıf Müessesesi, 1995, s, 495).
Dikkatimi çeken bir nokta, camilerin kimlere satıldığı oldu. Müslümanların pek rağbet etmediği cami ve mescidlerin satışına gayrimüslim vatandaşların ilgisi oransal olarak şaşırtıcıydı. Mesela 1940 yılında Edirne’de satılan 7 camiden 5’ini Türkler, 2’sini ise gayri müslim azınlıktan kimseler satın almıştı (% 30). Fındık Fakih Camii metrekaresi 20 kuruştan Keresteci Rober Ejder, Hacı Mustafa Mescidi ise metrekaresi 25 kuruştan aynı mahallede otran Avra kızı Bohora Bardan tarafından alınmıştı.
Nitekim sanat tarihçisi Rıfkı Melul Meriç’in Şehrin Hüznü: Satılık Tarih adlı kitabında Edirne’ye dair bilgilerine istinaden şehirde gayrimüslimlere satılan cami ve mescidlerin isimleri ve satılan kişiler şöyle listelenir:
Eskici Hamza Mescidi Musevi Bohor’a m2si 20 kuruştan satılmıştır (Mart 1939). Fındık Fakih Camii arsası Musevi Rupen’e m2si 20 kuruştan satılmıştır (Eylül 1940). Hadım Demirtaş Camii Elyazar oğlu Ruben Levi’ye 420 TL’den satılmıştır (Ocak 1928). Hazinedar Sinan Bey Camii İzak oğlu Yako’ya belirlenemeyen bir fiyattan satılmıştır (Ocak 1929). İbrahim Paşa Camii Nesim oğlu eski Keresteci Mişon’a 450 TL’den satılmıştır (Mayıs 1938). Kazaz Salih Mescidi Nesim oğlu Mişon’a 170 TL’den satılmıştır (Mayıs 1928). Kunduk Osman Mescidi taşları eski Keresteci Avram’a m2si 51 kuruştan satılmıştır (Temmuz 1936). Sezai (Gülşenî) Tekkesi eski Keresteci İzak oğlu Jak’a 311 TL’den satılmıştır (Mart 1933). İsmi tespit edilemeyen bir cami Jak’a belirlenemeyen bir fiyattan satılmıştır (Mayıs 1933). İsmi tespit edilemeyen bir başka cami Bostanpazarı’nda Dökmeci Yaşaya’ya 56.5 TL’den satılmıştır (Temmuz 1933).
Kitaptaki liste çok daha kabarıktır.
Gayrimüslimlerin bu işte ön plana geçmiş olmalarının sebebi ise Müslüman ahalinin dinî binaları satın almaya yanaşmayışları veya alıyorlarsa bile bunları bir süre beklettikten sonra mülkiyetini üzerlerine geçirmeyerek yeniden vakfın uhdesine bırakmış olmalarıdır. Nitekim Kahramanmaraş’ta 700 TLye satılan Büyüksu (Adliye) mescidi ile Haydarlı, Nuh ve Delialili camilerini Müslüman vatandaşlar satın almış ama vakıflara iade etmişler. Nitekim benzer bir hadise Çorum’da da yaşanmıştır. Ümit Halife Camii Nafiz Battal adlı bir şahıs tarafından 460 TLye satın alınmış ve cami yapılması için vakfa hibe edilmiştir.
Satıldığından bahsettiğimiz, 3 bin tarihî camidir. Kimse küçümsemeye kalkmasın. 1950 virajı alındıktan sonra tarihimizi de geri kazandığımız bu tablodan anlaşılır.