Bunlar Tamamen Kanunsuz Dinleme Kararlarıdır

Başbakan Yardımcısı Arınç, "paralel yapı"nın telefon dinleme iddialarına dair, "Bunlar tamamen kanunsuz, dinleme talepleri ve kararlarıdır" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Paralel yapı"nının telefon dinleme iddialarına ilişkin, "Konu soruşturma kapsamı içerisindedir" dedi. 

Arınç, Bakanlar Kurulu sonrasında gerçekleşen basın toplantısında yaptığı konuşmada, toplantının biraz geç başladığını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Genel Merkezi'nde bazı çalışmaları yürütmek zorunda kaldığını ifade eden Arınç, Sayın Bakanların kanun tasarı taslaklarıyla ilgili herhangi bir sunumları olmadığını ancak Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, Meclis gündemiyle ilgili Bakanlar Kuruluna bilgi sundu" dedi.

Yaklaşan mahalli seçimler sebebiyle TBMM'nin belli bir süre sonra çalışmalarına ara vereceğini anımsatan Arınç, "O güne kadar Meclis gündeminde bulunan tasarı ve taslaklar konsunda Sayın Başbakan Yardımıcımız bilgi verdiler. O konu üzerinde arkadaşlarımız düşüncelerini ifade etti. Mümkün olursa gündemdeki görüşmlerini tamamlanmasına müteakip önümüzdeki hafta Meclise ara verme içerisinde bulunması gerekir" diye konuştu.

Arınç, AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Bürüksel ziyareti ve AB gündemiyle ilgili Bakanlar Kurulu'na bilgi verdiğini belirterek, "Bunların dışında sadece iç ve dış gelişmeler konusunda Bakanlar Kurulumuzda Sayın Başbakanımızın, ilgili bakan arkadaşlarımızın takdimleri oldu. Konu üzerindeki görüşmelerimiz bunlarla sınırlı" açıklamasında bulundu.

Paralel yapınının telefon dinleme iddiaları

Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, bir gazetecinin "Paralel yapılanmanın, yaklaşık 7 bin kişinin dinlendiğine ilişkin haberler yer aldı. Bunların arasında gazeteci ve siyasetçilerin yanısıra bazı kurumların telefon operatörleri de var. Anadolu Ajansı'nın da aynı şekilde listede yer aldığını gördük. Bu konu gündeme geldi mi ve bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "Bu konu üzerinde görüşme yapıldı. Özellikle Adalet Bakanımızın konuyla ilgili bilgilerini dinledik. Üzücü bir olay" dedi.

Bu olayla ilgili olarak Türkiye kamuoyunun fevkalede duyarlı olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:

"İki gazetede bir haber olarak yayınlandı birinci sayfadan. Dinlenen kişilerin isim listelerinin konuşulduğu bir gün geçirdik. Takip edebildiğimiz kadarıyla isimleri geçen kişilerden, hem de konuyla ilgili uzmanlardan televizyonlar bilgi aldılar. Sayın Adalet Bakanımızın bir konuşma yaptığını bilmiyorum ancak isimleri geçen bazı siyasetçilerin, yazarların ve sanatçıların hatta hiç ismi bile duyulmamış herhangi bir yerde geçmemiş bazı kişilerin isimleri, bu dinleme sırasında bazen soyadları olmadan bazı işaretler ve rumuzlar verilmek suretiyle veya tanınmasın bilinmesin diye farklı isimler kullanılmak suretiyle de dinlenilmiş. Bu konu üzerinde kısaca bir not sunmak istiyorum. Tabii konu soruşturma kapsamı içerisindedir. 

Şu anda ortaya çıkabilecek kadarıyla maalesef çok üzücü bir gelişme. Şu bakımdan, bildiğiniz gibi 17 Aralık sürecinden sonra bazı savcıların ve bazı hakimlerin görev yerleri değiştirildi. İstanbul'da ise başka yerlere görevlendirildiler. Bunların isimleri de HSYK tarafından zaman zaman açıklandı. İlgili daire, özel yetkili mahkemelerde görevli olanların da bunların dışında kalan kapsam dışı kişilerin de bazı dosyaların el çektirildiği, bazılarının görev mahallerinin değiştirildiğine karar verildiğini açıkladı. Tabii dosyaları ellerinden almak belki başsavcıların görevi dahilindedir ama görev yerlerinin değiştirilmesi HSYK'nın kendi takdirinde ve görevindedir."

