"Camiamızın osman’la sınav’ı…"

Mehmet Metiner, Yalnız kurt dizisi üzerinden Türkçülük ve Kürt düşmanlığıyla AK Parti'nin kendi ayağına sıktığını, dizinin Atv'de yayımlanması sebebiyle muhafazakarların sessiz kaldığını ve bu sürecin ulusalcı bataklığı daha da büyüteceğini yazmış.

Mehmet Metine / Yeni Şafak

Camiamızın osman’la sınav’ı…

Ziyadesiyle üzgünüm.

Ömrümüzü adadığımız davamıza ırkçı-faşist zihniyetli zevatın rota çizmesinden fazlasıyla rahatsızım.

Mücadelemizin hiçbir aşamasında yanımızda görmediğimiz bazı zatların bugün baş tâcı edilmeleri yetmiyormuş gibi bize yön tayin edici konuma oturtulmalarından duyduğum rahatsızlık tarifsizdir.

Mensubu olduğum Kürt halkının o zat tarafından ırkçı-faşist bir dille tahkir ve tezyif edilmesi karşısında duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmemize rağmen o zatın daha iğrenç ötesi sözlerle milyonlarca Kürt’ü düşmanlaştırmasına, milyonlarca Kürt’ün üzerine o ırkçı nefret dilini boca etmesine kendi televizyonumuz olarak bağrımıza bastığımız ATV’nin tekrar fırsat tanımasından duyduğum rahatsızlığı kelimeler tarif etmekte yetersiz kalır.

Meğer bizim ve milyonlarca Kürt’ün incinmesinin hiçbir kıymeti harbiyesi yokmuş!

Meğer bir Osman Sınav kadar değerimiz yokmuş bizim!

Anladık.

Not ettik.

Unutmayacağız.

ATV’de yayınlanan Osman Sınav imzalı “Yalnız Kurt” dizisindeki o ırkçı düşman dili asla unutmayacağız.

Biz kimiz ki!

O ırkçı-faşistin dizisinde denildiği gibi, biz Kürtler, “Benî İsrail’in kayıp kabileleri”nden biriyiz.

Yani Yahudi kökenliyiz.

O yüzden Amerika ve İsrail bizi çok sever(!).

O yüzden o dizide takdim edildiğimiz gibi “Amerika’nın güdümü”ndeyiz.(!)

Üstelik PKK terör örgütüyle kol kola girip Türkiye ile savaşıyormuşuz.(!)

Dahası, bölgedeki Türkleri de onların kültürlerini de yok edip dejenere etmeye çalışıyormuşuz.(!)

Yani düpedüz Türkiye ve Türk düşmanıymışız.(!)

Yalnız Kurt dizisinde Osman Sınav ve hempalarının takdim ettikleri Kürtler, yani bizler böyleymişiz!

Yazıklar olsun!

Bu iğrenç ötesi ırkçılığın, bu tamamen yalana ve iftiraya dayalı düşmanlığın neşvünema bulmasına imkân sağlayanlara yazıklar olsun!

Türk-Kürt kardeşliğini alçakça sabote etmeye çalışan bu ırkçı zihniyetin camiamızda tedavüle sokulmasına izin verenlerin yanı sıra, milyonlarca Kürt’ü düşmanlaştıran bu ırkçı ötekileştirici fitne diline suskun kalanlara da yazıklar olsun!

BİZ KÜRTLER ONCA ZULME RAĞMEN HEP KARDEŞLİK DEDİK

Bu ülkede biz Kürtlerin varlığı inkâr edildi.

Dili ve kültürü yasaklandı.

Biz Kürtler hem etnik kimliğimizden hem de dinî kimliğimizden dolayı iki kat zulme ve haksızlığa maruz kaldık.

İnkâra ve asimilasyona maruz kaldık.

Mecburi iskân kanunlarıyla yerlerimizden sürüldük.

Asimile edilebilelim diye.

Bu satırların yazarı olan Kürt kardeşiniz bugün ana dilini konuşamıyor milyonlarca Kürt gibi.

Ama biz bu zulmü Türk kardeşlerimizden bilmedik.

Devlet, adını Türk’ten alsa bile zinhar Türk kardeşlerimizi suçlamak aklımızın ucundan dahi geçmedi.

Hatta devlet adına bu zulmü bize reva görenlere fena halde bilenmiş olsak bile biz devleti düşman olarak görmedik.

Türkiye’yi devletimiz ve vatanımız olarak görmeye devam ettik.

Bölücülük ve ırkçılık aklımızdan geçmedi.

Türkler diye başlayan cümleler kurarak ırkçı ve düşmanlaştırıcı bir zihniyetin aramızda yeşermesine izin vermedik.

Hep “Müminler kardeştirler” dedik.

İslâm milletinin bir unsuru olduğumuza inandık.

Ümmet bilincini ayakta tutmak için içimizdeki bölücülere ve terör odaklarına göğsümüzü siper ettik.

Etnik bölücülerle bir safta durmadık.

Kürt inkârını, asimilasyonunu ve cebri devlet politikalarını tarihe uğurlayan Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında milyonlarca Kürt saf tuttuk.

Irak’taki Kürt kardeşlerimiz de Erdoğan liderliğindeki Türkiye’ye aynı duygularla destek sundular.

Tarihsel Türk-Kürt ittifakının en anlamlı örneğini sunmak için ellerinden geleni ardına koymadılar.

Türkiye’ye düşmanlık eden PKK terör örgütünü karşılarına aldılar.

Türk ordusuyla ve hükümetiyle beraber PKK’ya karşı mücadele ettiler.

Mesut Barzani kalkıp Diyarbakır’a kadar geldi.

Erdoğan’ın PKK karşıtı Kürtlerle ilgili politikalarına destek için.

Saflarını Erdoğan’dan yana belirlediler.

Erdoğan siyasetinin Kürtlere kazandıracağına, PKK/HDP’nin Kürtlere kaybettireceğine dair inançlarını her vesileyle dile getirdiler.

Erbil’deki Kürt Hükümeti, Erdoğan liderliğindeki Türkiye ile her alanda beraber hareket etti.

Ekonomik ilişkilerin ve terörle mücadelenin her aşamasında bir ve beraber oldular.

Şimdi bir dizi üzerinden her şey sabote edilmek isteniyor.

O zehirli ırkçı dil üzerinden o Iraklı Kürt kardeşlerimiz, her konuda Türkiye’nin yanında yer alan o Kürt kardeşlerimiz aşağılık yalanlarla ve çarpıtmalarla bugün düşmanlaştırılıyor.

Kimin kanalında?

Kendi kanalımızda.

Hükümete yakınlığıyla bilinen bir kanalda, ATV’de.

Kürtlerin Yahudiliğinden girip Türk ve Türkiye düşmanı, ABD güdümlü PKK işbirlikçiliğine varıncaya kadar iğrenç ötesi iftiralarla bir portre çizilmesine ne yazık ki kendi kanalımızda izin veriliyor.

MİSYONUMUZA, KARDEŞLİĞİMİZE, REİS’İN SİYASETİNE OPERASYON ÇEKİLİYOR

Kendi kanalımız olduğu için başka bir algı oluşuyor.

Sanki AK Parti ve Hükümet böyle istediği için o dizi yayınlanıyor algısı.

Osman Sınav’ın o milyonlarca Kürt’ün yani bizlerin üzerine boca ettiği ırkçı düşmanlığa karşı çıkmanın Reis’e ve AK Parti’ye karşı çıkmak anlamına geleceği varsayılıyor.

O yüzden camiamız susuyor.

Camiamızın değerli aydınları susuyor.

Çok yazık!

Oysa sabote edilen Türk-Kürt kardeşliğimizin yanı sıra Reis’in ve AK Parti’mizin misyonudur.

Reis’e, partimize ve hükümetimize asıl siyasi operasyon çekiliyor.

Bizim davamıza ve davamızın şekillendirdiği dış politikamıza operasyon çekiliyor.

Bu ülkede Erdoğan’a ve davasına umut bağlamış Kürtlerle Erdoğan karşı karşıya getirilmek isteniyor.

O Kürtlerin bu ırkçı nefret dili karşısında Kürtlere sahip çıkmayan camiamızın suskunluğu karşısında tekrar seçime doğru giderken PKK/HDP’nin istismarına açık hale getirilmesine zemin hazırlanıyor.

Ne yazık ki kimseden kayda değer bir ses çıkmıyor.

Sanki dememişiz/uyarmamışız gibi ATV’nin kalkıp dizinin sezon finalinde o şaibeli zatın daha da iğrenç ötesi söylemlerini biz Kürtlerin üzerine boca etmesine izin veriyor olması ziyadesiyle üzdü bizi, biline!

Ha, o dizide FETÖ ile mücadele edenlerin gerçekte sistem içindeki “Beyaz Türk Kemalistler” olduğu algısının yerleştirilmeye çalışılması da ayrı bir vahamet.

Bahsi diğer olduğu için şimdilik geçiyorum.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!