Selahaddin E. Çakırgil geçtiğimiz gün ölen Fizikçi Stephan Hawking’in düşünce yapısı üzerine yazdı:
Albert Einstein’dan sonraki en büyük fizikçi olarak nitelenen 1942 doğumlu Stephen Hawking, 76 yaşında acıları kadar sonsuz korkutmalarıyla da dünya hayatından çekildi geçen hafta.. 20 yaşlarındayken yakalandığı ve motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden, ancak beyin faaliyetlerine dokunmayan ve tedavisi bulunmayan ‘Amyotrofik lateral skleroz’ (ALS) hastalığı, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etmişti. 1985 yılından bu yana sesini de kaybettiği için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde çevresiyle iletişim kurabiliyor ve konuşmak istediği zaman, elindeki elektronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabiliyordu.
O büyük acılar veren çetin hastalığına rağmen, onun kendisini fizik araştırmalarına vermesi elbette saygıyla karşılanacak bir durumdu.