Bush sonrası için ABD yönetimine talip olan siyasî muhalifler onun Irak işgali konusunda Amerikan halkını aldattığını dile getirdiler.
Tabii onların endişeleri ve aldatmadan söz ederken üzerinde durdukları yine ABD’nin siyasi, askerî ve ekonomik çıkarları. Yoksa Irak halkının kayıpları, bu halka karşı işlenen savaş suçları ve icra edilen vahşet değil.
Bush sadece Amerikan halkını değil tüm insanlığı aldatıyor. Amerikan emperyalizminin hesapları ve işgalci Siyonistlerin çıkarları için. Aslında Amerikan halkını aldatmaya da yeni başlamadı. Fakat ABD’de başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte siyasi muhaliflerinin onun Irak konusundaki aldatıcılığını gündeme getirmelerinin iki önemli sebebi olabilir: Birincisi onun ve siyasi hareketinin prestijine ağır darbe vuracak noktalara parmak basmak. Çünkü temelini Aristo’nun görüşlerine dayandıran ve Makyavelist felsefeyle sulanmış Batı demokrasisinde siyasi üstünlük kendi marifetlerinle değil muhaliflerinin zaaflarıyla elde edilir. İkinci sebep ise, artık ABD’nin Irak’ta kalmakta ısrarlı davranmasının onu yeni çıkmazlara sürükleyeceğinin hissedilmesi sebebiyle başkanlık seçimi sonrasında gerçekçi bir çekilme takvimi hazırlamak için toplumsal zemini oluşturmaktır.
Muhaliflerinin Bush’u Amerikan halkını aldatmakla suçlayarak kendisine ağır tenkitlerde bulunmalarının, onun: “el-Kaide örgütünü yenilgiye uğratabilmek ve Amerika’nın güvenliğini sağlama almak için Irak’ta seçebileceğimiz tek yol zafere giden yoldur” şeklindeki açıklamasından sonra gerçekleşmesi dikkat çekiciydi. Söz konusu açıklama Bush’un bütün zorluklara rağmen Irak’ta kalmakta ısrarlı olduğunu gösteriyordu. Fakat onun ısrarı artık ABD menfaati için değil işgalci Siyonist devletin güvenlik ve çıkarı içindi.
Siyonist işgalciler Amerikan emperyalizminin Irak’taki işgal güçlerini çekmek zorunda kalmasından birçok yönden endişe ediyorlar. En başta bu, ABD’nin direniş karşısında beyaz bayrak çekmesi anlamına gelecek. Siyonist devletin Güney Lübnan ve Gazze’de aldığı yenilgilerden sonra ABD’nin de Irak’taki direniş karşısında beyaz bayrak çekmesi durumunda bu iki devletin tahakküm politikalarında kullandıkları en önemli araçları olan askeri tehdit ve psikolojik savaş stratejisi etkisini kaybetmiş olacak. İkinci olarak Irak’ta ABD tarafından kumanda edilecek bir yerel yönetimin hâkimiyeti sağlayamamış olması sebebiyle işgal sonrası ortaya çıkacak siyasal boşluğu dolduracakların Siyonist devlet açısından tehdit oluşturmaları ihtimali yüksek. Üçüncü olarak bölgedeki uzaktan kumandalı yönetimlerin, kitlesel özgürlük mücadeleleri karşısında sarsılmaya başlamaları ihtimali doğacak. Örneğin Mısır’daki çağdaş Firavun rejiminin devlet terörünü artırmasının, Ürdün’deki suni krallığın seçimlerde açıktan sahtekârlık yapabilmesinin arkasında Amerikan emperyalizminin desteği var. Bu desteğin etkisini kaybetmesi Siyonistlere tampon görevi gören bu devletlerdeki dikta rejimlerine karşı halk direnişinin güçlenmesini sağlayabilir. Siyonist devlet ise kendi gücüyle değil, ABD’nin desteğiyle ve bölgedeki tampon devletlerin himayesiyle ayakta duruyor. Bütün bu sebeplerden dolayı Amerika’ya maliyeti ne olursa olsun, Irak’ta uzaktan kumanda edilecek bir yönetimin tahakkümü tam olarak sağlanmadan işgal güçlerinin buradan çekilmemesinde ısrarlıdır. Bush’un: “el-Kaide örgütünü yenilgiye uğratabilmek ve Amerika’nın güvenliğini sağlama almak için Irak’ta seçmemiz gereken tek yol zafere giden yol olmalıdır” derken ortaya koyduğu ısrarlılığın arkasında Siyonist saldırganların taleplerini yerine getirme çabası yatıyordu.
Irak’ın içindeki işbirlikçi kadrolar da işgal güçlerinin çekilmesine sıcak bakmıyor, ABD’nin çekilmesi durumunda ülkelerinin kargaşa ve iç savaşın içine sürükleneceğini ileri sürüyorlar. Sanki şu anda böyle bir kargaşanın ve iç savaşın içinde değilmiş gibi! Oysa bu kargaşayı, fitneyi ve iç çatışmaları Irak’a işgalin getirdiğini bütün dünya biliyor. O halde işgal bütün bunların ana sebebi durumundadır. Bunlardan kurtulmak için de en önce ana sebepten kurtulmak gerekir. Ama işbirlikçilerin asıl endişeleri kendi gelecekleriyle ilgili hesaplarının bozulması ihtimalinden kaynaklanıyor. Kendilerini bir yerlere getiren ve koltuklara oturtan silahlı güçlerin arkalarındaki desteğinin sona ermesi durumunda köşeye daha çok sıkışacakları endişesi taşıyorlar.
İşgal sonrasıyla ilgili olarak ortaya çıkan planlar ve görünen ihtimaller üzerinde durmak için bu konuya bir gün daha devam edeceğiz inşallah.
Vakit Gazetesi