Haberlerle ilgili olarak, iki savcının isminin geçtiğini dile getiren Arınç, "Cumhuriyet Savcısı Adem Özcan ve Adnan Şener. Bunların her ikisi de yetkili savcılardır" diye konuştu. Arınç, şöyle devam etti:

"Bir hayali ihbar üzerine 4 sayfalık selam ve tevhid terör örgütüyle ilgili bir soruşturma başlatarak, aldıkları hakim kararlarıyla bazı dinlemeler yapmışlar. Burada kapsamın içeriği, şüphelilerin kimlikleri, çok sayıda kişi hakkında teknik ve fiziki takip kararı alınmış. Dosya ellerinden alındıktan sonra, yerlerine gelen savcılar tarafından ortaya çıkarılmış. Böyle bir terör örgütünün olmadığı, dosyanın incelemesinde bir terör eylemi ya da terör planlaması olmadığı görülmesine rağmen, 3 yıldan yani 2011'den bu yana teknik ve fiziki takiple birçok kişinin takip edilmesi sonunda dosyaya dahil edilen bir kısım kamuoyunda tanınan kişiler olması sebebiyle de her yönüyle dikkat çekmiştir. Esas numarası 2011/762 bu sadece bir soruşturma dosyasıyla ilgili olan, diğerleri üzerinde incelemeler devam etmektedir. Teslim alınan hard disklerin incelenmesinde, aynı zamanda mahkeme kararı alınarak, terörle mücadele şube müdürlüğünün yaptığı tape dökümleriyle de gazetelerde bir olay ortaya çıkmış bulunuyor. 

Şu anda inceleme konusu yapılan 107 klasör var. 107 klasörde 2 bin 280 kişinin telefon numaraları da dahil olmak üzere dinlendiği anlaşılıyor. Üç yıldan beri devam eden bu soruşturma konusunun, sadece ilgili savcıların takibinde olduğu ve bunların bir ihbar mektubuna dayalı olarak herkesi dinledikleri; bunların içerisinde bilim adamları, sanatçılar, siyasetçiler ve siyasetçi yakınlarının bulunduğu ortaya çıkmış. Bu klasörlerin 125 klasöre de ulaşabileceği ve bu klasörlerde de ismi bulunanların sayısının daha da artabileceği soruşturmayı, incelemeyi yapan savcılar tarafından hakim kararıyla tapeleri yapılan incelemeler sonunda anlaşılabilecek."

"Her şahıstan ayrıca özür dilenmesi gerekiyor"

Arınç, Anadolu Ajansı'nın santral telefonlarının dinlendiğine ilişkin soru üzerine "Maalesef, o da bir gerçek" dedi. Arınç, şöyle devam etti:

"Bu konuda gazetelerde yazılı olan belki inceleme bittiğinde Adalet Bakanımızın da yapacağı geniş bir açıklamayla kimin, niçin, ne maksatla bunu yaptığını belki daha geniş bir şekilde kamuoyuna açıklayabileceğiz. 

Şu anda sadece iki savcının uhdesinde bulunan bir dosyadan alabildiğimiz bilgileri size sunuyorum. Bunlar, tamamen kanunsuz dinleme talepleri ve kararlarıdır. Demek ki, savcı ve hakim birlikteliğiyle hayali bir örgütün ilgisi veya ilintisi bulunabileceği, şu anda 2 bin 280 dediğim kişi ve telefon numarası üzerinde 3 yıldan beri dinlemelerin yapıldığı ve bu dinlemelerin bazılarının bugüne kadar geldiği; bir kısmı hakkında da geçmişte dinleme bitmesine rağmen bir kanun gereğince herhangi bir bilgi verilmediği de ortaya çıkmış bulunuyor. 

Kendisi bana bağlı olarak çalışan Anadolu Ajansı'nın, bunu özellikle söylüyorum siz sorduğunuz için, her kişiden, o kişilerin yakınlarından ve bu konuya dahil edilen hemen hemen isimleri belli, her şahıstan ayrıca özür dilenmesi gerekiyor."

