Süleyman Ceran / Haksöz Haber
19. yy Almanya’sında ülkelerini en ücra köşesine kadar gezip masal derleyen ve sonrasında her şeyi yeniden yazmış olan önemli bir çifttir Grimm Kardeşler. Dünyada bilinirliği en yaygın olan masallar bu iki kardeşe aittir. İşin ilginç yanı çocuk kitaplarında resmedilen, çizgi filmleri üretilen bu masallar pedagojik açıdan bakıldığında hiç de çocuklara göre değildir. “Külkedisi”nde camdan ayakkabıyı giyebilmek için üvey kız kardeşlerden birinin parmaklarını kesmesi, “Kırmızı Başlıklı Kız”daki herkesi yiyen kurt figürü, “Hansel ve Gretel”deki cadı, bunlardan sadece bazılarıdır. Çocuklara yazılmış gibi görünen ama yetişkin dünyasına hitap eden bol sembollü masallar üreten Grimm Kardeşlerin en yaygın masalı elbette yeni uyarlaması bu hafta beyazperdeye taşınan “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”dir.
Önce annesi hastalanıp ölen, sonra babası üvey annesi tarafından öldürülen bir prenses. Tahta varis olma endişesi nedeniyle öldürülmek istenen, bu suikasttan merhamete gelen bir avcı sayesinde kurtulan bir kız. Karanlık Orman’a kaçan, cücelerin evine sığınıp büyücünün getirdiği zehirli elma ile öldürülmek istenen bir varis. Böylesine çocuklardan ziyade yetişkinlerin dünyasına ait masalı, üzerinde çeşitli değişiklikler yaparak “Pamuk Prenses ve Avcı” (Snow White and the Huntsman) adı ile ilk yönetmenlik deneyimini yaşayan Rupert Sanders beyazperdeye aktardı.
PAMUK PRENSES: ACILARIN ÇOCUĞU
Egosunun yansıması olan ayna ile yüzleşen Kraliçe, Pamuk Prenses’in kalbini ellerinin arasına alması halinde sonsuz bir güzellik ve ölümsüzlük gücüne sahip olacağını öğrenince kardeşini (Sam Spruell) onun bulunduğu yere gönderir ama kız bir şekilde kuleden kurtulup Kara Orman’a kaçar. Böylesine belalı bir yere gidip, prensesi öldürme görevi, eşi öldürüldüğünden beri zor günler geçiren Avcı Eric’e (Chris Hemsworth) verilir. Eric, Prenses’i öldüremez, birlikte kaçarlar. Az gidip uz gider dere tepe düz giderler ve tesettürlü kadınların olduğu bir yere varırlar. Güzellik avcısı kraliçeden kaçan ve erkekleri öldürülmüş olan bu kadınlar yüzlerini saklamakta hatta kendilerini yaralayıp güzelliklerini feda ederek hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. Kadınların bulunduğu yerde saklanmaya çalışan ikili fazla duramaz; kraliçenin adamları prensesi her yerde aramaktadır çünkü. Bu esnada kahramanımızın çocukluk arkadaşı Prens William (Sam Claflin) ortaya çıkar. Ok kullanmakta usta olan William, masaldaki naif, kadınsı prens rolünden oldukça uzaktır ve Robin Hoodvari okçuluğuyla savaş meydanlarının gözde savaşçılarından olacaktır.
PAMUK PRENSES’TEN DEMİR JEAN D’ARC’A!
ONLAR EREBİLECEK Mİ MURADINA?
“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”deki ayna, kalp, elma, cüce, prens sembollerine bağlı kalıp içindeki çocuksu öğeleri temizleyen yönetmen Rupert Sanders, oldukça başarılı bir iş yapmış. Pamuk Prenses rolündeki Kristen Stewart, popülerliğini borçlu olduğu “Alacakaranlık”taki “Bella” rolündeki mimiklerinin yüzüne yapışıp kalmasını aşamayarak rolünün hakkını verememiş. Charlize Theron ise Kraliçe performansı ile adeta döktürmüş. Film, devamı gelecek şekilde ucu açık bırakılmış; prensesin avcıyı mı yoksa William’ı mı tercih edeceği belli değil. Hemen tüm karakterlerinin başından ölümcül serüvenler geçen bir masalın mizah öğesinin zayıf olması son derece normal. Karşımızda ciddi bir acı üzerine inşa edilmiş bir yapım var. Son kertede, “Pamuk Prenses ve Avcı”nın, insanoğlunun hep karşılaşacağı kötülerle ancak ve ancak umut, azim ve bir olmakla başa çıkabileceğini anlatan fantastik bir macera filmi olduğunu söyleyebiliriz.