“Büyük tehlike”

Hayrettin Karaman

M. Ali Birand sanırım bir kitleye/kesime tercüman olarak katsayı adaletsizliğine son veren karar hakkında bir yazı kaleme almış. “İmam Hatiplileri kontrolde tutalım derken, diğer Meslek Okulu mensupları da cezalandırıldı. Ben bu açıdan baktığımda, katsayı kararının doğru bir adım olduğuna inanıyorum” dedikten sonra endişeleri (ni) sıralıyor:

“Meslek liselerinde okuyanların önünü kapatan katsayı sayısı, sadece ve sadece İmam Hatip Lisesi (İHL) memurlarının bürokrasinin belirli noktalarına gelememeleri, örneğin kaymakamlıktan başlayan sürece katılamamaları için yaratılmıştı. Ancak, şimdi de laik kesimlerde bir korku yaşanıyor. Acaba, yeni alınan bu karar ile İHL'lerinin artık önü açıldı mı ? Bundan böyle bu liselerden çıkanlar kolaylıkla bürokraside yükselip devleti kontrol altına alacaklar mı? Bugün Türkiye'nin Başbakanı İmam Hatip Lisesi mezunu… Bu okulların Türk bürokrasisine dindar kadrolar yetiştirme açısından büyük bir tehlike oluşturacağını söyleyen ve kaygı duyanların sayısı da hiç az değil.”

Bu satırlar, Türkiye'nin kurtulmadıkça rahat edemeyeceği, çağdaşlaşamayacağı, güçlenemeyeceği, farklılık içinde birlik ve beraberliği yakalayamayacağı bir düşünceyi, tavrı, duygu ve talebi yansıtması bakımından oldukça önemli. Çünkü bu kesime göre:

1. İmam Hatip Lisesi mezunu TC vatandaşları insan hakları belgelerinde ve Anayasa'da yer alan insan haklarından eşit olarak yararlanmaları sakıncalı olan vatandaşlardır. Başka vatandaşlar hangi okuldan mezun olurlarsa olsunlar devletin her kademesinde görev alabilirler, ama İHL mezunları almamalıdırlar; çünkü onlar, ülke için büyük tehlikedirler.

2. Devletin bürokratları “dindar” vatandaşlardan değil, “dinsiz” veya “dini gevşek”, “şöyle böyle bir inancı olan, fakat inancı davranışlarını hiç etkilemeyen” vatandaşlardan olmalıdır.

3. TC. vatandaşları dindarlar ve dindar olmayanlar diye ikiye ayrılır, bu ayrılık önemlidir, olmalıdır ve biri diğerinin haklarını engellemek için çaba göstermelidir, engellemek için demokrasi ve insan haklarından kısmen veya tamamen vazgeçmek gerekiyorsa bu da yapılmalıdır.

Şimdi bu düşüncede olanlarla bu ülkede birlikte yaşayacağız, ülkeyi birlikte savunacak, birlikte kalkındıracağız. “Tasada ve kıvançta beraber olacağız”.

Peki bu nasıl olacak!?

Olmayacağı belli.

Peki bu kimseler ne yapmak istiyorlar?

Ülkeyi bölmek mi, insanları birbirine düşürmek mi, halka rağmen iktidara gelip saltanat sürmek mi?

Başbakan İHL mezunu imiş, ülke için hangi kötülüğü yapmış, yapmış ise halk onu neden bir daha, bir daha seçmiş.

Hukuk devletinde kanunlar ve kurallar var; suç işleyen karşılığını görür, böyle bir şey olmuş mu?

Daha sorulacak çok soru, yazılacak çok cevap var.

Biz de soracak ve yazacağız.

YENİ ŞAFAK