HAKSÖZ-HABER
Silifke’nin Narlıkuyu Köyü’nde zorunluluktan ötürü, velilerin verdikleri dilekçeler sayesinde devletin izni ve atadığı öğretmen ile cami içinde anaokulu sınıfı açılması üzerine durumdan vazife çıkaran Cumhuriyet, Birgün gazeteleri ve CHP milletvekili Aytuğ Atıcı kendi tabiriyle "aldıkları bir ihbar üzerine“ bölgeye intikal etmişler!
Cumhuriyet'in yazılı nüshasında kocaman bir haberle kamuoyuna duyurulan ve milletvekili Atıcı'nın "Hayatımızın her alanında İslami yaşam tarzını dayatıyorlar” şeklindeki şikayetine mazhar olan bu "mühim" hadisenin özünde aslında ailelerin mağduriyeti yatmakta. Defalarca ilgili makamlara dilekçe sundukları halde, çocuklarına yer tahsisiyle ilgili bir geri dönüş alamayan aileler, en sonunda köyün Camisi içinde bir anaokulu açtırmayı başarıyorlar!
Toplam 16 aileyi ilgilendiren ve normal şartlarda bırakın bir gazetenin yarım sayfasını işgal etmesinin abes olmasını, "haber" değeri dahi taşımayan mevzu, Cami-okul ikilemi içerisinde "yaşam tarzına müdahale" olarak köpürtülerek önce birinci, ardından iç sayfalarda ağırlıklı yerini bulmuş.
Dilekçe veren 4 aileyi zımnen suçlayan, diğer ailelerin mecburen çocuklarını göndermek zorunda kaldıklarından bahseden, (ama bu 12 ailenin hiçbirinin görüşüne yer vermeyen) sorunun pratik şekilde çözülmüş olmasından dolayı kutlanması gereken yetkilileri, terfi almaya çalışan işgüzarlar olarak gösteren, üstelik de "olay mahalline" nasıl intikal edildiyse artık, hanım öğretmenin "jandarma çağırma" tehdidinde bulunmasına sebebyet veren ve öğretmenin de sınıfın ortasında namaz kılma gibi bir suçu(!) işlediğine ilişkin bir haber diliyle kamuoyunu işgal ve rahatsız eden haberlerin detaylarını kısaltarak ilginize sunuyoruz
Cumhuriyet Gazetesi'nin "Cami İçinde Anaokulu" başlıklı haberinden:
4 aile istedi diye
Köylülerin talebinin bir türlü yerine getirilmediğini, bunun üzerine köydeki 4 ailenin “O zaman camide bir sınıf açın” diyerek ikinci bir dilekçe verdiğini aktaran Atıcı, “İlçe Milli Eğitim Müdürü talebi onaylıyor ve köy çocuklarının taşımalı sistemle gittiği okulun müdürüne yazı gönderiyor. ‘Camide ana sınıfı açın ve öğretmen gönderin’ diyor. Okul müdürü, yetkinin kendisinde değil kaymakamda olduğunu bildiriyor. Sonuç olarak kaymakamın onayı ile camide anaokulu sınıfı açılıyor ve öğretmen gönderiliyor” dedi.
Atıcı, incelemelerde bulunduğu camiye dair de izlenimlerini aktardı:
“Doğrudan camiye girdik, ibadet yapılan yerin sağ tarafında bir oda ayarlanmış. Öğretmen kapıyı kapatmaya çalıştı, kendisinin kaymakam emriyle gönderildiğini söyledi. Çıkışımızda imam da bizimle görüşmek istedi, ‘Mülki amir talimat verdi, biz de sınıfı açtık’ dedi.”
‘Amaçları terfi’
Cami yerine birçok seçeneğin düşünülebileceğini söyleyen Atıcı, Silifke Belediyesi’nin CHP’li olduğuna dikkat çekerek, “Silifke Belediyesi’nden, Büyükşehir Belediyesi’nden bir konteyner derslik yapılması istenebilirdi. Buradaki hadise, çocukların camide eğitim almalarının sağlanması ve Milli Eğitim’de görevli bir öğretmenin camiye gönderilmesi” dedi. Yeni eğitim öğretim yılı açılışında yine Silifke’de bir okul müdürünün açılışta Kuranıkerim tilaveti okuttuğunu hatırlatan Atıcı, “O müdür bir hafta içinde İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı yapıldı. Böyle davrananlar terfi ettirilince diğer yetkililere de örnek oluyor. Yoksa bunun başka bir izahı yok” diye konuştu.
