Nahit Doğu / Al Jazeera
Bulgaristan'da son dönemde polis, “köktendinci” oldukları iddiasıyla Müslümanların yoğun olarak yaşadığı köylere sık sık baskın düzenledi. Bu operasyonlar sırasında birçok ev ve iş yeri arandı, dini kitaplara, bilgisayarlara, cep telefonlarına el konuldu, onlarca kişinin ifadesi alındı.
Bulgaristan'da 1990 yılında 45 yıllık komünist rejim idaresinin sona ermesinin ardından Müslümanlar camilere gitmeye, dini eğitim almaya ve yeni camiler inşa etmeye başlamıştı. 7,5 milyon nüfusa sahip Bulgaristan’da 1,5 milyon Müslüman yaşıyor. Bulgaristan Diyaneti Başmüftülüğü'ne bağlı 3 tane imam hatip lisesi, bir de Yüksek İslam Enstitüsü faaliyet gösteriyor. Ülke genelinde 1500 cami ve mescit var.
Ancak, özellikle son beş yılda, Müslüman kesimlerin yaşadığı bölgelerde artan polis operasyonları dikkat çekmeye başladı.
Müslümanların yoğun yaşadığı Blagoevgrad, Tırgovişte, Şumnu, Smolyan, Haskovo ve Asenovgrad bölgelerindeki baskınlarda geniş çaplı arama ve sorgulamalar yapıldı. Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği bu operasyonlarda gözaltına alınanların çoğu daha sonra serbest bırakıldı.
Kamuoyunda en tartışılan operasyon 2010'da 'köktendincilik propagandası' yapmakla suçlanan 13 imama yönelikti. Sabaha karşı gözaltına alınan 13 din adamının evlerinden de çuvallar dolusu dini kitap alınmıştı.
Bu yılın Eylül ayında ise Aytos ve İsperih'te bulunan ve Müslüman çocuklara dini eğitim verilen yurtlara baskınlar düzenlendi. Yine Eylül ayında Şumnu'daki 'Nazım Hikmet Okuma Evi'nde arama yapıldı, çalışanlar sorgulandı ve bilgisayarlara el konuldu. Kırcaali'de de bir çocuk yurdu kapatıldı.
Son olarak geçtiğimiz hafta ülkenin güneyindeki Pazarcık şehrinin 'İztok' adlı Roman mahallesindeki operasyona 500'e yakın polis ve Devlet Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (DANS) istihbarat ajanları katıldı. Baskın sırasında 34 kişi gözaltına alındı.
Ebu Bekir Camisi'nin Roman asıllı imamı Ahmed Musa Ahmed'in de bulunduğu 7 kişi 'antidemokratik ideoloji propagandası' ve 'IŞİD terör örgütünün ideolojisini yayma' suçlamasıyla hakim karşısına çıkarıldı. Ancak avukatları Hari Haralampiev, Pazarcık baskınında tutuklanan ve 'radikal İslamcı' olarak suçlanan müvekkillerine karşı somut bir kanıt olmadığını savunuyor. Pazarcık baskını ile ilgili mahkeme süreci devam ediyor. İmam Ahmed Musa halen gözaltında. Diğerleri serbest bırakıldı.
“Müslümanlar rahatsız oluyor”
Bulgaristan Müslümanları Diyaneti Başmüftüsü Mustafa Aliş Haci, Al Jazeera Türk'e yaptığı açıklamada Müslüman toplumun temsilcilerine karşı yapılan bu tür operasyonlardan rahatsız olduklarını söyledi:
"Tüm bu operasyonlar ülkedeki Müslümanları rahatsız ediyor. Güven kaybı yaşanıyor. Bizde bir atasözü var; 'Ayı komşunun kapısına dayanırsa bizim kapımıza da gelecek'. Yani Pazarcık'da bir neden yokken operasyon düzenlendiyse başka yerlere de neden düzenlenmesin. Pazarcık dışında da birçok yerde insanlarımız sorguya çağırılmış. Daha geçen ay Müslüman vakıfların yurtlarında eğitim gören çocuklar yüzünden sorunlar çıkarttılar. Halbuki Hristiyanlara ait bu tür kurumlarda çocukların eğitim görmesinde bir sakınca görülmüyor. Bu da Bulgaristan'da çifte standardın çok ciddi anlamda devam ettiğini gösteriyor. Operasyonların gösterişli yapılmasında birden çok amaç olabilir. Bence ise asıl amaç ülkedeki tüm Müslümanlara aba altından sopa göstermek."
