Son günlerde ortaya dökülen bilgi, belge ve ifadelerin sergilediği tablo, 'sistem' üzerinde askerin vesayetini kalıcı kılmaya yönelik çabaların bitmediğini gösteriyor.
Önümüzdeki tablonun üç karesine daha yakından bakalım: Ergenekon sanığı Şener Eruygur'un eşinin, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'u serbest bırakan mahkemeye ilişkin olarak 'bizden' dediği ses kayıtlarına takıldı. İnkar da etmedi, sonra. Ama cevaplanması gereken soru hâlâ duruyor: Siz kimsiniz?
Tablonun ikinci karesinde eski Genelkurmay Başkanı Karadayı'ya ait olduğu iddia edilen yeni bir ses bandı var. Karadayı, Ergenekon sanığı Eruygur için 'iyi çocuk' diyor. Bu sözün kimlere söylendiğini biliyoruz artık. "Şener Paşa, onu da ben istedim, onu da dahil ettik. Şener Paşa çok değerli bir çocuk. Mitingleri düzenleyen o. İlk toplanmaları o akıl etti. Ülkenin kaderini değiştirecek bu işte inşallah başarılı oluruz". Özden Örnek'in 'darbe günlükleri'ne bakarsak bu 'değerli çocuk'un ülkenin kaderini nasıl değiştireceği anlaşılıyor; darbe yoluyla. Temenni edilen 'başarı' bu mu?
Geçenlerde Karadayı'nın başka bir konuşma kaydı ortaya çıkmıştı: 'Bazı yerleri montaj yapmışlar' demiş, konuşmayı tümden reddetmemişti. Ses kaydında Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi ve seçimleri AK Parti'nin alması ihtimali kastedilerek; 'bu işi bir tek Silahlı Kuvvetler temizler artık' deniliyor. Kayıttaki ses; 'Eğer şu seçimlerden de başarılı olunmazsa Silahlı Kuvvetler'in bunu halletmesi lazım', sonucuna varıyor.
Soru şu: 'Şu seçimler' denilen 22 Temmuz seçimlerinden de 'başarılı' olunmadığına göre şimdi 'bu işin halledilmesi' mevsiminde miyiz? Yoksa 'başarı' 29 Mart'ta son bir kez daha mı denenecek? Bu soruya yeniden döneceğiz, ama önce 'kimin' başarılı olması bekleniyor sorusunun cevabını vermemiz gerek.
2007 seçimlerinde Ergenekon sanığı Doğu Perinçek'in partisinin başarısı mıydı beklenen? Yoksa diğer marjinal ulusalcı partilerin mi? Yoksa, yoksa Baykal'ın CHP'sinin mi? Hangi partiyse 'başarısı' beklenen, 'darbeciler' kadar karanlık olmalı. Ama bu 'karanlık'ın kim olduğu da aydınlanmalı.
Kayıtlara yakalanan bu sesin sahipleri, 29 Mart için de eminim aynı değerlendirmeleri yapıyorlardır: 'Seçimi kazanamazsak bu işi ancak TSK paklar'. Ergenekon soruşturması bunları durdurur mu? Belki.
Bir başka ifşaat işadamı Mehmet Emin Karamehmet'in Ergenekon sanığı iki üst düzey askerî yetkiliyle 2003 yılında yaptığı konuşma. Bu diyaloglar sermaye/medya ve asker arasındaki skandal ilişkileri ortaya sererken, bazı büyük sermaye çevrelerinin bitmeyen 'askerci'liğinin nasıl bir menfaat zeminine dayandığını da gösteriyor. Bir işadamının 'müşterileri'nin bilgilerini, mahremlerini, özel konuşmalarını nasıl, işi askerlik dışında her şeye bulaşmak olan bu kişilere 'pazarladığı'nın da belgesi. Buradan soruyorum; bu kişi TÜSİAD üyesi mi? Öyleyse, tüm işadamlarını kirleten bu kişiyi TÜSİAD üyelikten atmayı düşünüyor mu?
Bir başka skandal da bir başka Ergenekon sanığı İbrahim Şahin'in savcılık soruşturmasındaki iddiaları. Doğrudan Genelkurmay'la ilişki halinde olduğunu ve kendisine terörle mücadele için kurulacak bir birimin başına geçmesinin önerildiğini söylüyor Şahin. Yapacağı işi de 'iç temizlik' olarak niteliyor. Evinde Alevi ve Ermeni toplum liderlerine yönelik suikast planları, 'hainler'in ve 'özür dileyen aydınların' listesi bulunan bu kişinin ne tür bir 'temizlik' peşinde olduğu belli.
Ancak soru şu: İbrahim Şahin gibi birisini mevcut koşullarda hiç kimse resmi/legal bir yapılanmanın başına getirme cüreti gösteremeyeceğine göre, acaba birileri Şahin'i 'olağanüstü bir gelişme'nin ardından 'iç temizlik' yapmak için hazırlamaya mı başlamış?
Yani, birileri hâlâ 'darbe tezgâhları' mı kuruyor? Darbe sonrası da elindeki listelerle ve kurduğu ölüm timleriyle 'iç temizliği' İbrahim Şahin'e yaptırmayı mı planlıyorlar?
ZAMAN