Mustafa Siel, tesettür kavramının içinin nasıl boşaltıldığını yazdı:
Bu Tesettürler, Bana Bakma Demiyor, Bana Bak Diyor!
Tesettür terimi, arapça setere kökünden türetilmiş bir kelime. Örten, koruyan, araya giren manalarına gelmekte olup, namazın şartlarından olan setri avret (açılması haram olan vücut kısımlarının örtülmesi, gizlenmesi) terimindeki setr kelimesi de, aynı kökten gelmekte.
Tesettür, 24.Nur Suresi 31. ayet gereğince, gözünde yüz izi olmaması gereken müslüman kadın için, yüzünde göz izi olmasını engelleyici takva (korunma) giysisidir. 33.Ahzab Suresi 59. ayette işaret edildiği üzere, tesettür (celabihinne) lisanı hal ile erkeklere, bana dişi olarak bakma der (yu’arafne). Bu ihtara rağmen bakanların bakışlarından da, azami nisbette muhafaza eder (yu’zeyne).
Tesettür, 24.Nur Suresi 30. ayet gereğince, gözünde yüz izi olmaması gereken müslüman erkek için, gözüne takılmış bir korunma (takva) gözlüğü gibidir. Karşısındaki kadını dişi olarak değil, kişi olarak görmesini ihtar ettiği gibi; bu ihtara rağmen nefsinin hevasının etkisiyle dişi olarak bakarsa, o kadının dişiliğinin etkisinin, mümkün olduğunca zayıf olarak yansımasına yardım eder.
Tessettürün en önemli hikmetleri bunlar. Lakin öyle yoz–kötü tesettürler görüyoruz ki etrafımızda, tesettürün hikmetleriyle taban tabana zıt işlev görüyor. Bana dişi olarak bakma, kişi olarak bak demiyor bu yoz–kötü tesettürler. Aksine, bana kişi olarak bakma, dişi olarak bak diyor.
Sözlerimiz bu taraklarda bezi olmayanlara, Yüce Allah’ın tesettür ve diğer cinsellikle ilgili emirlerini, hudutlarını, yasaklarını umursamayanlara değil. Onlara söylenecek sözler farklı ve ayrı bir yazının konusu. Bu yazımızdaki sözlerimiz, bu hususlarla ilgili emir ve yasaklarını, hudutlarını; sözle direk, giyimiyle dolaylı olarak umursadığını iddia edenlere.
Her iddia bir isbat gerektirir. Yüce Allah’ın bu hususlarla ilgili emirlerini umursadıklarını iddia edenler, bu iddialarını öncelikle tesettürleri ile ispat etmek durumundadırlar. Bu ispatta, baştan savma, yasak savıcı bir şekilde yoz–kötü olmamalı, samimi bir niyetle ve hikmetine uygun şekilde gerçek bir tesettürle yapılmaya çalışılmalı.
Tabii ki sadece kadınların tesettürü değildir emr olunan, yukarıdaki ayetler gereği, kadın erkek tüm müminler, gözlerini yüz izinden, yüzlerini de göz izinden korumak zorundadırlar. Lakin, kadın ve erkeklerin biyolojik ve psikolojik özellikleri gereği, zaaf ve sorumlulukları farklı.
Bu ayetleri, sadece zahiri görmek olarak anlamakta eksiktir kanaatimce. Sadece zahiri gözlerimizi–bakışlarımızı değil, düşünce ve duygu gözlerimizi de korumak zorundayız. 70.Mearic Suresi 29’dan 31’e kadar olan ayetlerde, gerçek mü’minlerin temel özelliklerinden olarak bahsedilen ferclerin muhafazası terimi, bu durumu anlatıyor kanaatimce. Yoksa sadece zahiren gözlerimizi–bakışlarımızı korumak yeterli olsaydı, işimiz çok kolay olurdu sanırım.