Akın İpek’in sahibi olduğu Bugün Gazetesi Hükümet-Cemaat kavgasında Tayyip Erdoğan aleyhine en keskin haber ve yazıların yer aldığı yayın organı olarak öne çıkıyor. Görece daha ağırbaşlı takılan Zaman’a nazaran Gülen Cemaatinin haşin üslubunu yansıtan gazetenin yazarlarından Ahmet Taşgetiren bu duruma tepki göstererek Bugün’den ayrılmıştı. Buna karşın gazetenin yazarlarından Gülay Göktürk’ün zaman zaman Cemaatin tutumunu eleştiren yazıları yayınlanmaya devam ediyor.
Gazetenin genel tutumuna ters düşen kalemlerden biri de Seda Şimşek. Seda Şimşek’in Bugün gazetesinde bugün yayınlanan yazısı çok net bir biçimde Erdoğan karşıtı kampanyayı mahkum ediyor.
Erdoğan'ı Mursileştirmek - Seda Şimşek
Yapılmak istenen çok açık, adını koyalım: Erdoğan'ı Mursileştirmek. Mısır'da Müslüman Kardeşler'e karşı oluşturulan sol-laik-liberal-milliyetçi cepheye benzer bir cephenin Türkiye'nin kendi şartları içinde AK Parti'ye karşı oluşturulması. Bir nevi dehşet yahut şer ittifakı... Bu bir komplo mu? Hayır, değil.
Arap Baharı'ndan sonra bölgede yaşananları uzun uzun anlatacak değilim. Bölgede kontrol altında tutulabilecek bir Sünni karakterli sistem uluslararası güçler tarafından denendi. Tecrübelerinden pek memnun kalmadılar ki şimdi bunu tasfiye etme yoluna gidiyorlar. Devrimin gerçekleştiği ülkelerin vatandaşlarının hak, hukuk, hürriyet taleplerini küçümsüyor değilim ancak bu iradeye çeşitli manivelalarla müdahale edildiği, devrimin gasp edildiği açık. Zayıf ve laik liderler devri açıldı. Kaderin garip bir cilvesi, Mısır'da Mursi gittiği günden itibaren "Erdoğan'ın kaderi ile Mursi'nin kaderini tevhit etme" düşüncesi dolaşıma sokuldu.
İlle de herkes için adalet, herkes için demokrasi
Herkes birbirine "Kim kazanacak" diye soruyor. Bana da soruyorlar. Cevabı bilmiyorum zira bugün artık sürecin kendi dinamikleri kimin kazanacağını tayin edecek. "Safın neresi", "Hangi taraftasın" diyorlar. Her tarafın ötekisi... Safımız ise belli, ille de hakikat, ille de herkes için adalet, ille de herkes için demokrasi.
Yolsuzu, uğursuzu savunmaya dilim varmaz, elim gitmez. Lakin ülkemin savcılarından, hâkimlerinden ve polislerinden kahramanlık değil önce ve muhakkak adil olmalarını beklerim. Bu ülkede artık neci olursa olsun, hangi taraftan olursa olsun herkes, her şeye şüphe ile bakıyor.Yıllarca eleştirilen, şikâyet edilen Cumhuriyet'in Kemalist yargısının kalesi Yargıtay'ın Said-i Nursi'ye bahşettiği adaleti, bu şüphede payı olanlar, kendi fikirlerine karşı gördüklerinden ve hatta ülkenin Genelkurmay Başkanı'ndan esirgediler. Geldikleri yerleri unutup, ellerine düşen bir teğmeni, Teğmen Çelebi'yi bu millete "Alevi gardiyan anne"nin çocuğu olarak takdim etmekten hiçbir vicdani rahatsızlık duymadılar. Türkiye'yi incittiler ve bugün kendileri de inciniyorlar.
CHP'nin 6 okundan biri devletçilik
Şimdi yeni bir yanlışa sürükleniliyor. Bir liberal zehir, akıllara ve kalplere zerk ediliyor. Bu toprakları vatan belleyenlerin devletin kendisiyle, varlığıyla tarihin hiçbir döneminde bir derdi, meselesi olmadı. "Makul çoğunluk" diye tanımlanabilecek sade vatandaşlar, devletten, her vatandaşına mutluluk, adalet, eşitlik dağıtmasını bekler, bu devletin cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına "devletlû" demekten bir şikayetleri olmadığı gibi böyle denilmesinden gurur duyar. Ne zaman ki devleti yönetenler adalet dağıtamaz, vatandaşlarını eşit görmez hale gelmiş, milletin değerleriyle savaşmaya kalkışmış orada bir mesele başlamış. Bugün olan ise başka bir şey. Zira mal bulmuş mağribi gibi "AK Parti devletleşiyor" söylemine sarılanlar, AK Parti'ye "hani devlet tağut"tu diye soranlar, nasıl oluyor da bugün 6 okundan biri "devletçilik" olan CHP'den medet umuyor?
Yolsuzluk ve rüşvet isnadı ile gözaltına alınıp tutuklananlar mahkeme önüne çıkacak, kimse yargılanmalarına mâni olamaz. Yargılanacaklar. Bir suç işlemişlerse ceza alacak, suçları yoksa aklanacaklar. Mahkeme salonlarında siyasi hesap görülmez, dün de görülemedi işte! Siyasetin hesabının görüleceği yer sandıktır.
Sandığa giderken Erdoğan'ı Mursileştirenler, Kemal Kılıçdaroğlu'nu da Buteflikalaştıracak herhalde! Mısır'a gidip "laik rejim" tavsiye eden bir Erdoğan'dan ne kadar zorlanırsa zorlansın Mursi çıkmaz, kendisi çok istese dahi çıkmaz. Mursi'nin yaptıklarından, darbe mahkemesinde ona yöneltilen suçlamalardan ilham alıp, dünya Mursi gibi Erdoğan'ın da "ılımlı, hafif veya ağır İslamcı" olduğuna hatta terör örgütü El Kaide'yi desteklediğine mi ikna edilecek? Peki, velev ki ikna edildi. Ya sonra ne olacak? Mısır'daki mahkeme Mursi'yi asma kararı alırsa, "Türkiye'nin Mursisi Erdoğan" da darağacına mı gönderilecek?
Bugün