Bilindiği üzere, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrasında, işçi, memur, sözleşmeli personel olmak üzere tüm statülerde "güvenlik soruşturması" yapmış olmak şartı getirilmişti.
Uygulamaya konulan güvenlik soruşturması sonrasında, bazı FETÖ'cülerin kamuya girmesi önlenirken, binlerce aday da hiçbir suçu ve günahı olmamasına rağmen annesinden, babasından, dayısından, okuduğu okuldan, katıldığı herhangi bir dini grubun sohbetinden dolayı, "riskli personel" olarak görülerek kamuya alınmamıştı. Sadece bu nedenden dolayı açılmış binlerce dava bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi se, açılan bir dava üzerine, 2019 yılı sonunda, güvenlik soruşturması yapılması öngörülen 657 sayılı Kanunun 48. maddesindeki düzenlemeyi, çerçevesi net bir şekilde belirlenmediği gerekçesiyle iptal etmişti.
AYM'nin iptal kararı sonrasında, 2020 yılı başlarında, ortaya çıkan boşluğu doldurmak üzere, güvenlik bürokrasisi yeni bir kanun taslağı hazırlayıp TBMM'ye sundu ancak hem iktidara yakın hem de muhalefete yakın sivil toplum örgütlerinin tepkileri nedeniyle bu yasa teklifi TBMM gündemine gelemedi.
Ancak bugünlerde yeniden güvenlik soruşturması teklifi gündeme getirilmektedir. Son olarak bugünkü Türkiye Gazetesinde yer alan haberde, eşin anne-babasının güvenlik soruşturmasına dahil edilmemesi için teklifte değişiklik yapılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığının, öğretmen alımlarının da güvenlik soruşturmasından geçirilmesi konusunda ısrarcı olduğu belirtilmektedir.
Güvenlik soruşturması raporlarında "dini içerikli sohbet toplantılarına katılmıştır", "Dayısı FETÖ'den ihraç edilmiştir", "....okulunda okumuştur" şeklinde kayıtların bulunduğu ve bu kayıtlara binaen gençlerin umutlarının söndürüldüğü gerçeği ortadayken bu şekilde bir düzenleme yapmak, çok uygun değildir. Konunun güvenlik bürokrasisi dışında siyasetçilerce yeniden ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
Kaynak: memurler.net