İsimsiz; “Çıkıp Atatürk düşmanlığı yapmayın.
Vahdettin Atatürk'ü asayişi sağlasın diye Anadolu’ya gönderdi. O zaman Rum devleti kurulacak diye Karadeniz ayaktaydı. İtilaf Devletleri de Mondros’un yedinci maddesi gereğince işgal hakkına sahipti. Atatürk de müfettiş sıfatıyla buraya geldi. Ama amacı farklıydı.
“Anadolu halkını bilinçlendirip Milli Mücadele’yi başlatacaktı. Bunun için gelir gelmez Havza’da bir kongre topladı.
“Bu kadar düşman olacak ne yaptı size?.. Yazıklar olsun size… Şanlı tarihimizi nasıl da ayaklar altına alıyorsunuz.
“Şunu aklınıza sokun.. Biz Türk'üz.. Elhamdülillah müslümanız.. Sizin gibi satılmışlarla aynı kimliği taşısak da sonuna kadar bu cumhuriyetin bekçisi olacağız.
“Müslümanlık vatan için savaşmaktır. Müslümanlık düşmana boyun eğmemektir.
“Sizin gibi Allah’ı olmayanların yaptığına başka bişey denir. Yaşınızdan utanın. Madem belge diyorsunuz. Gidin İzmir İktisat Kongresi’ne bakın. Alınan kararlara bakın. Ne siyasi, ne ekonomik asla yabancıya taviz verilmez diyor. Sizin gibi her şeyi yabancıya satmıyor. Yazıklar olsun size.”
* Sayın “isimsiz”! Bu öfke patlamasının tek sebebi olabilir: Çaresizlik! Ben ne Atatürk’e, ne de herhangi bir tarihi şahsiyete düşmanlık yapmam. Ayrıca da ne zaman vatanı satmışım, kaça satmışım, hiç hatırlamıyorum. “Belge” diyorum, evet: Ama ezberlenmiş “bilgi”leri “belge” saymıyorum. Hiçbir tarihçi de saymaz.
Size sizin üslubunuzla cevap vermek lâzım, çünkü ancak kendi üslubunuzla muhatap alındığınızda anlarsınız, ancak, yaşım ve birikimim gereği, ben bana yakışan üslupta kalmaya kararlıyım.
Tavsiyem: Biraz ezberinizi bozun. Yakın tarihe ilişkin olarak biraz “farklı” kitap (hatırat filan) karıştırın. Bir şeyler öğrenin, sonra tekrar konuşuruz.
“Yüzellilikler olayı” nedir?
Selman Ayarlı/ Adana;
“Vatana ihanet gerekçesiyle topluca yurt dışına sürülen 150’likler nasıl belirlenmiştir?”
* “Yüzellilikler”, Kurtuluş Savaşı sonrası oluşan yönetimin düşman ilan edip sürgüne gönderdiği Türk vatandaşlarıdır.
İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan ilk liste başlangıçta 600 kişiden oluşuyordu. Ancak Lozan Antlaşması'nın bir maddesinde sürgün edilecek insanların 150'yi geçmemesi istenince, liste önce 300’e, ardından da 149 kişiye indirilmiştir.
Nihayet 1 Haziran 1924 tarihli kararla listeye "Köylü Gazetesi" sahibi Refet Bey de eklenmiş, bu şekilde 150 kişi olarak kesinleşmiştir.
150 ismin sürgünü için 23 Nisan 1924 tarihinde bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmıştı. Sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından isimler bir bir tespit edildi…
28 Haziran 1938 tarihinde, 150'liklerin yurda girmelerini engelleyen yasa kaldırıldı. Ancak başta Çerkes Edhem olmak üzere, pek çok muhalif geri dönmedi.
Bu listenin 600 kişilik hali günümüze kadar açıklanmamıştır.
Yüzellilikler listesi şu şekildedir:
Padişah VI. Mehmet Vahideddin'in maiyeti;
Kuvve-i İnzibatiye'ye dâhil kabine üyeleri;
Sevr Anlaşması'nı imzalayanlar;
Çerkes Edhem ve yardımcıları;
Çerkes Kongresi'ne murahhas aza olarak katılanlar;
Bazı polisler;
Bazı gazeteciler.
Yavuz’un annesi Rum muydu?
Muhammet Aktürk/ İstanbul;
“Yavuz Sultan Selim Trabzon’da mı doğdu, annesi gerçekten Rum muydu?”
* Yavuz Sultan Selim, 10 Ekim 1470’te Amasya’da dünyaya geldi…
Babası II. Bayezid o sırada Amasya Valisiydi. Kendisi de yıllarca Trabzon valiliği yapmıştır.
Annesi Gülbahar Hatun’dur… Gülbahar Hatun, Dulkadiroğulları beyliğindendir ve Türk’tür.
Rum olsa da fark etmezdi. Çünkü cariye kızlar önce haremde İslami eğitime tabi tutulur, her adımı sınav mahiyetinde olan yıllar boyunca kendilerini her açıdan ispatladıktan sonra padişahlara “eş” olarak seçilirlerdi.
Bu konuda şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, padişah eşleri, hangi millete mensup olurlarsa olsunlar en az herkes kadar “Türk”, günümüz Müslümanlarından da daha iyi “Müslüman”dılar.
Gülbahar Hatun 1510 yılı civarında oğlu tahta çıkmadan önce vefat etti.
O sırada Trabzon Valisi olan Yavuz Sultan Selim, Trabzon'da annesinin anısına 1514 yılında Gülbahar Hatun Camii ve Külliyesi'ni yaptırdı.
Bu camiinin Trabzon'daki ilk İslami eser olduğu değerlendirilmektedir.
VAKİT