Bundan sonra ne olacak?

Abdurrahman Dilipak

Sarkozy’nin buna ihtiyacı vardı.. Ama yüzüne gözüne bulaştırdı..

Erdoğan’ın meydan okuması, Türk mitolojisindeki “Boğaç Han”ı hatırlatıyor.. Karadenizli reis, takasıyla okyanusa açılıyor ve denizler canavarına meydan okuyor.. Erdoğan’ın Sarkozy’ye meydan okumasını böyle görmek de mümkün.. Erdoğan ilk belediye başkanı olduğunda yağmur duasına çıkmıştı hatırlarsanız, birileri o günlerde dalga geçmişti. O gündür bu gündür su sıkıntısı çekilmedi. Barajlar yapıldı, kanallar döşendi ama susuzluk çekmedik sonunda.. Dualar gerçek oldu..

Bu kriz Erdoğan’ın içinde biriktirdiği bazı sözler için bir vesile sundu aslında bir bakıma.. “Sarkozy sana söylüyorum, Avrupa sen dinle” kabilinden bir mesaj verdi sonunda..

Erdoğan’ın bu tepkisi, yeni bir “One minute” olayı oldu bir bakıma..

Ben bu olayın, İsrail’den bağımsız planlandığını da sanmıyorum.. İsrail dünün intikamını Fransa üzerinden almak istemiş olabilir.. Sonuçta Fransa bu çıkışı ile ne elde etmek istiyorsa onu kaybetti. Bu konuda AB ülkelerinin Fransa’nın yanında yer alacaklarını sanmıyorum.

Bana göre, batı Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamaz.. Eğer Sarkozy bu inadını sürdürecek olursa, Türkiye’den önce Fransa baskı görecektir. Türkiye’nin batıyla arasına mesafe koyması Avrupa için kabul edilemez. Şunu görelim, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı, Türkiye’nin AB’ye ihtiyacından daha büyük.

Fransa bu akılsız çıkışı ile, zaten kötü olan ekonomisini daha da kötüleştirecektir.. Sarkozy bu acemiliği ile şimdiden kendi siyasi kariyerini bitirmiştir.. “Sarkozy siyaseten intihar etti” demek abartılı bir iddia olmayacaktır.

Dün de yazdım. Erdoğan Sarkozy’ye karşı sesini yükseltirken, aslında şöyle diyor bir bakıma: “Ey Sarkozy, sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!” Sarkozy kötü yakalandı. “Dimyat’a pirince giderken evindeki bulgurdan da oldu..” Sarkozy kendi oyununa gelen pehlivan gibi.. Ermeni oyunu almak isterken, Fransa’daki Müslümanların oyunu kaybetti.. Fransızlar bu yasayı parlementolarınden geçirirken utangaçtı aslında.. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden bir iş yaptılar, onu da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

Bu yasa Türkiye’yi küçük düşürmez ama, Fransa’ya zarar verir..

Fransızların Cezayir’de, Ruanda’da, eski sömürgelerinde işledikleri cinayetler gündeme geldi bu vesile ile.. Türkiye açısından böyle bir hesaplaşma aslında geç kalmış bir hesaplaşma idi. Demek bugüne nasipmiş.. Fransa’nın bu çıkışı, aslında şu İslamofobi denilen şeyi yeniden masaya yatırmak için iyi bir fırsattı.. Madem bu iş bu noktaya geldi, sonuna kadar da götürülmeli artık..

Oylamadan sonra Erdoğan’ın Uluslararası Aile Konferansı’nda verdiği mesajlar önemli idi..

Ahmet Davutoğlu’nun mesajları da önemli. Evet Fransa gibi laik bir ülke, dini bir arka plana sahip bir konuda kendi misyonuna ihanet ederek, belli bir konuda vicdani kanaatten öte, bilimsel tartışmayı, araştırmayı da yasak kapsamına aldı..

Bu Fransız devriminin sonuçlarına karşı açık ve kaba bir suikasttir, bir başka yanı ile..

Çoğulculuğa ne oldu? Özgür tartışma, basın özgürlüğüne ne oldu?

Bu telaş niye? Fransızların yaptığı bu iş İsrail’e de, Ermenistan’a da zarar verecek..

Davutoğlu’nun Fransa’ya hatırlattığı bir başka gerçek vardı.. O “Ermeni diasporası” dedikleri, aslında Türkiye diaporasıdır! Anadolu halklarının tümü, Ermeni olsun, Rum olsun, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Tatar, Boşnak, Süryani, Keladini, Arami, Asuri, Arap ya da Kürt olsun, hepsi bizim diasporamızdır.. Türkiye bu Osmanlı mirasını, emanetini ihmal etmişti nice zamandır. Ortadokslar bize emanettir.. Onlara karşı kazanacak bir zaferimiz yok bizim, onlarla birlikte kazanacak bir zaferimiz var..

Osmanlı döneminde İttihatçılar eliyle, cumhuriyet döneminde Kemalistlerin eliyle yurtdışına kaçırdıklarımız ya da mübadele ile göç ettirdiklerimiz, batı tarafından sahiplenip, daha sonra bize karşı kullanılmaya çalışıldı.. Batı, aslında o insanları kaçıranları bu işe azmettirenler arasında idi. Bizi bize kırdırdılar anlayacağınız..

Önce gayrimüslim - Müslüman, sonra laik - İslamcı, sağ-sol, Alevi - Sünni, Kürt - Türk diye bugünlere geldik.. Bu şeytani bir oyundu.. Fransızlar hep bu işlerin içinde oldu.. Ermeni meselesinin başından beri işin içinde idi.. Madem işler bu noktaya geldi, 2014-15’i beklemeye gerek yok.. Türkiye sabırla ve kararlılıkla bu tartışmaya son noktayı koymalıdır artık.

Bu arada Türk Tarih Kurumu’na yapılan atamalar da önemli. Bu konuda herkese görev düşüyor. Selâm ve dua ile..

YENİ AKİT