Bunca açık beyan varken montaj videoya sarılmak neyin nesi?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kandil tarafından desteklendiği gerçeğini montaj video ile desteklemeye çalışmak tutarlı bir siyaset olamaz.

HAKSÖZ HABER

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun legal-illegal tüm siyasi uzantılarıyla PKK tarafından açıkça desteklendiği tartışma götürmeyen bir gerçek. Nitekim Kandil’den ardı ardına seçimlere dair açıklamalar yayınlayan savaş baronları da bu gerçeği hiçbir şekilde gizleme gereği duymadılar. Erdoğan’dan kurtulmanın kendileri için bir ölüm-kalım meselesi olduğunu vurgulayarak Kılıçdaroğlu’na desteklerini sayısız kereler beyan ettiler.

Tüm bu gerçeklik ortadayken iktidar anlamsız bir işgüzarlık yaptı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyası için çekilmiş bir videosunu Kandil’deki PKK şeflerinin görüntüleriyle birleştirerek kurgulanmış bir görüntü üretti. ‘Haydi’ çağrısının yer aldığı bu videoda PKK yöneticilerine de Kılıçdaroğlu’nun sözleri tekrarlattırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim meydanlarında bu görüntüleri halka izlettirdi.

Dün akşam TRT’de yayınlanan röportajda bu konuyu soran Abdulkadir Selvi’ye Cumhurbaşkanı Erdoğan ““Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Ama montaj ama şu ama bu” şeklinde cevap verdi. Bir anlamda videonun gerçekliğinin olmadığını kabul etmiş oldu. Ancak gaf olarak yorumlanabilecek bu sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demek istediğini izah etmediği gibi, ilginç bir şekilde gazeteciler de açıklık getirmesini talep etmediler.

Bunun üzerine seçim sonuçlarıyla ağır bir hüsran yaşayan muhalefet cephesi dün akşamdan beri ‘montaj video’ tartışmasıyla büyük bir mağduriyetin kurbanı oldukları imajını oluşturma çabasına giriştiler. Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın sözlerini ‘montajcı sahtekar” mesajıyla paylaştı. Ardından tartışma büyüdü.

İki hususu vurgulamakta yarar var:

Öncelikle Erdoğan’ın tavrının yanlış olduğunu vurgulayalım. Kılıçdaroğlu’nun PKK ile ilişkisini ispatlamak için ortada sayısız veri mevcutken böyle bir yönteme başvurmak doğru değildir. Ahlaki açıdan kabul edilmemesi gereken bu fiil üstelik de karşı tarafı mağdur göstermeye yol açarak, sonuçta zarar hanenize yazılacak bir iş olacaktır.

Bununla birlikte şunun da altını çizelim ki, Kılıçdaroğlu ve destekçileri ‘siyasette kurgu ve yalan’ konusunda kimseye ahlak öğretecek konumda kişiler değiller. Öyle bir zihniyet ve kadrodan söz ediyoruz ki, bırakın önceki sistematik yalan kampanyalarını, seçim gecesi, sonuçlar belli olduktan sonra bile bunlar insanları kandırmaya devam ettiler, açıkça aldattılar.

Birileri çıkıp “Erdoğan kasetin montaj olduğunu itiraf etti, neden susuyorsunuz” diye soruyor. Bunlara sormak lazım, Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bir röportajda seçimlerde uyduruk videolar yayınlanabileceğine dair uyarılarda bulunurken, deepfake denen işlemin 17-25 Aralık sürecinde de uygulandığını itiraf ettiğinde bir şey söylemiş miydiniz, ağzınızı açmış mıydınız? O süreçte Mecliste Fethullahçıların ürettiği bu tapeler üzerinden kampanya yapan Kılıçdaroğlu’nun bugünkü sözlerinin açık itiraf olduğunu beyan etmiş miydiniz yoksa görmezden mi gelmiştiniz? Siz önce bunun cevabını verin, sonra başkalarını yargılayın!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!