Bugün Cuma: Bozguncular / Murcifûn

HAMZA TÜRKMEN

‘Andolsun, eğer münafıklar, kalpleri hastalıklı olanlar ve kentte kargaşa çıkaranlar (murcifûn) vazgeçmezlerse, onlar üzerinde üstünlük kurmanızı sağlarız. Sonra birlikte çok az kalabilirler.’ (Ahzab, 33/60)

İnsanın en zorunlu ve öncelikli ihtiyacı açlığının giderilmesi ve güvenliğe kavuşmasıdır.

Bu konuyla ilgili en önemli Rabbani bildirim Kureyş Sûresi’ndedir. Bu sûrede açlıktan kurtarılıp korkudan güvenliğe çıkartılanlardan Beyt’in Rabbi’ne dua edilmesi istenir.

Ve Mısırlı Ebu’l Futuh’un uyarısı önemliydi: ‘İslami perspektifle yönetilen bir devletin veya geçiş süreci hükümetinin en önemli vasfı, açlık ve güvenlik meselesini halledebilmesidir.’

Yerel ve küresel vesayet tarafından kuşatılmış bulunan Türkiye’de AK Parti’nin ekonomik krizleri ve yoksulluğu geriletmek; vesayetçi yapının baskı ve zulümlerini aşmak ve kamusal güvenlik ortamını sağlamak için gösterdiği efor ve üstlendiği risk, Müslümanların ezilmişlik psikolojisini ve başarısızlık hislerini aşmada önemli rol oynadı.

Benzer istikamete yönelen Mısır İhvan Hareketi’ne ise küresel kapitalizmin uzanan kolları askeri darbe yaptı. 2013 Mayıs’ı sonunda AK Parti iktidarına karşı tertiplenen Taksim Gezi Kalkışması da aynı hedefe yönelmişti.

‘Çaresiz kalındığında zorunlu miktarı aşmamak şartıyla’ haram olan yiyeceklere bile izin verilmesi (6/145) zorunlu ihtiyaçların önemine işaret etmektedir.

Açlıktan sonra fıtri ve vahyi ölçünün gösterdiği ikinci en önemli konu ise ‘güvenlik’tir.

Güvenlik meselesi kentin ve toplumun huzuruyla alakalıdır. Kabe’nin kuzeyine ve güneyine yapılan yaz ve kış yolculuklarında güvenliği sağlayan, bölge aşiretleri arasında oluşturulan  ‘ilaf’ / dokunulmazlık anlaşması’ydı. Şehrin içinde de örfi-teamülî bir hukuk, eman ve himaye müesseseleri geçerliydi.

Hak veya bâtıl değerlere dayanan yasal sistem, bir işleyişi gösterir; ama bu işleyişin daha tutarlı bir yapıya dönüştürülmeksizin yıkılması veya bozulması bir kaos/kargaşa yani güvensizlik hali oluşturur.

Toplum içinde yalan ve bozguncu haberler yaymak; Müslümanları korkutmak ve aleyhlerinde çirkin propaganda yapmak psikolojik harp taktiklerindendir. Psikolojik harple amaçlanan toplum içinde kargaşa çıkartmak, bozgunculuk yapmak, korku veya başarısızlık duygusu  oluşturmak ve kalplerde endişe yaratmaktır.  Terör bütün bu olumsuz çabaların diğer adıdır. Bu olumsuzlukları körükleyenlere Kitab-ı Kerim’de  ‘murcifûn’ denilmektedir.

Bozgunculuk çıkaranlar toplumsal huzurun, ekonomik istikrarın ve emniyetin sağlanmasından; özellikle de bu çerçevede Rabbani niteliğin güçlenmesinden rahatsızlık duyarlar, hatta düşmanlık beslerler. Amaçları eksikleri gidermek ve ıslah etmek değil, istikrarı bozmaktır.

Ayette ortalığı karıştıranlar, yani açlığın giderilmesinden ve güvenliğin sağlanmasından rahatsız olanlar şeklinde üç bölümde tasniflenmiştir:

Kötü niyetli ve hain yanlarını gizleyen mutlak ‘münafıklar’.

Hak dine bağlılıkları dünyevi çıkarlarına göre değişen ‘kalpleri hastalıklı olanlar’.

Kalplerde endişe, korku ve terk edilmişlik duygusu yaratmak için her türlü yalan, iftira ve komplodan geri durmayan ‘mücrifler’.

Bugün insani ve İslami kazanımlarımızı engellemek isteyen tuğyan devam etmektedir.

Rabbimiz güvenlik yolunda tuzak (mekr, keyd) kuran sapkın ve şaşkın güruhları önce vazgeçmeye davet ediyor. Vazgeçmezlerse üzerlerinde hâkimiyet kurmaya…

Kurtuluşlar kendiliğinden ve bedel ödemeden oluşmuyor.

Esas kurtuluş, fıtratla buluşan ve kulların Rabliğini reddeden ‘tevhid ve adalet yolu’dur. Tuğyanı aşacak olan tevhid ve adalet yolu, gerçek özgürlüğün istikametidir.