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamarına yanıt

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin yaptığı  açıklamalara da değinen Arınç, "Sayın Kılıçdaroğlu, onun açısından  söylüyorum, çok mükemmel bir açıklama yapmış. 'Peki, bunlar dinlenirken, hükümet neredeydi?' diye. Biz buradayız, ama bu dinlemeyi talep eden savcı, dinleme kararına veren hakime, bizim herhangi bir etki yapmamız mümkün değildir. Her yerde savunuyorsunuz ki, yasama-yürütme-yargı birbirlerinden bağımsız hareket eder. Yürütmenin herhangi bir sözünün bile, yargıya müdahale olduğunu söyleyerek hükümeti eleştiriyorsunuz. Buradan ortaya çıkan bir tek mühim gerçek de odur" diye konuştu. 

"Gelişmeler, HSYK Kanunu'ndaki değişikliğin haklı olduğunu ortaya çıkardı"

HSYK Kanunu'ndaki değişikliğin, bugün özellikle ortaya çıkan bu gelişmeler karşısında ne kadar acil, ne kadar önemli ve ne kadar haklı olduğunu bir kere daha ortaya çıkmıştır" diyen arınç, şunları kaydetti:

"Bir taraftan MİT Kanunu ile ilgili tartışmaların, bir taraftan internet tartışmaları, bir taraftan HSYK ile ilgili tartışmaları kimlerin daha çok  yaptığını ve bundan kimlerin daha çok zarar görebileceklerini düşünerek, yurt içinden ve yurt dışından ihbarlarda bulunduklarına dikkat ederseniz, bugün ortaya çıkan gerçekler bu konuda birilerinin büyük bir telaş içerisinde olduğunu gösteriyor. 

HSYK, Anayasa'daki maddesiyle olduğu gibi duruyor ama kanunda bir değişiklik yapılarak Adalet Bakanlığına bazı konularda biraz daha fazla yetki verilmesinin, ortaya çıkan gelişme konusunda ne kadar haklı olduğunu anlayabiliyoruz. Şimdi düşünün, şimdi bir savcı hakkında karar veren hakim hakkında böyle bir şey yapıldığını biz bugün öğrenmiş bulunuyoruz. Peki bu savcı hakkında bir inceleme, bir soruşturma başlatılmasını biz isteyebiliyor muyuz? Hayır. HSYK, kendi içerisinde buna karar vermek durumunda. Meslek dayanışması veya bir başka dayanışma sebebiyle HSYK bugüne kadar böyle bir karar vermedi. O zaman, bu Kurulun Başkanı olan Adalet Bakanı böyle bir inceleme veya soruşturmayı bizzat kendisinin başlatması kararı, demek ki bugün yaşadığımız olaylar karşısında fevkalede önemlidir. Gerçi, HSYK bugün bir açıklama yaparak, bu olayla ilgili bir inceleme başlatacağını ifade etmiştir. Bunu hayırlı bir gelişme olarak görelim, ama bugüne kadar bunların yapıldığından eğer haberleri var ve kılları kıpırdamamışsa elbette bu işin sorumluluğunun dalga dalga kimler üzerinde kalacağını da hepimiz göreceğiz."

Suç vasfını mahkemeler tayin eder

Başbakan Yardımcısı Arınç, "17 Aralık öncesi ve sonrasında yaşananların sivil hükümetlere, seçilmiş hükümetlere AK Parti Hükümeti'ne karşı bir darbe olduğunu Sayın Başbakan ifade ediyor. Burada yapılan işin bir darbe girişimi olup olmadığını elbette yargı bilir. Ancak şu haliyle bile bu izinsiz dinlemelerin, ilgili ilgisiz herkes hakkında özel hayatıyla ilgili konuşmaların bile takibe alınması, bunların mutlaka birilerine karşı kullanılabileceğini ortaya koymaktadır. Suç vasfını mahkemeler tayin eder. Eğer bir tahkikat açılıp da iddianame tanzim edilecekse savcıların bu konuda nasıl bir soruşturma yaptıklarını hep beraber göreceğiz" şeklinde konuştu.

Çözüm süreci için öngördüğümüz şartlar bellidir

Arınç, çözüm süreci için öngördükleri şartların belli olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Onların söyledikleri de kendi kitlelerine veya bir başka yerlere mesaj vermek noktasında belki onların bir çabası olarak görülebilir ancak Demirtaş veya bir başkası bu sözleriyle bu hareketleriyle bu fiilleriyle şu anda mevcut yasalarda herhangi bir suçu önümüze getiriyorsa Türkiye'nin yargıçları bu konuda harekete geçebilirler ama biliyorsunuz Terörle Mücadele Kanunu'nda propaganda maddesinde bir iyileştirme yaptık. Şiddete yönelecek herhangi bir çağrı yoksa propaganda konusunda bir özgürlük esastır."

Muhalefetin yaptığı samimiyetsizliktir

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "En çok karşı çıktıkları kanunda, HSYK'da 228 toplam üyesi bulanan muhalefetten sadece 28 kişi aleyhte oy kullanmıştır. Bütün gensorularda da böyle olmuyor mu? O zaman samimiyetsizliktir bu. Kendi güçlerini bile ortaya koymuyorlar" dedi.

"Kavga yolunu tercih ediyorlar"

Dershaneler konusunda Türkiye'nin "hareketli" günler geçirdiğini ifade eden Arınç, "Belki, olayların başlangıcının da buna bağlı olduğu söylenebilir ama dün komisyondan esprilerle, herkesin birbirini kutlayarak çıktı dershanelerle ilgili komisyondan" diye konuştu. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tasarıya, hükümetten gelen tasarıya muhalefet de büyük bir destek verdi. Hatta, maarif müfettişliği ihdas edilirken oy birliğiyle oy kullandılar. Peki nerede kaldı o kavgalar? 'Olmaz bu kaleyi vermeyiz. Onu yaparız, bunu yaparız' tehditleri nereye gitti? Aynen bu da diğer tasarı ve teklifler için geçerlidir. Sadece tribünlere oynamak bağırıp çağırmak, hükümeti çalışamaz hale getirmek, Meclis'te kavga çıkartmak yolunu tercih ediyorlar."

"2 bin 280 kişinin telefonları dinlendi"

Başbakan Yardımcısı Arınç, bir gazetecinin, "7 bin kişinin paralel yapı tarafından dinlendiğine dair haberlerin, Cumhurbaşkanının önünde bulunan HSYK yasasını veto etmesini önleme amaçlı olarak yorumlandığını" belirterek, bu konudaki görüşünün sorulması üzerine, "Herkes her şeyi düşünebilir. Bizim ilk incelememizde sadece esasa kayıtlı soruşturmada 107 klasör ve 2 bin 280 kişinin telefonlarının dinlendiği ortaya çıktı. Bu bir tek dosyayla ilgilidir" diye konuştu.

Söz konusu dinlemelerle ilgili soruşturma yürüten savcıların, söz konusu iddiaları reddetmesini de değerlendiren Arınç, "İki savcının bunu reddetmesini olumlu görmek lazım ama onların reddetmesinin böyle ifşa edilen bir suçlama karşısında savunmaya yönelik olduğunu da düşünebiliriz" dedi.

Arınç, "Burada ortaya çıkan bir olay var. Bu konu üzerinde inceleme yapılıyor ama diğer dosyalar üzerinde de bu incelemeler yapılacaktır. Yasa dışılıklar tespit edilirse o kişilerle ilgili olarak yasal işlem yapılacaktır" şeklinde konuştu.

Başbakanlıktaki böcek soruşturması

Başbakanlıktaki böcekle ilgili soruşturma ile ilgili olarak da Bülent Arınç, şunları söyledi: 

"Bugün polislikten zaten atılmış, zamanında Amerika'ya gönderilmiş, birisinin 'işte arandığı iddia edilen kişiydi, biz bir araya geldik. O kaçmadı, Ankara'da bulunuyor' şeklinde bir mesajı var. Peki bu adam kim? Suç örgütüyle irtibatlı olduğu, dedektör temin ettiği, kredi kartı borçlarını suç örgütlerine ödettiği, hakkındaki ithamlar."

Arınç, "Demek ki meslekten çıkarılmış ama bir yıl öncesinde de hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davası devam ediyor. Enteresan, son 2 yıl içerisinde 233 gün yurt içinde, 275 gün yurt dışı olmak üzere toplam 508 gün rapor kullanmış. Son 3 yıl içerisinde de 23 kez yurt dışına çıkmış" ifadelerini kullandı.

AA

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu