Bu Hukuksuzluklara "Dur" Diyebilecek Bir Merci Var mı?

Hizb-ut Tahrir davalarında AYM'nin Yılmaz Çelik üzerinden verdiği karar ve bu kararın emsal teşkil ediciliğine rağmen, yerel mahkemeler hem infazları devam ettiriyor, hem de bireysel başvurular reddediliyor.

Dün gece iki Hizb-ut Tahrir üyesi daha Bursa’da tutuklandı.

Anayasa Mahkemesi’nin Yılmaz Çelik hakkında verdiği emsal karara rağmen haklarında arama-tutuklama kararı bulunan Hizb-ut Tahrir üyeleri birer ikişer tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da tutuklanarak cezaevine gönderilen Ali ve Âdem Yıldırım kardeşlerin ardından dün gece de Bursa’da iki Hizb-ut Tahrir üyesi, Nihat Kurtaran (53) ve Nurettin Göksugüzel (44) gece geç saatlerde evlerinden gözaltına alınarak tutuklandı.

Nihat Kurtaran ve Nurettin Göksugüzel, 2009 yılında yerel mahkemece verilmiş 7,5 yıllık hapis kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından Ekim 2018'de onanmasıyla aranma sürecine girmişlerdi.

Gece saat 01:00 sularında evinden alınarak tutuklanan Köklü Değişim Yazarı, emekli İmam Nihat Kurtaran 3 çocuk babası; Kurtaran ile aynı dosyada yargılanan esnaf Nurettin Göksugüzel de 4 çocuk babasıdır.

-Gece geç saatlerde evinden alınan Nihat Kurtaran, yakınlarıyla vedalaşıyor

Bir dönem iktidarların noteri konumunda olan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Paralel üyelerinin “ilerde suç işleyebilirler” diyerek verdiği içtihat kararını, Yargıtay 16. Ceza Dairesi de devam ettiriyor.

Çevrelerinde sevilen, sayılan ve itibar sahibi olan Hizb-ut Tahrir üyelerine yönelik operasyonların, kimi “karanlık” çevrelerin Hizb-ut Tahrir aleyhinde yaptıkları hedef gösterici haberlerin peşi sıra gelmesi düşündürücü olsa da operasyonlar, Laik sistemin, Hizb-ut Tahrir’in fikrî, siyasi ve barışçıl faaliyetleri karşısındaki çaresizliğini resmetmesi bakımından da manidardır.

ANAYASA MAHKEMESİ “TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL” DEDİ

Anayasa Mahkemesi (AYM), “Hizb-ut Tahrir örgütü üyeliği” suçundan cezalandırılan Yılmaz Çelik’in bireysel başvurusunda geçtiğimiz Ekim ayında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair bir karar verdi. Söz konusu karar da Hizb-ut Tahrir’in silahlı bir örgüt olup olmadığının tespitinin mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini belirtti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği Hizb-ut Tahrir hakkındaki bilgi notunda Türkiye’de çalışmaya başladığı yıllardan bugüne herhangi bir şiddet eylemi gerçekleştirmediğini, cebir, şiddet veya baskı yöntemini benimsemediğini belirtildi.

AYM: KARARLAR SİLAHLI ÖRGÜT DEMEK İÇİN YETERLİ DEĞİL

Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında “Bir kez daha hatırlatmak gerekirse hiç kuşkusuz başvurucuya atfedilen söz ve eylemlerin hukuk sistemimizde bir suça tekabül edip etmediğinin takdir yetkisi derece mahkemelerine aittir. Ancak derece mahkemeleri bu konuda gerekçelerini ilgili ve yeterli şekilde ortaya koymalıdır” diyerek mahkemelerin verilen cezaları hiçbir gerekçeye dayandırmadan verdiğini ortaya koydu.

AYM, “Bu bağlamda ilk derece mahkemelerinin ve Yargıtay’ın Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör örgütü olup olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması, gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile mahkemelerin resen tespit edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları anlaşılmıştır” demiştir.

Sonuç olarak Türkiye’de en üst mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin “Hizb-ut Tahrir terör örgütü değildir” kararına rağmen haksız ve hukuksuz tutuklamalar devam ediyor. Yeniden yargılama kararlarına yerel mahkemeler olumsuz cevap veriyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararına eğer uyulmayacaksa bu mahkemeler neden var? Ergenekon ve Balyoz davaları olunca AYM’nin kararlarına uyuluyor, Hizb-ut Tahrir olunca uyulmuyor. (Köklü Değişim)

 

Hukuk Haberleri

Yenidoğan Çetesi davasında ara karar açıklandı
Dezenformasyon yayan Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma başlatıldı
İşkenceye kılıf: Elektrikler kesilmiş!
Yasa dışı bahis soruşturmasında 7 “fenomen”e yakalama kararı
Yenidoğan Çetesi hakim karşısına çıktı