Bu; Sabih’in ikinci derin vak’ası!

Ali İhsan Karahasanoğlu

“27 yıldır bitirilemeyen Dev-Yol davası” diyorlar ya.. Yargılananlar sanki fikir suçlusu imişler de, haksız yere yargılanıyorlarmış gibi bir hava estiriliyor ya..

O davada da, yine derin bir iz çıkıverdi ortaya..

Türkiye’nin dört bir yanında, 12 Eylül öncesindeki terörist faaliyetlerden dolayı yargılananlar, 1989 yılında, 7 idam ve 39 ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyorlar!

SabihKanadoğlu’nun da içinde bulunduğu Yargıtay 11. Ceza Dairesi, o tarihte dosyayı inceliyor ve “7 idam cezası az olmuş. 23 kişiye idam cezası verilmeli” diyor ve kararı bozuyor.

Bu karara, dışarıdan baktığınızda, zannedersiniz ki, Sabih Bey ve arkadaşları, Dev-Yol sanıklarının aleyhinde karar almışlar. Onların cezalarının daha da fazlalaştırılması için oy vermişler!

Hatırlarsanız, yakın tarihte de, Susurluk’un önemli ismi, şimdi de Ergenekon davasında yine karşımıza çıkan İbrahim Şahin davasında benzer bir oyun oynanmıştı.

İbrahim Şahin’e verilen cezanın, Ceza Dairesi’nce bozulması üzerine, dönemin başsavcısı SabihKanadoğlu itiraza gitmişti.

“Ceza onansın” demişti.

Dışardan baktığınızda, “Demek ki Sabih Bey, İbrahim Şahin’in aleyhine talepte bulunuyor” yorumu yapılacak bir görüntü bırakılıyordu.

Ama itiraz üzerine, genel kurul kararı ile ceza kesinleşiyor, bozma kararı çerçevesinde işlem yapılması halinde, İbrahim Şahin’in alacağı çok daha fazla cezanın önü tıkanmış oluyordu. (Ayrıca bozma kararı gereği, kayıp silahların bulunması için, gizli celse yapılacak ve beki de birçok gerçek ortaya çıkacaktı. Kanadoğlu, bunu da önlemiş oluyordu.)

Dev-Yol davasında da aynı taktik yürütülmüş.

“Bu ceza yetmez, daha fazla ceza verilsin” demiş Sabih Bey.

Ama sonuç ortada, “Daha fazla ceza verilsin” dediği sanıkların tamamı serbest ve aleyhlerinde verilmiş bir mahkumiyet kararı da yok daha!

Yani 7 idamı az bulmuş.ama bir tane bile idam kalmamış!

Ne olmuş bu arada?

Yargıtay’a gelen dosyaların, dönüşte bir kısmı kaybedilmiş!

Nasıl olmuşsa!

Dosyayı arayacağız, bulacağız derken yıllar geçmiş. 1982’de açılan, 1989’da Sabih Bey’in de bulunduğu dairenin “Daha fazla ceza verilsin” diyerek bozduğu karar, 2009’da bile bitmemiş!

Oysa 1989’daki karar onanmış olsa, şu an Dev-Yol sanıkları kesinleşmiş mahkumiyet kararı ile karşımızda duracaklar.

Ne yapmış oldu Sabih Bey şimdi?

Dev-Yol sanıklarının lehine mi hareket etmiş oldu?

Yoksa aleyhine mi?

Görüntüde; aleyhlerine talepte bulunmuş.

Ama gerçekte olan ise, lehlerine hareket!

Bu arada, bir ayrıntı daha verelim.. Bakalım olaylar hep bize göründüğü gibi, masumane mi seyrediyor..

Sabih Bey’in yakın tarihte, Ergenekon soruşturması kapsamında evi aranmıştı, hatırlıyorsunuz. O arama sırasında, eve gelip Sabih Bey’e destek veren bir avukat vardı. Kimdi o avukat biliyor musunuz?

Meraklandırmayalım sizi, hemen verelim ismi.

Dev-Yol sanıklarının, taa 1980’li yıllardan beri avukatlığını yapan, Şanal Saruhan!

Haydi bakalım, açıklayın şimdi siz bu durumu!

Hakim ile avukat.. Emekli Başsavcı ile avukat.. Yargılayan ile sanıkların avukatı..

Verilen cezayı az bulup daha fazlasını isteme... Ama verilen cezanın bile ortadan kalkması!

Hayli kafa karıştırıcı durumlar, değil mi bunlar!

Aynen Susurluk’ta, İbrahimŞahin dosyasında olduğu gibi.

Olaylar hep dönüp dolaşıp, böyle gizemli birlikteliklere getiriyor bizi..

Kafamız almıyor..

Sabih Bey, 1989’da 7 idamı, 39 ömür boyu hapis cezasını niye beğenmemişti acaba?

Gerçekten az olduğu için mi? Yoksa; karar kesinleşmesin, arada dosyalar kaybolsun, bu arada da sanıklar kurtulsun diye mi?

Sabih Bey; İbrahim Şahin dosyasında, verilen mahkumiyet kararının bozulmasına niye itiraz etmişti?

Ceza yeterli diye mi? Yoksa daha fazla ceza verilmesini önlemek için mi?

Şimdi biz bu gerçekleri yazdık ya..

Vazife ‘Uğur Abi’ye düşüyor.

Uğur Abi tez elden, Sabih Bey’i Arena’ya çıkartıp, durumu hemen kurtarmalı..

Teknik anlatımlarla, bu çıplak gerçeğin üstünü, laf kalabalıklığı ile örtmeli..

Haydi Uğur Abi.. Göreyim seni. Yap vazifeni. Kurtar Sabih abini!

VAKİT