Mehmet Suyuti Dindar / Haksöz Haber
Selda Bağcan; etkileyici sesi ile yıllarca sözde toplumsal değerlerin ve solculuğun sahnesi ol, türküler ve yorumların ile ideolojik sanatın, sanatçılığın bayraktarlığını yap, siyasi tercihlerinden dolayı yurtdışına kaç, onca kez hapse gir, sonra gel bu yaştan sonra Aleyna Tikli ile sahne al.
Solun tutarsızlığı mı diyelim, sanattan anladığı mı diyelim yoksa tükenmişliği mi diyelim.
Sol için önemli olan şey değer yüklü, toplumsal ve emperyalizm karşıtı olmak değildir. Yeter ki bir şey İslam'a ve toplumun dini değerlerine aykırı olsun. Hemen sol tarafından sahiplenilir. Bu yüzden solun hazımsızlık sorunu yoktur. Emperyalist olan da, popüler olan da, yozlaştırıcı piyasa ürünü olan da solun portföyünde her zaman bir yer bulur. Che Guevara hala en çok satan, üzerinden en çok para kazanılan bir mal oldu. Pop-art’ın klişe yüzü haline geldi.
Aleyna Tilki, bir televizyon ses yarışmasında popüler olurken henüz 14 yaşında idi. Kısa sürede “keşfedilerek” bir pop-star oldu. Belli yaş gruplarında önemli bir takipçi kitlesi oluşturdu. Yurtdışındaki örneklerinin alelade bir kopyası olarak popüler kültürde sahne aldı. Çocuk denebilecek bir yaşta alkol kullanımı, uyuşturucu kullanımı, alkollü mekanlarda, gece kulüplerinde sahne alması konuşuldu. Daha küçük yaşlarda iken sarhoş ve uyuşturucu almış görüntüleri ile magazin programlarına malzeme oldu. Cinsellik vurgulu video klipleri ile top-listlere girdi. Youtube kanalı dünya sıralamasından 21. oldu.
Aleyna Tilki video klipleri, sahne performansları ve magazin haberleri ile pedofili tartışmalarına da konu oldu. Çocuk denecek yaşta iken cinsellik temalı yoğun performanslar, sunumlar sergilemesi, ve bu sunumlarda “çocuk duruşu”na sahip olması da bu pedofili tartışmalarını geliştirdi. Magazin haberlerinde, sahnelerde oldukça yetişkin rolleri oyuncakları ile gerçekleştirmesi pedofili tartışmalarını dikkate değer hale getirmektedir. Tabii ki kültürel olandan hareket ile İslami değerleri hedef alan sol bu pedofili durumunu tartışmaya değer görmedi. Yine dertleri çocuk gelin vakalarının İslami bir uygulama, İslamın bir önerisi/izni olduğu ön kabulünden hareketle İslam'a çatmaktı.
Televizyon yapımcılığının değer ve ahlak yoksunluğu için verilebilecek bir çok örnek var. Yakın zamanda her ayrıntısını, her detayını filtresiz izlediğimiz Palu ailesinin rezilliklerinin izlerini hala zihnimizden silemiyoruz.
Yeri geldiğinde solun sözde aydınları Palu ailesi ve benzerleri üzerinden İslami değerlere haksız alakalar kurarak bu yozlaşmayı eleştirmektedirler. Palu ailesi ve benzerlerinin ahlaksızlığı, düşüklüğü ve cahilliğini İslam’a fatura etmeye çalışıyorlar.
Diğer taraftan henüz çocuk yaşta alkol ve uyuşturucu kullanımı, gece hayatı ve cinsellik yoğun sunumları ile özellikle gençleri yozlaştıran, tüketim ve popülerin kölesi yapan bir endüstriyel üretim ile çekinmeden aynı sahneyi paylaşabiliyorlar.
Kendince toplumsal sorunları konu edinen, toplumun değerlerini seslendiren, protest Selda Bağcan, tarzı ve örnekliği ile ideolojik olarak yakından uzaktan hiç bir ilgisi olmayan Aleyna Tilki ile düet yapıyor ve Tilki için “Benim yolumdan gidiyor” diyebiliyor. Selda Bağcan’a sormak lazım sizin yolunuz nedir? Nasıl ve nerede ortak bir yolunuz var?
