HAKSÖZ-HABER
Batı Avrupa ülkelerinin çoğunda Aşırı Sağ’ın siyasal arenada güç kazanmasıyla birlikte gündeme gelen bir kavram Zenofobi. Yabancı düşmanlığı anlamına gelen bu kavramın Türkiye’deki en belirgin tezahürü ise Arapça tabelalara yönelik sergilenen hazımsızlıkta ortaya çıkıyor. “Yabancı tabelalar”a karşı öne çıkan hazımsızlık söz konusu Arapça tabelalar olduğunda ise olay açıkça İslam düşmanlığına dönüşüyor. Ve ne yazık ki özellikle de İstabul, Ankara gibi CHP zihniyetinin hakim olduğu belediyelerde bu zihniyet emniyet ve zabıta gibi güçlere de sirayet ediyor.
Başta İngilizce olmak üzere Batılı dillere ait tabelalar hakkında hiçbir rahatsızlık duyulmaz ve işlem yapılmazken söz konusu Arapça tabelalar olduğunda ise adeta sürek avına çıkılıyor. Bu durum da asıl meselenin “yabancı tabelalar”a yönelik hazımsızlık yani zenofobi değil İslam’ı çağrıştıran Arapça özelinde İslam düşmanlığı nam-ı diğer İslamofobi olduğunu gösteriyor. Nitekim aynı çarpıklığa mülteciler konusunda da tanık olunuyor. Afganistan, Suriye vb. Müslüman beldelerden gelen mültecilere karşı ırkçıların öfkesi kabarırken Doğu veya Batı Avrupa kökenli “yabancılar”a karşı ise aynı cevval tutuma rastlanılmıyor. Müslüman bir beldede Arapça tabelalar özelinde yaşanan bu İslamofobi ise son derece utanç verici…
İslamofobik tezahürlerin son örneği Ankara'daki Saab lokantası hadisesinde yaşandı.
Tabelası Türkçe olmadığı gerekçesiyle defalarca polisin baskısına maruz kaldığı belirtilen Türkiye vatandaşı Afrikalı Muhammed İsa Abdullah’ın kapatmak zorunda kaldığı mekanda, İngilizce tabelalı “coffee house” hizmete girdi!
Arapça tabelayı sök ama İngilizce tabelayı bağrına bas! Bunun adı İslam düşmanlığı değil de nedir?