Taraf Gazetesi yine tarihi bir hizmete imza attı.
Akşam Gazetesi'nin, Güneş Gazetesi'nin, Show TV'nin, Skyturk TV'nin patronu olan, Turkcell telefon şebekesini kuran, çeşitli bankaları bulunan Mehmet Emin Karamehmet'le, o sıralarda darbe hazırlığı yaptığı daha sonradan anlaşılan Orgeneral Şener Eruygur'un komutasındaki Jandarma Kuvvetleri'nin İstihbarat Daire Başkanı generalin ve "teknik takipten" sorumlu bir albayın konuşmalarını sayfa sayfa yayınladı.
Okumadınızsa mutlaka bulup okuyun.
Okuyun ve yıllardır izlediğiniz kimi medya organlarının yayın politikalarının hangi saiklerle, kimlerin talimatıyla yönlendirildiğini görün.
Okuyun ve "bir kısım" Türk medyasının, bir kısım gazete yöneticilerinin, Ankara temsilcilerinin içine battığı ihanet çukurunu görün.
Medya patronu, şu anda Ergenekon davasından hapiste bulunan Jandarma Komutanı'ndan el konan bankası ve zor durumdaki şirketleri için yardım istiyor.
Konuşmalardan "komutan'ın bu yardımı daha önce de yaptığını" öğreniyoruz.
Peki komutan ne karşılığında yapmış bu "yardım"ı? Kendi sözleriyle söyleyecek olursak, söz konusu medya kuruluşunun "milli" bir yayın çizgisi izlemesi için!
Yani, Ergenekon'un koruyup kollaması, halkı "dincilerden" korkutmaya devam etmesi, provokasyonların üstünü kapatması, yalan haberlerle kamuoyunu maniple etmesi, Komutan'ın kotarmaya çalıştığı darbeye zemin hazırlaması için...
Ama komutan hayal kırıklığı içinde...
Çünkü o medya grubunun başına yerleştirdiği ve has adamı olarak gördüğü kişi işten atılmış! Böyle bir kişinin işten atılması da o gruptan beklenen "milli yayın çizgisini tehlikeye sokmuş"! İşte karşılıklı bunun pazarlığını yapıyorlar.
Komutan'ın adamı darbe borazanlığı yapan sözde gazetecinin işe geri alınması için bastırıyor. Bu arada medya patronunun sahibi olduğu Turkcell'in Ergenekoncu komutanlar tarafından yasadışı dinlemeler için kullanıldığı şüphesi uyandıran konuşmalar da duyuyoruz.
Bütün bu duyduklarımız bize Türk basınının önemli bir kesiminin 28 Şubat'tan bu yana içine girdikleri ihanet çizgisinin de açıklamasını veriyor.
Gazeteci olduklarını iddia eden kimi basın yöneticilerin patronlarının ekonomik çıkarları için okurlarına nasıl gözlerini kırpmadan ihanet ettiklerini görüyoruz. Basının "büyük ihaneti" deşifre edilmeden ve halkın doğru haber alma özgürlüğü sağlanmadan doğru dürüst bir demokrasi kurulamayacağı bir kez daha dank ediyor kafamıza...
İş dünyasının ve medyanın iktidarla karşılıklı çıkar ilişkisine girdiği pek çok örnek olmuştur dünyada. Medya-siyaset-iş dünyası üçgeninde pek çok skandal patlak vermiştir. İşadamları iktidara yakın olmak ister. İktidar da paraya ve medya gücüne...
Bu "yakınlık" ihtiyacından çeşitli yolsuzluklar, usulsüzlükler doğar. Ama, "iktidara yakın" olmaya çalışan bir işadamının bir bakan ya da müsteşar yerine Jandarma Komutanıyla temas araması, Jandarma İstihbarat Daire Başkanı'yla "iş" konuşması ancak Türkiye'de olacak bir şeydir.
Mehmet Karamehmet'in takılan işlerini halletmek için siyasetçi yerine Jandarma'ya gitmesi, Türkiye'de gerçek iktidarın nerede olduğunu da gösteriyor. Ve belki de bu skandalın en öğretici yanı da bu...
Yıllardır söyleyip durduğumuz "askeri vesayet rejimi"nin bir vechesi de bu... Ergenekon'un ekonomi-politiği bu...
BUGÜN