Aslında bu soruların cevabı açık; Sol her zaman İslami olana veya toplumun dini değerlerine muhalefet etmiştir. Aslolan İslam karşıtlığı ortak paydasıdır. Bu muhalefette de kiminle olursa olsun ittifak etmiştir. Bu ittifak yeri gelir darbecilerle, yeri gelir global sermaye ile yeri gelir yozlaştırıcı popüler kültürle olur. Mesele yok, yeter ki hedefte bir şekilde İslam olsun her türlü tilkilikle iş tutulur.
Sol bu düetten tabii ki rahatsız olmadı. Kimse gösterilen bu sahne performansının ve Aleyna Tilki’nin solun toplumsal değerleri, sanat anlayışı, popüler kültüre bakışı konusunda nasıl değerlendirildiği mevzu edilmedi.
Sol yıllarca sanat üzerinde bir hakimiyet ve tekel iddiası sürdürdü. Sanatın değeri, toplumsal önemi, üretici ve ilerici özellikleri vurgulandı. Neredeyse solcu olmayan sanatçı olamaz kuralı geliştirildi. Sol güya toplumsal değerleri yücelten, toplumu geliştiren performanslar ve üretimler yaptı. Müzik, sinema ve tiyatroda sol renkli olmayan hiç bir üretime hayat hakkı tanımadılar. Solcu olmayan performansları itibarsızlaştırma ve en seviyesiz linç girişimleri ile bastırmaya çalıştılar.
Televizyon programları ile yaygınlaştırılan sahne performansları sanatsal ve toplumsal değerlerden uzak, sadece fan topluluklarını ve tüketim bağımlılarını üreten bir araçtır. İletişim araçlarının da yaygın ve erişilebilir olması ile bu tarz performanslar bir endüstri haline geldi. Endüstriyel sahne performanslarının amacı tüketen, bağımlı bir kitle oluşturmaktır. Bu da her enstrüman gibi yatırımcıları için bir para kazanma aracıdır.
Endüstriyel sahne performanslarının içerik, toplumsal konu, değer gibi bir kaygısı yoktur. Önemli olan kısa sürede mümkün olduğunca geniş kitlelere pazarlama ve kabul görmesidir. Endüstriyel sahne performanslarının mottosu “Bir gün herkes onbeş dakikalığına meşhur olacak”tır.
Bu endüstrinin hedef kitlesi 12 - 18 yaş arası gençlerdir. Yaşları gereği bu kitle henüz sanatın önemi, değerler ve anlam konusunda birikime sahip değil. Toplumdan farklılaşmak, görünür olmak, aykırı olmak oldukça cazip gelmektedir.
Bu endüstri, hedef kitlenin niteliği, talepleri ve zaaflarını çok iyi biliyor. Bu yüzden dünyanın her yerinde bağımlı kitle üretmek için çocuk yaşta “starlar” en aykırı halleri ile sahne alıyorlar.
Kendi hayatlarını henüz çocuk yaşta alkol, uyuşturucu ve her türlü fuhşiyat ile kaybederek bu endüstriyi besliyorlar. Bu endüstri bir tarafta uyuşturucu ile Justin Bieber ve benzerlerinin hayatını tüketirken diğer tarafta 13, 14 yaşındaki kız çocuklarını yoluna ser sefil paspas ediyor.
Evet yeri geldiğinde sol aydınlar popüler kültürün ve arkasındaki endüstrinin ne olduğu konusunda konuşurken mangalda kül bırakmazlar. Sanatı kendi tekellerinde tutarlar. Toplumsal konuları sadece kendileri çözümlerler.
Solun tutarlılık gibi bir endişesi yok. Tüketim ve bağımlılık üreten popüler kültürü kendince “ilerici” gördüğü için hiç hazımsızlık çekmeden sindirebilir.
Bu yüzden yılların protest Selda Bağcan’ı rahatlıkla yozlaştırıcı popüler kültürün sahne performansçısı Aleyna Tilki ile sahneye çıkabiliyor.
Ne Aleyna Tilki’nin sanat derdi var, ne de Selda Bağcan’ın toplumsal değerler derdi var.
Ne demişler;
Çakalın yaveri tilkidir.