İnternete düşen son Ergenekon bandında söylenen sözler inanılacak gibi değil:
ATİLLA UĞUR'DAN SAVCILARA: "SİZ KİMSİNİZ LAN, KÖPEKLER!": “NET OLARAK TELEFON AÇMIŞLAR, ONU DA BEN ÖĞRENDİM. SİZ NEYİN PEŞİNDESİNİZ DİYE FIRÇALAMIŞLAR ONLARI. BEN ŞUNU DA BİLİYORUM, BEN 9 EKİM’DE SAVCILIĞA GİTTİĞİMDE, ÇAĞRILDIĞIMDA, ORADAN ÇIKTIKTAN SONRA, HABER GÖNDERDİM GENELKURMAY’A DEDİM Kİ, ‘BANA BASKI YAPIYORLAR’. BEN ÖZÜR DİLİYORUM ANA AVRAT DÜMDÜZ GİTTİM HEPSİNE, SAVCISI, POLİSİ HEPSİ ORDAYDI. SİZ KİMSİNİZ DEDİM LAN KÖPEKLER. ARAMIŞLAR GENELKURMAY’DAN BUNLARI İYİCE AĞIZLARINA SIÇMIŞLAR. NASIL BASKI YAPARSINIZ ALBAYA DİYE. ONDAN SONRA BENİM AVUKATI ÇAĞIRMIŞ BUNLAR. BAKIN BUNLAR 2-3 AY ÖNCE OLAN ŞEYLER. AVUKAT GİTMİŞ. AVUKATA DEMİŞLER Kİ, YA NE YAPIYOR SENİN MÜVEKKİL. BİZİ MAHVEDECEK, İŞTE YAPMASIN ETMESİN. BANA HABER GÖNDERİYOR. BEN DE AVUKATI AZLETTİM HEMEN, DEDİM DEFOL ANTLAŞMA YAPTIN HERHALDE BUNLARLA. YANİ BU BİR ŞEY. NETİCE İTİBARI İLE 1919’LU YILLARDA YAŞADIĞIMIZ SÜREÇ AYNI.”
İşte Türkiye’de hukuk bu tehditler altında!. Şimdi Başbuğ’un çıkıp, daha önce ortaya çıkanlardan çok daha vahim olan bu açıklamalar karşısında bir şeyler söylemesi gerekir.. Bir şeyler yapması gerekir. Bu haksızlıklar karşısında daha fazla susamaz..
Tango yapan hasta general Tolon Paşa ne diyordu; ‘Ah o eski günler olacaktı. Biz şöyle asar, şöyle keserdik..’
Bunlar ilk kez olmuyor.
Suç odağı haline getirilmeye çalışılan bir kurum var.. Eğer bu yapı tasfiye edilmezse bu çete bütün ülkeyi bir felakete sürükleyecek..
İddialar inanılacak gibi değil.. “Kısmetim 1” olayını biliyorsunuz. Sahil koruma rehberliğinde uyuşturucu sevki. NATO tatbikatı için İtalya’ya giden savaş gemisiyle uyuşturucu sevki yapmışlar..
Güneydoğuda, İran’dan dağdan girdirilen bir uyuşturucu yükü, Jandarma tarafından yakalanıyor.. Merkeze haber veriliyor. Helipkopterle gelip, yükü ve yük sahiplerini alıp götürüyorlar. Sonradan öğreniliyor ki, o kişiler serbest bırakılmış ve muhafaza altına alınan çuvallar sahibine verilmiş. Çünki onlar “un” çıkmış.. Sağ-sol, Alevi-Sünni çatışmaları, Kürt-Türk kavgası aslında bu derin gerçeği gizlemek ve sürdürmek adına icad edilen, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerinde oynanan karanlık ve kirli bir oyundur.. Bugün barış için demokratik açılıma karşı çıkanlar, bu kanlı oyunların, vurgun düzeninin sürdürülmesine arka çıkan çevrelerin, psikolojik harp taktikleri ile sokağa dökmeye çalıştıkları, iyi niyetli insanlardan oluşmaktadır büyük ölçüde..
Silah, uyuşturucu sevkıyatının nasıl yapıldığını bilmeyen var mı?
Ya da petrol kaçakçılığı.. Petrol kaçakçılığının üzerine gidiyoruz diye kertenkelenin kuyruğu ile oynuyorlar.. İthal edilen o kadar Solvent nereye gidiyor?
Ya da petrolün rafine çıkışı belli, peki reklam edip sattıkları petrolde uyguladıkları iskontoyu nasıl açıklayacaksınız?.. Bu işi nasıl kitabına uyduruyorlar?..
Sahte Marker olayı Hatay’da yakalananla sınırlı değil..
Kamuya satılan petrole teklif verenler, nasıl rafineri çıkış fiyatının altında teklif verebiliyorlar?
