12 Eylül Anayasası şimdiye kadar 16 kez değiştirildi. Mevcut değişiklik önerisi, eksiklerine rağmen gerçekleşmesi halinde 12 Eylül Anayasası'nın otoriter ruhuna en çok dokunan değişiklik paketi.
İdeal beklenti ile karşılaştırıldığında eksik, Özbudun taslağından geri. Ama Anayasa'ya şimdiye kadar yapılan değişikliklerle kıyaslandığında bu taslak, hepsinden ileri giden, egemenliği millete daha çok yaklaştıran, hukuk devletinin alanını genişleten, bireysel özgürlükleri biraz daha perçinleyen bir özelliğe sahip.
Bu olumlu özellikleriyle de Türkiye'de statüko yanlılarından asla destek alamayacak ve AK Parti'nin önerisi olarak kalacak. İşte tam da bu nedenle AK Parti, değişiklik paketini 'maksimum demokratik reform' anlayışı içinde genişletmeli. Mevcut metin, hâlâ bir uzlaşı metni; muhalefetle müzakere etmek üzere hazırlanmış 'sınırlı' reformları içeren bir taslak. Bu içerikle ne kapsamlı bir yargı ve yerel yönetimler reformu mümkün ne de laikliğin demokratikleşmesi ve Kemalizm'in resmî ideoloji olmaktan çıkarılması...
Mevcut paket veya Anayasa Komisyonu'nda genişletilecek bir versiyonu muhalefet partileri tarafından desteklenmeyecek. Yani anayasa değişikliğinin gerçekleşme yöntemi 'uzlaşma' olmayacak, çünkü karşınızda demokrasi, özgürlükler ve hukuk devleti ilkeleri üzerinde uzlaşabileceğiniz muhataplar yok.
'Uzlaşın' diyenler, aslında kurumların, yani bürokrasinin 'onay'ının alınmasını kastediyorlar. Son elli yılda dört defa darbe yapmış, sayısız darbe teşebbüsünde bulunmuş, siyasetin üzerine karabasan gibi çökmüş bir orduyla mı uzlaşacaksınız? Kendinde siyasete ve topluma 'ayar verme' hakkı bulan, mensuplarını ve faaliyetlerini hukukun üstünde ve dışında gören, içindeki 'çürük elmaları' korumak adına açıkça yargıya meydan okuyan bir orduyla yukarıdaki ilkeler üzerine uzlaşamazsınız.
Koruması ve gözetmesi gereken Anayasa'yı sayısız defa ihlal ederek hukuk devletini yaralayan, iktidar partisinin kapatılması sürecinde dışarıya bilgi sızdıran üyeleri bünyesinde barındıran, 27 Nisan bildirisi doğrultusunda kararlar veren, yurttaşların daha eşit ve özgür olmasını öngören anayasa değişikliğini Anayasa'yı ihlal ederek iptal eden Anayasa Mahkemesi'yle uzlaşılır mı?
Genelkurmay'ın mesajları doğrultusunda Şemdinli savcısını meslekten atan, Ergenekon hâkim ve savcılarını değiştirmek için pusuda yatan, Erzurum savcısının yetkilerini alan, ne savcıları ne de hâkimleri temsil eden HSYK ile uzlaşılır mı?
Sürekli yürütmenin yerine geçerek 'yerindelik' denetimi yapmaya kalkan, verdiği kararlarla ekonomiye zarar veren, katsayı meselesinde öğrencilerin seçme özgürlüklerini tanımamakta direnen Danıştay'la mı uzlaşılır?
Keşke uzlaşılabilse. Ama ne mümkün? Bu 'yargıçlar kast'ı için daha çok demokrasi, daha adil temsil, daha geniş özgürlükler rejimi mevcut sistem içindeki iktidarları ve imtiyazları için birer tehdit. Normal bir demokrasiye razı değiller.
Peki muhalefetteki siyasî partilerle uzlaşılamaz mı? Haydi uzlaşın CHP ile de göreyim! Tarihi boyunca herhangi bir serbest seçimi kazanarak tek başına iktidar olamamış bir parti demokrasinin pekişmesine, temsili siyasetin gelişmesine destek olur mu? Üstelik bu parti elli yıldır temsili siyaset yoluyla erişemediği güce bürokrasideki uzantıları vasıtasıyla ulaşıyorsa, bu bürokrasinin gücünün azalmasına, iktidarın temsili organlara geçmesine razı olmaz. Halkı hâlâ adam edilmesi gereken bir gürûh olarak gören, halkın taleplerine, tercihlerine ve değerlerine duyarlılık göstermeyen bir parti halk iktidarını genişleten ve perçinleyen bir değişime destek vermez.
Anayasa değişikliği iktidarın, imkânların yeniden dağıtımı demek. İktidarın temsili kurumlara verilmesi, bürokratik odakların kararlarının hukuk denetimine alınması, halkın daha eşit ve egemen kılınması öyle herkesin, özellikle mevcut sistemden nemalananların onayı ile olmaz.
'Uzlaşma'yı dillerinden düşürmeyenler, 'Kemalist bürokratik elitler ve onların sosyal uzantıları izin vermeden değişim mümkün değil' demek istiyorlar. Kusura bakmayın ama, anayasa değişikliği zaten bu 'vesayet'i kırmak için yapılıyor.
ZAMAN