Sinan Ön’ün yorumu:
Bugün insanlığın geldiği noktada ulaştığı menzil hızla doğal, fıtri ve ahlaki olandan koparak uçuruma doğru yuvarlanmakta! Bu söylem bazılarımıza oldukça karamsar gelebilir ancak bu durum dünyayı, toplumu ve yaratılanı vahiyden kopuk tanıma biçiminin bir sonucudur.
İnsan bilinen ilk halinden bugüne kadar hep bir devinim içerisinde hareket eder, doğayla mücadelesi, artık türü içerisindeki paylaşım mücadelesine dönüşür. Doğa bir şekilde ehlileştirilir ancak bu sefer de kaynakların kullanım hakkı problemi doğar!
Efendiler ile hizmetçilerini belirleyen, elde tutulan imkanların sahipliğidir. Hizmetçilerin ünvan ve statüleri, ‘köle, serf, yarı insan, hizmetçi, işçi’ şeklinde değişse de fonksiyonları hep aynı kalır; güç sahiplerine hizmet!
Çalışma kültürünün bugünkü anlamına ‘endüstiri devrimi’ ile ulaşıldığı kabul edilir. Bu dönemden önce bu kavrama yüklenen anlam oldukça farklıdır. Örn; batı dillerinde çalışma anlamına gelen ‘travail’ Latince ‘işkence aleti’ anlamına gelen ‘tripalium’ kavramından türetilir. Yine Romalı’ların kullandığı ‘labour’ sözcüğü ‘zahmet, yorgunluk, acı ve ızdırap’ gibi anlamlara gelir, yani bir tür ‘ceza’ olarak görülür!