‘Yasalara aykırı’
Cami, mescit, cemevi, havra içinde sınıf açılmasının anayasaya aykırı olduğuna dikkat çeken Atıcı, şöyle konuştu:
“Hem hukuki hem de toplumsal dengeler açısından yanlış. Yalnız 4 velinin başvurusuyla bu oluyor. Diğer 12 veli de çocuklarını göndermek zorunda kalıyor. Yoksa köyden dahi dışlanabilirler. Bu uygulamayla hükümet yaşam alanını dinselleştiriyor. Bizlere hayatımızın her alanında İslami yaşam tarzını dayatıyorlar. Bu hamleler, körpecik beyinlere kadar inmiş durumda. Bütün bunlar yaşam tarzının hedef alınmasıdır.”
_____________
Birgün gazetesindeki haberde ise farklı detaylar da var
CHP'li Aytuğ Atıcı ile Silifke İlçe Başkanı Bünyamin Uçar, Silifke ilçesine bağlı Narlıkuyu Mahallesi'nde bulunan Hacı Ahmet Camii'nde Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı anaokulu olarak kullanılan odaya geldi. Sınıfa çevrilen odaya girmek isteyen CHP'li Atıcı'ya görevli öğretmen engel oldu. Kadın öğretmen durum hakkında jandarmaya bilgi vereceğini söylemesi üzerine Atıcı, kendisinin milletvekili olduğunu söyledi.
Ardından girdiği odada incelemede bulunan Atıcı, "Bir ihbar aldık. Dediler ki 'Narlıkuyu Mahallesi'nde anaokulu çocuklarını okul yerine camiye götürerek, burada eğitim veriyorlar.' Böyle bir saçmalığın olmayacağını, yanlış olduğunu söyledik. Bunun üzerine araştırınca iddianın yüksek olma ihtimalini gördük. Gelip yerinde gördük, gerçekten doğru. Hemen mahallenin 2 kilometre aşağısında Narlıkuyu Mahallemizin bir okulu var. Buradaki çocuklar taşımalı sistemle o okula eğitim almaya gidiyorlar ama anaokulu çocuklarını da camiye anaokulu eğitimi almaya gönderiyorlar. İçeride bir devlet memuru öğretmen var. Kayıtlardan da göreceğiniz üzere bu mahallede yaşayan tertemiz çocuklarımız var. Bu işin neresinden tutmak gerekiyor, bunu halkımızın takdirine bırakıyoruz" dedi.
Konunun peşini bırakmayacağını ifade eden Atıcı, "Bu işgüzarlıktan başka bir şey değildir. Bu ancak yükselmek isteyen insanların hükümete yağ çekmesi ya da yaranmaya çalışmasından başka bir şey değildir. Cami bizim baş tacımızdır. Camilere ibadet için gelinir. Camilere ibadetin dışında siyaset için gelenlerden de dindarların da hesap sorması gerekiyor. Burada şu anda siyasi bir mesele yatıyor. Bu kirli siyasete maalesef Allah'ın evi olarak tanımladığımız cami alet ediliyor. Maalesef din adamları, dinimiz, çocuklarımı alet ediliyor. O nedenle bu çok ciddi bir sorundur. Bunun hesabının da mutlaka sorulması gerekir" diye konuştu.
Nerden Baksan Ahmakça
CHP'li Atıcı'nın kendi içinde çelişkili ve ikiyüzlü yaklaşımları tam da CHP mantalitesinin 100 yıldır değişmeyen bakış açısını yansıtmakta: Din hayatın dışındadır. Eğitim laik bir olgudur. Küçücük bir köyde dahi olsa cami sadece ibadet yeridir. İma yoluyla dahi dinin hayata yansıyan yönünden dem vurmak dini siyasete alet etmektir. Hatta buradaki amaç da ikiyüzlüce dünyadan menfaat temin etmektir. Yoksa kendileri de gözlerin görmediği, kulakların duymadığı bir dine olabildiğince saygılıdırlar. Çocuklarımız mümkünse camiden olabildiğince uzakta tutulmalıdır. Hele hele CHP'li bir belediyeye bağlı bir alanda en ufak bir taviz, Türkiye'nin geneline ilişkin büyük tavizleri beraberinde getirebilir. Bu yüzden küçük bir köy dahi olsa olay mahalline tıpkı 30'lu 40'lı yıllarda olduğu gibi medyayla birlikte intikal etmekte fayda vardır.
Tebrik!
Diğer taraftan bu olayda ailelerin ve çocuklarının yaşadıkları mağduriyeti güzel ve duyarlı bir formülle çözen Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim müdürünü, talep dilekçesini yazan duyarlı aileleri, Cami imamını ve öğretmeni canı gönülden kutluyoruz. Zaten halkın paralarıyla yaptırılan camilerin halka ait olduğu gerçeğinden hareketle, yediden yetmişe hayatın içindeki tüm faaliyetlerimizin ana odağı ve merkezi haline gelmesi için çabalarımızın artması gerektiğine ilişkin inancımızı da sürdürüyoruz.