Bu vahşet yaşanırken kimin nasıl tavır aldığının hesabı sorulacak!

Yasin Aktay, Gazze'deki katliamın 129. gününde bugüne kadarki süreci incelerken herkesin kendisine sorması gereken soruları hatırlatıyor.

Yasin Aktay / Yeni Şafak

İsrail soykırımı 129. gününde

Gazze’de Filistin halkına yönelik İsrail soykırım saldırıları bugün itibariyle 129. gününde. Uluslararası Adalet Divanı’nı İsrail’in bu süreç içinde işlediği cürümlerin soykırım kapsamında görülmesi için yeterli delilin mevcut olduğuna karar vermesinden sonra İsrail saldırganlığına hiç ara vermeden devam ediyor.

129 günün ardından İsrail’in Gazze’ye karşı işlediği soykırımın rakamsal tezahürüyle ilgili bilançoya bir göz atalım:

Şu ana kadar İsrail saldırılarında hayatını kaybettiği tespit edilenlerin sayısı 28 bini aşmış durumda. Bunların 12,150’si çocuk ve 8,300’ü kadın. Halen enkaz altında 7000 kişinin aynı oranlarda cesetleri çıkarılmayı bekliyor ki, toplam kayıp 35 bini bulmuş durumda. Yaralıların sayısı ise 67,600’ü geçmiş durumda. 2,437 katliam Filistinli aileler, çoluk çocuklarıyla evlerinin içindeyken yapılan bombalamalarla gerçekleşmiş. Sadece El-Ehli Hastanesinde 17 Ekim tarihindeki bombalama neticesinde ölen insan sayısı 471. Bu arada 46 sivil savunma kurtarma ekibinden insan görevlerini yaparken katledildi.

Siyonist soykırım gücü kara operasyonunu başlattıktan sonra yaptığı katliamların yanısıra 2500 Filistinliyi Gazze’de kaçırarak bilinmeyen yerlere götürmüş ve bir kısmını kaçırdıktan sonra katletmiş.

Doktor, hemşire ve ilk yardım görevlisi olmak üzere 340 sağlık personeli katledilmiş 356’sı da İsrail ordusu tarafından yaralanmış. 100’den fazla personel de yine sağlık hizmetini yerine getirdikleri esnada hastanelerden alınmış ve yine bilinmeyen yerlere götürülmüş durumda. Bu hastaneler arasında Şifa, Endonezya ve el-Avda hastaneleri var. 30 Hastane İsrail saldırıları neticesinde tamamen hizmet dışı kalmış, bu yüzden yaralıların en temel sağlık hizmeti almaları imkânsız hale getirilmiş durumda. Bütün sağlık merkezleri hedef alınarak sağlık hizmeti felç edilmiş, 122 ambulans içindeki hastalarla birlikte hedef alınarak imha edilmiş. 11 binden fazla yaralı halen durumları ağır olarak acil tedavi bekledikleri halde en temel yardımlar ulaştırılamamaktadır.

Bu arada İsrail saldırıları neticesinde 124 gazeteci hayatını kaybetmiş, 80’i de ciddi şekilde yaralanmış, en az ikisi de İsrail işgal güçleri tarafından tutuklanmış. Gazze’deki 170’ten fazla medya ve basın ofisi İsrail işgal ordusu tarafından hedef alınmış.

395 okul ve üniversite İsrail saldırıları neticesinde ya tamamen yıkılmış veya ciddi hasar görmüş vaziyette. 183 cami tamamen yıkılmış yaklaşık 447’si de ciddi hasar görmüş. 3 kilise doğrudan İsrail saldırıları tarafından yıkılmış. Filistin’e insani yardım ulaştıran BM’ye bağlı kuruluş 85 UNRWA tesisi yine hava saldırılarına hedef olmuşken 1720 sanayi tesisi de yine İsrail işgal güçleri tarafından hedef alınarak tamamen yıkılmış.

İsrail saldırılarından tarım arazileri de nasibini almış. 45 bin dönüm tarım arazisi işgal gücü tarafından tahrip edilmiş.

7 Ekim ile 15 Ocak arasında İsrail hava saldırılarında kullanılan bombaların ağırlığı 75,000 tonu bulmuş. Bu miktar II. Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan atom bombasının iki katına denk geliyor.