Uyuşturucu kaçakçıları büyük bir parti mal götürürken, aksi istikamette, örgütten tasfiye edilmesi gereken birilerine küçük bir paket verip ihbar ederlermiş.. Böylece Jandarma ve Polisi kurtulmak istedikleri adamın peşine salıyorlar. Onlar da başarılı bir operasyonla ödüllendiriliyor, ama asıl mal o sırada adresine ulaşıyor. Bu da bir takdik.. Her olay böyle değil kuşkusuz ama, böyle olanı da var..
Zaten baksanıza, dürüst, işini yapan adama nasıl hakaret ediyor ve tehdit ediyorlar..
Hazineye ya da bir KİT’e ait değerli bir arsayı ya da tesisi, kamu bankalarından birinden aldıkları düşük faizli, uzun vadeli, hatta bazan kur garantili kredi ile alıp, sonra bu aldıkları gayrimenkulün bir bölümünü o bankaya satarak ya da kiralayarak borçlarını kapatmadılar mı?
Mesela Çamlıca’da değerli bir hazine arazisini işgal edip, mahkeme kararı ile üzerine geçiren “Gazeteci” yok mu? Nasıl oluyorsa hazine avukatı kararı temyiz etmiyor! Maliye işin peşine düşüyor, ama bir siyasi irade o tahkikatı da engelliyor.
O gazeteci şimdi “Sadece gazeteci” mi? Yatta “yengeç yarışması” düzenliyorlar eğlence için..
Düne ilişkin kamu bankalarının nasıl hortumlandığına da bir bakmak lazım.. Batık bankalardan ibaret değil skandal.. Hazine bankaları, hatta Merkez Bankası nasıl dolandırıldı!.. Hazine Bonosu sahtekarlığının üstü nasıl örtüldü!
Bu vurgunlar da derin bağlantıları olan işlerdi.. Batık kredi işi, özel operasyonların finansmanı için bir tahsisatı mesture gibi mi kullanıldı yoksa?
Mesela İş Bankası bu konularda hiç devreye sokuldu mu? CHP, İş Bankası ve DM arasındaki gönül bağının arkasında böyle bir ilişki olabilir mi? Aslında, İş Bankası bana göre bir yanı ile örtülü bir KİT’dir. Ve CHP ile tarihten gelen, ama hukuka uygun olmayan menfaat ilişkisinin de artık bir şekilde masaya yatırılması gerekir..
Hani şu Hilafet Fonuna, Hindistan’dan Kurtuluş Savaşı sırasında gönderilen yardımla kurulan banka.. Halen CHP’nin yöneticisi olduğu bankadan söz ediyoruz.. Koçbank’tan değil. Sahi Koçbank, mesela sadece Denizli’de, o kriz günlerinde kaç işadamının ocağına incir dikilmesine sebeb oldu?..
Bu arada, Dışbank ve PO’nun alımında sakın bu ve bazı benzer bankaların kaynakları kullanılmış olmasın!..
Geçen gün telefonla arayan bir işadamı, piyasada dönen dolaplardan, birtakım söylentilerden söz etti. İnanılacak gibi değil. Kuşkusuz bunlar ilk kez olan şeyler değil ve hiç kimse bu tezgahta tamamen masum olma şansına da sahip değildir.. Çünki bu Mafia ve çete düzeninde, birilerine rüşvet ödemeden iş yapmak da mümkün değildir. Ve bu yapı, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK’lar arasına sızmış kadrolarla sürdürülmeye çalışılmaktadır... Bu tür bankalardan alınan krediler de genellikle geri ödenmez. Mahsublaşılır. Bir Media grubuna dayanıyorsanız, reklamla ödersiniz.. Onun için reklam fiyatları yüksek tutulur. Gerçek reklamlarda %70-80’lere varan iskontolar uygulanır. Kamuya, ya da bu tür mahsuplaşmalar için hesap kapatmada kullanılan bir yöntemdir bu.
Birini çağırıp, “Al sana kredi, şu kanalı al, senin olsun. Bize borcunu da reklamla 3 yılda öde. Ama daha sonra da bize açıktan %20 hisse ver, şu kadar da para öde, ama önce resmi hesab kapansın, sonra.” Beş parasız kanal sahibi olursun, ödemeni de, ya da alacağını, sana gösterilen birini kadrona alıp yüksek maaş ödeyerek, ya organizasyon faturası, ya da uyduruk bir dizi için ödenen astronomik rakamlarla telif gideri gösterip makbuzla ödersiniz.. 5 manken kızla Karaiblerde bir haftalık takvim çekilişi için bile milyonlarca lirayı gider göstermek mümkün..
Doğan şimdi niye çırpınıyor ki, bu işler geldiği gibi gider..
Simaviler nasıl o noktaya geldi ve nasıl gitti ise, o mülkün mirascıları da bu mirası devralırlar..
Atilla Uğur, ya da DM gerçeği, fark etmiyor. Bunlar aynı yanlışın farklı parçaları..
Bu ilişkiler böyle ortamlarda ortaya çıkıyor. Birileri kendi iktidar ve servetlerini bu kan, gözyaşı ve çalınan alın terleri ile suluyorlar..
Ve artık buna bir son verme zamanı gelmiştir.
Selâm ve dua ile..
VAKİT