Bulgaristan'da “radikal” olarak nitelenen Müslüman olmadığını söyleyen Haci, şöyle devam etti:
"İnsanlarımız, anne ve babalarından aldıkları İslami gelenekleri devam ettiriyorlar. Komünist rejimin yıkılmasının ardından o dönemde yasak olan dini vecibelerini yerine getirmeye başladı. Camiler tekrar dolmaya başladı ve ülkedeki bazı çevreler, özellikle de ırkçı söylemleri olan kesimler bu durumdan rahatsız oluyor. Siyasetin bazı temsilcileri de bundan kendilerine pay çıkarmaya çaba gösteriyor. Bir örnek vermek istiyorum. Daha dün sabah bir televizyon programına katılan biri 'Lâ ilâhe illallah Muhammeden Resûlullah' yazılarının yasaklanmasını istedi. Yani bunu yasaklamak İslam'ın bu ülkede serbest olmadığı anlamına gelir ve Bulgaristan'da demokrasi var diyemeyiz."
“Siyasi amaçlar için yapıldı”
Ülkenin önde gelen siyasi analistlerinden İvan Bedrov da, Devlet Ulusal Güvenlik Ajansı DANS'ın gerçekleştirdiği son operasyonları eleştirdi.
"Operasyon, profesyonellik eksikliğini ve güvenlik güçlerinin Hollywood tarzı gösterilere meyilli olduğunu ortaya koydu. Ayrıca Hristiyan ve Müslümanları tanımadıkları görüldü. Bu da operasyonları haberleştiren medya kuruluşlarının IŞİD'ın eylemlerinde çekilen görüntüleri Bulgaristan'da yapılan bu operasyonları aktarırken ekranlara yansıtmasına neden oldu. DANS'ın Başkanı Vladimir Pisançev, operasyonlara hedef olan insanlar için 'Bunlar IŞİD hücresi değil, ama olabilirlerdi' dedi. Ancak istihbaratın hareket tarzı olası hücreleri tespit edebilecek kapasitede olmadığını gösteriyor. Gelen haberler, kanıt olarak sunulanların büyük bir kısmının Facebook'tan toplandığını gösteriyor. Bu da 300 üniformalı polis memurunu, 100 ajanı ve savcıları Pazarcık'taki barışçıl bir semte göndermek için mantıklı bir açıklama getirilmesini zorlaştırıyor."
Pazarcık'daki operasyonun iç siyasi amaçlar için yapıldığını savunan Bedrov, şöyle devam etti:
"Hükümet değişikliği gerçekleşirken bazı kurumların başındakiler konumlarını sağlama almak istedi. Ne var ki ciddi yorumlanması gereken şu: Devlet, toplumda kabul görmüş fikirlerin dışında, radikal görüşlerde kimlik arayışı içine giren marjinal gruplarla neden ilgilenmiyor? Topluma entegrasyon girişimleri başarısızlığa uğrayan ve sosyal alanın dışına itilen bu insanlar, dış ülkelerden gelen ve Bulgaristan'a özgü olmayan etkiler karşısında kolay hedef haline geliyor."
Müslümanlara yönelik polis baskınları Hristiyan ilahiyatçı Radko Popov da eleştirdi. Popov, Müslümanlara yönelik operasyonların çok abartılı olduğunu söyleyerek, "Müslümanlar bu tür operasyonlardan endişeleniyorlarsa bence haklı sayılırlar. Çünkü, operasyonların nereye kadar uzanacağı bilinmiyor. Ben Ortodoks Hristiyanım ve köktendinci Ortodoks Hristiyanlar görüyorum. Aşırı görüşlü insanların tümü tehlikelidir. Müslüman ve ya Hristiyan mı olduklarına bakılmaksızın barışı sekteye uğratabilirler ve tehlike unsurudurlar" dedi.