Gazze şehrinde ve Kuzey Gazze’de hala 500 bin kadar Filistinli yaşıyor. İsrail işgal gücü başından itibaren insanları Kuzey’den Güney’e itmeye çalışıyor. Kuzey’i tamamen insansızlaştırınca Hamas’ı imha etme hedefine daha kolay erişeceğini düşünüyor sadece, ama bu esnada saldırılarına da hiç ara vermediği gibi Güney’e gidenler de hiçbir şekilde İsrail saldırılarından muaf kalmıyorlar. Bütün dünya için çok korkunç olan çocuk katliamları İsrail için yetişkin insanları öldürmekten daha cazip geliyor çünkü bu çocukların büyüdüklerinde kendisine düşman olacaklarına emin. Daha büyümeden öldürmek, yolun başında onlardan kurtulmak fikir kendisine çok daha cazip ve kolay geliyor. Tabii şu anda kendisine kök söktüren Kassam Tugaylarının bir zamanlar babalarını-analarını öldürmüş olduğu bir neslin çocukları oldukları düşüncesi yakasını bırakmıyor bu saldırganlığında. Büyüdüklerinde her biri birer Kassam askeri olacak olan nesilleri beşiklerinde öldürmek şu an için çok ayartıcı.

Bu ayartılış Firavun’un ayartılışından farksız elbet. Sonunun da bundan farklı olacağını kimse beklemesin. İsrail tarih boyunca hep aynı şekilde gerçekleşmiş olayın bu sefer farklı işleyebileceğini boşuna vehmediyor.

Sonu farklı olmayacak elbet. Büyük bir şehvetle öldürdüğü çocuklardan geriye kalan her bir çocuk çok daha fazla bilenecek, çok daha büyük bir intikam gücüne dönüşecektir. Tabii İsrail’in o kadar ömrü kalmışsa. Belki bu sefer iş tam tersi olacak. Çocuklar babalarının intikamını almak için büyümeden önce, çocukların katliamı karşısında dünyada uyanan vicdan İsrail’i, kendisini destekleyen bütün güçlerle birlikte tarihe gömecek.

İsrail Güney’e doğru ittiği insanların en son toplandıkları Refah’ta da ilan ederek saldırmaya hazırlanıyor. Gazzeliler için Refah’tan ötesi olmadığını bilmiyor değil. Bütün Gazze şeridinde Filistinliler için hiçbir köşenin, hiçbir yerin güvenli olmadığını iyice hissettirmek istiyor. Böylece savaş suçlarının alçaklığı konusunda kendi rekorlarını mütemadiyen kırmaya devam ediyor. Daha ne kadar alçalabilir, insanlıktan daha ne kadar çıkabilir? Gelinen ve insanlığı pes dedirten her aşağılık aşamanın İsrail için daha da ötesi, daha da aşağısı var demek.

Kendisini destekleyen güçler bile buraya kadar demek durumunda kalıyorlar. Daha ötesi olmaz. Bütün sivillerin itilip toplandığı Refah’ın da vurulmasını görünürde kendi hamileri, başta ABD olmak üzere onaylamıyor, karşı çıkıyorlar.

Tabii bu karşı çıkışın bu saatten sonra nasıl bir anlamı ve değeri kalmışsa. Hamas sözcüsü haklı olarak ABD’nin bu aşamada sergilediği timsah gözyaşlarıyla şimdiye kadarki soykırım suçlarından muaf olamayacağını söylüyor: “ABD yönetiminin saldırıyı desteklememe tutumu, kendisini bu saldırının sonuçlarından ve bunun sonucunda çocukların, kadınların ve savunmasız sivillerin katledilmesinden muaf tutmamaktadır. İşgale, Filistin halkının öldürüldüğü silahlarla açık destek sağlamaktadır”

129. günde Gazze halkı orada ölmeye, İsrail işgal gücü katliamlarını yapmaya devam ediyor. Bu olay olurken biz neredeyiz? Neyin telaşı, hangi koşturmacanın, hangi meşgalenin hesabı içindeyiz?

Bu insanlık suçu işlenirken kimin nerede ne yaptığının kaydını bir tutan var, unutmayalım.

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası