Bulanık suyun balıkları

Mümtazer Türköne

14 Mart'tan bugüne, "AK Parti kapatılacak mı?" sorusuna, "bu soru yanlış" cevabını veriyorum. Soru yanlış. Çünkü bu soru bir analize değil, sadece kestirmeden tahmine imkân veriyor. Doğru sorunun "AK Parti kapatılabilir mi?" olması lâzım.

"AK Parti kapatılabilir mi?" sorusunda iki temel değişken var. Birincisi AK Parti'nin kendisi. "Kapatılabilir mi" sorusunun muhatabı olan AK Parti, bu süreç boyunca aynı mı kalacak? Bir kapatma davasına konu olsa da karşımızda bir kitle partisi duruyor. Ve her kitle partisi gibi kendi içinde hassas dengelere dayanıyor. Sular bulandığı, görüş mesafesi kısaldığı zaman hayal edilen iddialar da büyüyor. Kapatma davasının kendisi, AK Parti'nin iç dengelerini etkileyen bağımsız bir faktör konumunda. İkinci değişken "kapatma" fiilinin sahibi olan irade. Dava siyasî bir dava. Demek ki hüküm siyasî bir karar olacak. Her siyasî karar hesap işidir. "Kapatma iradesi" bir atmosfer, bir iklim meselesi. Öyleyse bu ortamın oluşması gerekiyor. Yargıtay bildirisi aslında bu iklimle ilgiliydi. AK Parti'nin kapatılması veya kapatılmaması, geleceğin tarihinde yer alan bir kader değil. O zaman değişebilir. Herakleitos'un tam 25 asır önce söylediği gibi zaman nehri akış halinde. Hem suya giren insan, hem de suyun kendisi sürekli değişme içinde.

Çıkacak sonuç şu: "AK Parti kapatılabilir mi?" sorusunun cevabını, bugün kapatma iradesinin sahipleri de bilmiyorlar.

14 Mart'ta iddianame açıklandığı zaman AK Parti'nin kapatılması süreci başlamadı. İddianame ile siyasetin temelleri sarsıldı. Siyasî yelpaze sağdan sola çok güçlü bir savrulma yaşadı. Böylece yerinden oynayan, hatta alt-üst olan taşların yeniden inşasına dair mühendislik hesaplarının önü açıldı. Sular bulandı. Bulanık suda balık avlamaya niyetlenenler hazır.

Bugünün AK Parti'sini kapatacak bir irade henüz yok. Çünkü, muhtemel iradelerin hepsi AK Parti'yi var eden irade sayesinde varlar. Yani halkın iradesiyle. Kapatma davası ile birlikte AK Parti'nin aldığı oy küçümseme konusu oldu. "% 90'ın oyunu alsa da yine kapatılır" lafı cahil cesareti ile söyleniyor. Yargının da itaat etmesi gereken meşruiyet ölçüsü açık: "Meşru olan, yalnızca halkın rızasına dayanandır." Bu hükmün alternatifi yok. Halkın rızası dışında bir meşruiyet tanımı yapmak için, Marksizm-Leninizm kadar kapsamlı bir "laik cumhuriyet ideolojisi" üretmeye kalkmak bile yeterli olmayacaktır. Halkın rızası dışında bir ölçü koymaya kalkanlar o ülkeyi bir arada tutamaz, asgari düzeyde bile yönetemez. AK Parti kapatılırsa, kaybedenler onu kapatanlar olur. Alışageldiğimiz şekilde Türkiye'de partiler de kişiler gibi geçici. Ama yargı öyle değil. Öyleyse mesele AK Parti'nin kapatılması değil, iddianameyi ve yargı sürecini bir kaldıraç gibi kullanıp, ağır taşları yerinden oynatmak. En ağır taş hangisi? Her şeyi belirleyen halk iradesinin kendisi değil mi? Yani? Yeni sorumuz: Halkın tercihleri nasıl değişir?

AK Parti'nin kapatılabilmesi için birincisi AK Parti'de bir çözülmenin yaşanması, ikincisi kapatma iradesinin dayanacağı elverişli şartların olması lâzım. Üstelik bu ikisinin birlikte olması şart. Halkın tercihleri değişmeden ne AK Parti çözülebilir; ne de kapatma iradesi tecelli edebilir. Halkın tercihinin arkasında ise, AK Parti muhafazakâr siyasî kimliğinden bağımsız olarak, Türkiye için altın değerinde olan istikrar duruyor.. Bu istikrar siyasî istikrara bağlı olan ekonomik istikrar. Toplumun gözü, AK Parti'nin elinde tuttuğu bu altın kâsede. Sırf kâsenin içindeki efsunlu su yere saçılmasın diye AK Parti'nin ayağına takılan taşları, dikenleri ayıklamaya hazır olanlar var.

O zaman "AK Parti kapatılabilir mi?" sorusuna şu cevabı verebiliriz. Türkiye'de çok köklü bir siyasî-ekonomik bunalım yaşanmadığı, istikrar korunduğu takdirde AK Parti'yi kapatabilecek irade tecelli edemez. Başsavcı'nın hazırladığı mütalâa, aslında bir ideoloji savaşının devam ettiğini gösteriyor. İdeolojiler sebebi değil, sonucu anlatırlar. Bu aşamada içerik değil zaman önemli. AK Parti'nin savunma sürelerini sonuna kadar kullanmak yerine davayı bir an önce sonuçlandırmaya çalışması, hem AK Parti örgütünün hem de iklimin kapatma aleyhinde olduğunu gösteriyor.

Zaman gazetesi