Çağrı-Derde ‘İnşirah Suresi’nin Tefsiri

Çağrı-Der’de bu hafta eğitimci Sadullah Eryiğit’in sunumuyla ‘İnşirah Suresi’nin tefsiri işlendi…

Sunumuna ‘besmele’ ve dualar ile başlayan Sadullah Eryiğit, surenin anlamını, farklı isimlendirilmelerini, inzali ve Duha suresi ile irtibatını, anlam bütünlüğünü vererek başladı.

Ayetleri sırasıyla aktarıp, tefsiri sadedinde özetle ve başlıklar halinde şunlara değindi:

‘Şerh/inşirah’ kavramının rivayetlerde geçtiği gibi (kat’) manasına alınamayacağı; badiyede/çölde süt kardeşinin şahitliğine dayandırılan rivayete ( bir defasında da miraç öncesinde!) göre bir ameliyat, kalbin yarılıp temizlenmesi olayı şeklinde bunun anlaşılmasının mümkün olmadığını (En’am 125 ve TaHa 25). ayetleri çerçevesinde izah etti.

‘O zaman ameliyat değilse nedir?’ sualinin cevabını Mekke’nin cahili ortamı, Hira süreçleri, Duha suresindeki ‘Seni ne yapacağını/dallen bilmez, şaşırmış halde bulup yol/yöntem/çıkış/çare sunmadık mı/feheda’ ayeti ışığında şerh etti.

 Bu manada insanın düştüğü boşluktan, hayatı anlamlandıramamasından, stres denilen kendi davet ettiği çaresizlikten tıbbî ve nebatî arayışlarla değil vahyin anlam dünyasına, ışığına, kılavuzluğuna, onun eşya ile kurulmasını istediği doğru irtibatın onun bak dediği yerden bakarak mümkün olabileceğine işaret etti. Eşyanın ilk sıraya çıkarılmasının ve amaç haline getirilmesinin doğurduğu sıkıntılara değindi.

‘Yükü almak’ demek ‘feheda’ hidayete, ışığa kavuşturulmak demektir, suya hasret kalanın su ile buluşmasıdır, karanlıkta kalanın ışığa kavuşmasıdır, dedi. Neticede o ışıkla 23 yılda köklü bir değişimi sağlayabilmiş ve yükünün alınması gerçeğini sonuçta sabrı, sebatı ve mücahedesi sonucunda bilfiil yaşamıştır, dedi. Peygamberimizin ‘Hılful fudul’/faziletliler dayanışması faaliyetlerine, risalet öncesi çabalarına, iki Ömer’den birinin hidayeti mealindeki duasına vs. değindi.

‘İsminin, şanının, zikrinin yükseltilmesi’ babında; rivayet ve algılarda peygamberleri birbiri ile yarıştıran yanlışlıklara dikkat çekerek, buradaki zikr’in Kur’anın mucizliğine, eşsizliğine, onun hatırlarda tutulup hiç çıkarılmaması gerçeğine işaret ettiğine değindi.

‘Zorluk kolaylık’ ikilemesinde Hz. peygamberin ‘Hiçbir zorluk iki kolaylığa üstün gelemez’ duasına, ‘hüzün yılı’ hadiselerine, Taif yolculuğuna, Akabe biatları vesilesi ile Medine’nin kapılarını açışına, Hudeybiye musalehasındaki aleyhte görülen maddelere rağmen süreçte leyhte gelişen durumlara, Hendek olaylarına açıklamalar getirdi.

‘Bir işten başka bir işe koyulmak’ konusu ile ilgili başlanmış bir işin hakkının verilmesi, elden gelen çabanın gösterilmesi, o işin süreçlerinin takip edilmesi, ardında durulması, sabır sebat meselesi yönlerine değindi. Klasik anlamda, rivayetlerdeki şekliyle namaz, akabinde nafile namaz anlamının çıkarılamayacağına işaret etti. Meseleyi,’ tohum ekme işinin çapalama, sulama, bakım ve takibi, hasadı, tekrar tohum ayrılması hususu işlemlerinin, ihmalsiz olarak hepsi’ örneğiyle açıkladı.

‘Rabbe rağbet’ meselesinin her işte, imtihan gerçeğini, hesap vereceğimiz hakikatini unutmadan, başladığımız işte de, sonucu O’na bırakmakta da, sonraki süreçlerde ve yeni girişilecek işlerde de ‘dünya ahiret’ ikilemine/dualizmine düşmeden O’nun rızasına ve onayına uygun davranmak olduğunu söyledi.

Konuşmacının dualarının ve dinleyicilerin katkılarının alınmasının ve suallerinin cevaplandırılmasının akabinde program sona erdirildi.

  

Etkinlik-Eylem Haberleri

Bursa’da Gazze nöbeti devam ediyor
Çocuklar "Hayat Namazla Güzeldir" sloganlarıyla yürüdü
Aksa Tufanı ve kazanımları
Özgür-Der Üniversite Gençliği programlarına başladı!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı