Bu kaçak yapılar Suriyeli bir şahsa ait olsaydı, Türkkanlar, Özdağlar, Oğanlar neler derdi?

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın Kocaeli Dilovası'nda yer alan çiftliğindeki 15 kaçak yapının yıkımı esnasında yaşanan skandalı görmezlikten gelenler, acaba kaçak yapı inşa edenler Suriyeliler olsaydı ne derdi?

HAKSÖZ-HABER

İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ın Kocaeli Dilovası'nda yer alan çiftliğindeki 15 kaçak yapının yıkımına önceki gün başlandı. Olayı takip eden gazeteci Mustafa Uslu, Türkkan'ın korumaları tarafından saldırıya uğradı. Kaçak yapılarla ilgili açıklamalarda bulunan Türkkan, yalan ifadeleriyle ve sosyal medya paylaşımlarıyla kendisini ele verdi. Çiftlikte kaçak olan yapı sayısının 15 değil 26 olduğu, fotoğrafını paylaştığı tapularda da tarla olarak gösterilen alanlara fabrika ve binalar dikildiği ortaya çıktı.

Türkiye Gazetesi ve Yeni Şafak’ın haberine göre; olayların ardı arkası kesilmezken Türkkan'ın sosyal medyada yaptığı açıklamalar ve paylaşımlar kaçak yapı rezaletini itiraf niteliği taşıyor.

Uydu fotoğraflarından bile görülen parsellemede 30 dönümlük araziyi genişleten Türkkan, içini kaçak yapılarla doldurdu. 15 olduğu sanılan kaçak yapıların sayısının 26 olduğu, bazılarının TOKİ’ye ait parsellere ve orman arazisine taştığı görüldü.

Tarla olarak gösterdiği alana ruhsatsız yapı dikti

Türkkan'ın sosyal medya hesabından paylaştığı tapularda 'tarla' şeklinde gözüken alanlara ruhsatı olmadığı halde birçok yapı inşa edildi. Ayrıca daha önce "29.980 bin metrekarelik tapulu arazide 2700 metrekare civarı bir kapalı alanın inşası için yeterli alanımızın var olduğu aşikârdır. Bütün yapıların kapladığı alan 2700 metrekare" diye açıklama yaparak çiftliğinin TOKİ arazisine inşa edilmediğini iddia eden Türkkan'ın yalanı ortaya çıktı. Çiftlikte bulunan ahırın TOKİ parseline girdiği belirlendi.

Saldırganlardan biri yeğeni çıktı

Öte yandan Türkkan’ın kaçak yapıların yıkımını görüntüleyen İHA muhabiri Mustafa Uslu’yu öldüresiye döven dört kişi adliyeye sevk edildi. Saldırganlardan İbrahim Hasırcı tutuklandı, diğer zanlılar adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Cezaevine gönderilen Hasırcı’nın, Lütfü Türkkan’ın ablasının oğlu olduğu öğrenildi. Adliyede sorguları tamamlanarak serbest kalan ve adliye çıkışı kameralara gülerek kaçmaya çalışan şahıslardan birinin Türkkan’ın şoförü, bir kişinin çiftlik çalışanı, bir kişinin de Hasırcı’nın arkadaşı olduğu tespit edildi.

Öte yandan tüm bu olup bitenler karşısında “yandaş” medya ve siyasetçilerin sessizliği dikkat çekici değil mi? Şayet bu kaçak yapıları inşa edenler ve yıkımı görüntüleyen gazeteciyi darp edenler Suriyeliler olsaydı şimdi kafalarını kuma gömen zevat yine böyle sessiz kalır mıydı?

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!