Büyükanıtın ifşaatları…

Ali Bayramoğlu

Emekli Genelkurmay Başkanı, 27 Nisan Muhtırası'nın mimarı Yaşar Büyükanıt, “27 Nisan bildirisini ben yazdım, TSK'nın laiklik hassasiyetini teyit ettik” diyordu, önceki gece, katıldığı 32. Gün programında…

Ve ekliyordu:

“Anayasa Mahkemesi kararından sonra bildiriyle çok isabetli bir şey yaptığımızı düşündük.”

Şimdi bu isabetli “şey”i ve Anayasa Mahkemesi'nin Büyükanıt dönemindeki ilk ve en önemli kararını aklımıza getirelim…

Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'na aday olduğu günler. AK Parti'nin meclisteki sayısına göre Gül en geç üçüncü turda 265 oyla cumhurbaşkanı olacak. Asker bunu istemiyor. Kanadoğlu'nun çabalarıyla 367 formülü ortaya atılıyor. CHP Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor. Anayasa Mahkemesi'nden anayasaya uygun bir karar çıkması bekleniyor, yani 265 oyla seçilebilecek cumhurbaşkanı seçim oturumunu açmak için 367 milletvekilinin hazır bulunması önerisinin reddedileceği konuşuluyor kulislerde…

İşte o kararın alınmasından hemen önce 27 Nisan açıklaması geliyor. Anayasa Mahkemesi karışıyor. Mahkeme Başkanı gözyaşları içinde “nasıl açıklarım torunlarıma bu durumu” demesine rağmen, askerin uyardığı istikamette bir karar alıyor mahkeme ve sistem bloke oluyor, Gül'ün adaylığı düşüyor, erken seçimlere gidiliyor…

Paşanın pişmanlık duymadığı, isabetli “şey” işte bu…

Biliyoruz, Büyükanıt konuşmasında bu kararını kastetmiyordu Anaya Mahkemesi'nin…

Parti kapatma davasının kararını kastediyordu, ama yine biliyoruz ki, ayrıca o da, hakimler de, milletvekilleri de, vatandaşlar da biliyor, o dava birincisinin türeviydi…

Dikkatimi çekti:

“53 yıl görev yaptım, derin devleti görmedim, olsaydı görürdüm” dedi Büyükanıt, ama hemen ekledi “her devlette, bizde de örtülü operasyonlar olur…”

Ne demek örtülü operasyon, ülke içinde yapılan örtülü operasyon?..

Hukuk dışı operasyon demek, hikmet-i hükümet operasyonları demek, Akar ve Birant'ın o an aklına gelmedi örnek sormak, Susurluk, Şemdinli'yi hatırlatmak…

Malum, Büyükanıt korgeneral olarak Diyarbakır Kolordu Komutanlığı yaptı, üstelik örtülü operasyonların kol gezdiği dönemde…

Andıç hadisesi için “yanlıştı” dedi, bir ara, ama yine kimsenin aklına o “andıç”ın kaynağı olan Sakık'ın uydurma ifadesinin Diyabakır'dan geldiğini ve o sırada Büyükanıt'ın orada komutan olarak görev yaptığını hatırlatmak gelmedi.

Kendisi aleyhinde meclise bilgi veren Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı'nın, talebi üzerine görevden alındığını söyledi, askeri gücün denetimsizliğini, iktidardan ne rahat kelle talep edebildiğini gösterircesine…

Sorun burada, bu zihniyette yatıyor…

Bu zihniyet çerçevesinde atılan adımların meşru ve rahat bir şekilde dile getirilmesinden kaynaklanıyor.

Darbeler geçti, ama darbe olmadan müdahale yapılır iması ne ifade eder Büyükanıt'ın?..

Ama işe yarar yanları da oldu Büyükanıt'ın Birant'ın karşısına çıkmasının…

Gelelim madalyonun bu yüzüne…

Ergenekon soruşturmasının karanlıkların tozunu nasıl attığına ve haber furyasının yerine getirdiği işleve…

Kurum, ordunun siyasi iktidarı sarsan girişimlerine ilişkin katı duran Büyükanıt, kendisine yönelik operasyon ve girişimler söz konusu olduğu zaman bu tutumu terk ediyordu. Meşruiyetçi bir tavır takınıyordu.

Bu bile karanlığı aydınlatmaya yetti.

Bu açıdan söyledikleri Ergenekon davasının haklı bir dava ve doğru deliller içeren bir dava olduğunu gösteriyordu. Zira Büyükanıt Şener Eruygur ve diğerlerinin darbe girişiminde bulunduklarını açık şekilde ima, hatta ifade ediyordu.

Balbay'ın attığı Genç Subaylar rahatsız manşetinin AK Parti iktidarına karşı Genelkurmay'ı harekete geçirmek için üretilmiş bir tezgâh olduğunu söylüyordu.

Bu açıklamalar kamuoyu açısından da dava açısından da dengeleri etkileyecektir.

Bunlar son derece önemlidir…

Bu da soruşturmanın, kararlılığın ve demokrat basının başarısıdır…

YENİ ŞAFAK