Bu sabıkalara rağmen, İsrail’in nükleer silahı niye var?

Ali İhsan Karahasanoğlu

İran’ın nükleer araştırmaları, ne kadar büyük tartışmalara sebeb oldu, biliyorsunuz. Hâlâ da, aynı tartışma sürüyor.

İsrail merkezli medya, İran’ın bu araştırmalarına karşı, dünyada genel bir tepki oluşturdu..

Tepkinin sebebi de çok iyi süslenmişti. Öyle ki, ilk bakışta hemen herkes, İran’a karşı oluşturulan “çalışmaları durdurulsun” talebini haklı görüyordu!

Kritik soru şu idi: “İran bu araştırmalar neticesinde nükleer silah elde eder ve bir gün de o nükleer silahı kullanmaya kalkışırsa? Bu dünya için yıkım olmaz mı?!”

Gerçekten de, İran aleyhine kamuoyunda oluşturulan olumsuz propagandanın da tesiri ile, insanların aklına böyle bir soru gelebiliyor ve milyonlarca insanı çok kısa sürede topluca öldürecek bir silahın, ne yapacağı belli olmaz kişilerin elinde bulunmaması yönünde ortak bir kanaat oluşturuluyordu!

Sanki şu an elinde nükleer silah bulunduranlar, ne yapacakları belli devletler/kişiler imiş gibi.. Sanki şu an bu silaha sahip olanların, onu kullanmamaları konusunda, dünya kamuoyuna yeterli güveni vermişlermiş gibi..

Somut olay üzerinde tartışalım..

Son olaylar bağlamında, nükleer silah bulunduran ülkelerden İsrail’i masaya yatıralım..

İran’ın nükleer silah bulundurmasına karşı çıkılıyor da, İsrail gibi ardı ardına katliamlara imza atan bir terörist devletin aynı silahı elinde bulundurmasına niçin ses çıkarılmıyor?

İran’ın elinde nükleer silah olduğunda, dünya devletleri kendilerini güvende hissetmiyorlar da, İsrail’in elinde aynı silah olduğunda, kendilerini nasıl güvende hissediyorlar?
İran’ın avukatlığını, o ülkenin yetkilileri yapsınlar.. Ama Gazze’de yaşananlar sonrasında, somut bir karşılaştırmayı da yapmak zorundayız.

İran’ın, dünya tarihine geçen, toplu katliam olarak nitelendirilecek bir sabıkası bilinmiyor!

Dünya savaş tarihinde, en yakın somut olay; Irak ile yaptıkları yıllar süren savaş.. Bu savaşın büyük bir hata olduğu, herkes tarafından kabul ediliyor. Ancak bu hatanın diğer tarafı da Irak idi.. Yine de İran, şu an tartıştığımız “toplu katliam”ları andıracak bir sabıkanın faili olmadı..

Buna rağmen, “Hayır,İran, nükleer silah üretemez. Bulundurmasına izin verilemez” kanaati dünye genelinde oluşturulmuş durumda..

Peki, sadece iki gün içinde, 300’den fazla insanı öldüren İsrail’in, toplu katliam eğilimi, İran’a nazaran kat kat fazla değil mi?

Olaylar ortada..

Birisinde, henüz somutlaşmış bir eylem eğilimi yok.

Komşu ülke ile yaptıkları, hayli uzun süren; özellikle de İslâmi açıdan baktığımızda bir kardeş kavgası olarak gördüğümüz için kesinlikle karşı çıktığımız bir savaş dışında, İran’ın komşuları ile bir sorunu bile yok şu anda..

Haliyle, nükleer silah kullanmasını gerektirecek bir sebeb de görünmüyor..

Fakat İsrail öyle mi?

Komşularının tamamı ile ihtilaflı..

Üstelik, katliam olarak nitelenebilecek eylemlerini sıralasanız, sayfalar dolar.. Son olarak da Gazze’nin mazlum insanlarına yaşattı, silah karşısındaki insanın acizliğini..

Gazze’de o katliamı yapan bir devletin, nükleer silah kullanmayacağını kim garanti edebilir?

Gerçekler ortada.. Gazze’de sergilenen katliama imza atabilen bir devlet, pekala bunun bir, iki, üç, on ... misli katliamlara da imza atabilir!

Ama uluslararası kuruluşlar/dünya siyasetini elinde tutan güçler, İsrail’in nükleer silah bulundurmasına tek bir itirazda bulunmazken, İran’ın aynı silaha sahip olmasının önünü tıkamaya çalışıyorlar...

Buyrun; bu emperyalistlerin, “nükleer silah bulundurulmasın” isteklerinin arkasındaki amaçlarının, gerçekten “Barışı koruma” olduğuna inanın bakalım.

İnanabilirseniz eğer!

VAKİT