Almanya Başbakanı Angela Merkel, Mısır'ın cunta lideri Sisi ile sekiz milyar Euro'luk anlaşma yaptı. Bir Siemens ihalesine demokrasi ve özgürlük gibi elli yıldır dünyaya pazarladıklarıbütün değerleri sattı. Kanlı bir ticarete imza attı. Bir katille el sıkıştı. Mısır tarihinin en büyük demokrasi mücadelesinde Avrupa adına bir utanç sayfası açtı.
Siz bu kadarsınız işte.
Avrupa, bu kadarsınız! Almanya, bu kadarsınız! Merkel, bu kadarsınız!
Değer dediğiniz, özgürlük dediğiniz, ifade özgürlüğü dediğiniz, demokrasi dediğiniz, insan hakları dediğiniz, din özgürlüğü dediğiniz kavramların hepsinin sizdeki değeri sadece birkaç milyar Euro!
Ellerin kanlandı Merkel!
Eli yıldır Türkiye'ye saldırıyorsunuz! Elli yıldır, değerler üzerinden bu ülkeye, bu coğrafyaya eziyet ediyorsunuz. Seçimleri, demokratik girişimleri, milletlerin hassasiyetlerini pazarlık malzemesi yapıp, bunlar üzerinden ekonomik kriz senaryoları, siyasi kriz projeleri uyguluyorsunuz.
Hani Avrupa değerleri dediğiniz şey, nerede? Ne zaman vaz geçtiniz bunlardan? Hani AB normları, hazırladığınız sözleşmeler, evrensel nitelikli metinler nerede, nereye gömdünüz bunları?
Sisi'nin önüne serdiğiniz o kırmızı halının Mısır halkının kanlarını, Mısır demokrasi hareketinin acılarını, Tahrir'de, Kahire sokaklarında kurşunlananların dramlarını simgelediğini anlamadığımızı mı sanıyorsunuz?
Biz size hiçbir zaman inanmamıştık zaten, hiçbir zaman güvenmemiştik. Ve asla da inanmayacak ve güvenmeyeceğiz. Biz sizi tanıyoruz, biliyoruz. Avrupa değerleri dediğiniz şeylerin bu topraklara bir yüz yıl daha tahakküm aracı olduğunu biliyoruz Merkel!
Erdoğan'a savaş açan Alman basını, nerdesin!
Bırakın ekonomik, siyasi ve güvenlik planlarınızı;insan hakları mahkemelerinizin, adalet divanlarınızın, savaş suçları mahkemelerinizin bile birer emperyal yaptırım organları olduğunu, birer vesayet aracı olduğunu, sadece askeri, siyasi, ekonomik planlarla değil, bu kurumlarla da bir denetim yürüttüğünüzü biliyoruz. Ulusları, ülkeleri bu kurumlar üzerinden baskı altına aldığınızı,sindirdiğinizi, kul köle haline getirdiğinizi biliyoruz.
Hadi Alman basını Merkel'i ve bu politikaları topa tut bakalım.
Bu anlaşmayı, bu kanlı ittifakı, bu işbirliğini, Türkiye'ye gelince bayraklaştırdığınız değerler adına sorgulayın bakalım. Alman medyası, manşetlerinizde Merkel'e uyarı ifadeleri bekliyoruz. Yazılarınızda, analizlerinizde, televizyon programlarınızda demokrasi ve özgürlüklerden yana tavır koymanızı bekliyoruz.
Almanya'ya gidip gurbetçilerimizle kucaklaşanTayyip Erdoğan'a, “gelme, istemiyoruz" diye manşet atan Alman basını, neredesin? Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı'na, bir halkın yarısından fazlasının gönül rahatlığı ile kabullendiği ve oy verdiği bir lidere savaş açan, ona diktatör yakıştırması yapan Alman basını neden sesin çıkmadı?
Siz de utanç içindesiniz…
Sisi gibi demokrasiyi askıya alan, askeri darbe ile seçilmiş bir lideri devirip idama mahkum eden bir kanlı diktatörün önüne kırmızı halılar seren ülkenin medyası, aydınları,entelektüel çevreleri neden kalemlerinizden tek bir eleştiri cümlesi çıkmıyor? Bunu nasıl kabullendiniz, nasıl içinize sindirdiniz?
Sadece Merkel değil, siz de utanç içindesiniz.Sizin kalemlerinizden de kan damlıyor! Özgürlük uğruna canlarını verenlerin kanı, hapislere doldurulanların ahı, Mısır halkının dramı sizi hiç mi ilgilendirmiyor?
Siz katillerle kucak kucağa sevişirken bir yandan da Türkiye'deki uzantılarınızla, coğrafyanın en güçlü demokrasisine saldırıyorsunuz. Hala “Erdoğan" diyorsunuz, Türkiye'deki kuryelerinizle bu ülkenin değerlerine saldırıyorsunuz.
Seçime birkaç gün kala, şaibe çıkarmak için operasyonlar yapıyor, ekipler kuruyor, seçim sonrası kargaşa planları hazırlıyorsunuz. Alman istihbaratı bunların hepsinin içinde, tam merkezinde.
Gezi terörü ile hükümet devirmeye çalıştınız
Gezi isyanını planladığınız ve uyguladığınız gibi.Erdoğan'ı devirmek, Türkiye'nin büyük yürüyüşünü durdurmak, yüz yıl sonra gelen ve bütün coğrafyayı harekete geçiren büyük devrimi sabote etmek için bu ülkede nasıl örgütler,ekipler kurduysanız, nasıl sokak terörü üzerinden demokratik sistemi devirmeye çalıştıysanız yine aynısını yapıyorsunuz.
DHKP-C'yi kim yönetiyor, kim besliyor, o saldırıları kim yönlendiriyor, kim bu örgüt üzerinden Türkiye ile hesaplaşıyor? Bilmiyor muyuz bunları?
Merkel, bir Siemens ihalesi için bütün coğrafyayı sattı. Artık hiçbir itibarınız, güvenilirliğiniz yok bu topraklarda. Size hiç inanmamıştık, asla inanmayacağız. Ama bu kanlı anlaşma yeni bir gerçeği ortaya çıkardı. Artık Avrupa değerleri diye bir şey yok. Avrupa Birliği ortak felsefesi diye bir şey yok. AB dediğimiz proje bütün moral değerlerini, ahlaki ilkelerini kaybetmiş.
Bu yüzden Mısır'daki demokrasi hareketini el birliği ile engellediler. Bu yüzden demokrasi ve özgürlük mücadelesine karşı diktatörlerle, katillerle yatağa girdiler. O ulusları diktatörlere, zorba rejimlere sattılar.
Erdoğan'ı bu yüzden devirmeye çalışıyorlar
Ama unutmasınlar; coğrafyanın dirilişi, uyanışı, meydan okuması geri döndürülemez. Merkel'in dünkü anlaşması bu ülkelerde zihinlere öyle bir kazınacak ki, bu anlaşma ile bölgenin zulüm otoriteleri de çok yakında tarihe gömülecek. Bu çirkin, kanlı anlaşmaların hesabı bir gün sorulacak. Mısır halkı soracak, biz soracağız.
Türkiye bugün, elli yıllık Avrupa değerlerinin çok üstünde bir değer üretiyor. İnsani yardım çabalarıyla, demokrasi hareketleriyle, özgürlük taraftarlığıyla, mazlumların yanında yer alarak hem Avrupa'ya hem de bütün dünyaya insanlık dersi veriyor.
Sisi ile el sıkışan, birkaç milyar Euro'ya bütün değerleri satan Merkel Almanya'sının Türkiye'ye yönelik baskılarının sebebi bu. Türkiye içindeki istihbarat operasyonlarının sebebi bu. Türkiye içindeki uzantılarıyla Erdoğan'ı ve bu ülkeye öncülük eden siyasi aklı tasfiye etme girişimlerinin nedeni bu. Alman basını ile Doğan grubunun yayınlarındaki ortaklığa bakın, bütün kirli hesapları çözeceksiniz!
Hadi Hürriyet gazetesi, ses ver
Evet biz, bütün bu vesayet çevrelerine karşı, bu ikiyüzlülüklere karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyoruz. Bu bir İstiklal mücadelesidir. Bizim yaptığımız gibi, çok yakında bütün coğrafya aynı mücadeleyi verecek. Sizin ortaklarınız olan o diktatörler rezil olup gidecek, sizler de ellerinize bulaşan kanla kalakalacaksınız.
Bugün Alman basınından bir ses bekliyorum. Almanya'nın Türkiye içindeki uzantısı olan gazete ve televizyonlardan bir ses bekliyorum. Avrupa beslemesi yazarlardan, gazetecilerden insanlık onuru adına bir ses bekliyorum.
Ama gelmeyecek, biliyorum. Türkiye'ye vurmaktan başka cümle kuramayan Alman medyasından hiçbir ses gelmeyecek. Gelse bile göstermelik, durumu kurtarmaya dönük cılız cümleler gelecek. Türkiye'deki ortaklarından,mesela Hürriyet gazetesinden hiçbir ses gelemeyecek. Onlar bunun üzerinden Merkel'i allayıp pullayıp satacaklar. Hiç biri Mısır'da olanlardan, demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından söz etmeyecek. Bunu yapmadıkları için yüzleri bile kızarmayacak.
Türkiye'deki uzantılar, siz de bu kadarsınız!..
Böyle bir medya, faşizmi yeniden Almanya'ya taşır, bunu bile pazarlar. O ülkede öldürülen vatandaşlarımız, insanlarımız için hiçbir şey yapmayanlar, katilleri gizleyenler, ırkçılığı perdeleyenler, soruşturmaları kapatanlar bunu da yapar. Türkiye'ye gelince aslan kesilenler Merkel'e gelince tek cümle edemiyorsa Alman basınından, özgürlüğünden söz etmek mümkün mü?
Türkiye'ye neden bu kadar saldırdıklarını görün.Neden Erdoğan'ı devirmek istediklerini görün. Erdoğan yerine bir darbeci lideri tercih edeceklerini görün. Türkiye'de demokrasi yerine askeri rejimleri, istikrar yerine iç çatışmaları, refah yerine ekonomik krizleri beslediklerini görün.
Türkiye'de köşelerinde kurulup ahkam kesenler, Avrupa değerleri diyerek, özgürlük diyerek, ifade özgürlüğü diyerek bize söz söylemeye çalışanlar, Türkiye'yi sorgulamaya çalışanlar, size de bir çift sözümüz var:
Siz de bu kadarsınız!
YENİ ŞAFAK