Bu gidiş nereye?

Abdurrahman Dilipak

İktidar yine anayasa değişikliğini sanki rafa kaldırmış gibi. Meclis tatile giriyor..

Sırada YAŞ var..

Eğer orada da darbe girişimlerine karşı bir sonuç çıkmazsa, Eylül’den sonra ne olacağını görürsünüz.

Bu adamlar hâlâ iddialarından vazgeçmiş değiller..

İran’da bugün yaşananların, yarın Türkiye’de de yaşanması için birileri hazır kıta bekliyor..

Eğer TSK kendi içinde bu işi çözemeyecek ve iktidar bu işin üstesinden gelemeyecekse, bu iş sokakta çözülecek..

Yani bir darbe girişimi olacak ve darbe bastırılacak. Ya da darbeciler yönetimi ele geçirip hesap soracaklar..

Şansları pek yok ama, birileri bunu denemek istiyor. Çünkü öbür türlü şansları hiç yok. % 1 ihtimalle de olsa başarma umudu varsa, onu deneyecekler.. En azından teslim olmak istemiyorlar. Geri çekileceklerse de vuruşarak çekilecekler ve pazarlık yapma kozunu ellerinde bulundurmak istiyorlar..

Eğer başarabilirlerse, rejim, terör, laiklik bahanesi ile halkı sokağa dökmek ve iktidarı seçime zorlamak istiyorlar..

Erken bir seçim havası doğarsa, AK Parti’nin milletvekillerinin, özellikle yeniden aday olamayacak % 25 milletvekilinin merkez sağ, yani DP ve SP’ye gitmesini düşünüyorlar..

Bu arada DP, TP ile birleşmekle kalmayacak, başka katılımlar da olacak.. Bu da gerçekleştikten sonra, yılın 2. yarısında CHP, MHP ve AK Parti’den transferlerle grup kurmayı düşünüyorlar..

Muhtemel bir erken seçimde ise hedefleri, AK Parti’nin oylarının % 30’a çekilmesi.. CHP % 25, DP % 20, MHP ve SP’nin barajı aşması..

Kesinlikle bu iktidara anayasa değişikliği yaptırmamak gibi bir hedefleri var.. Bunun için de iktidardan birilerinin planlı bir şekilde istifaya zorlanması söz konusu..

Bundan sonra AK Parti kongrelerine dikkat edin, her yerde sorun çıkacak. Belediye, milletvekilleri ve parti yönetimi arasında sorunlar yaşanacak.. Ankara (Genel merkez, grup ve hükümet) ile ilişkiler gerilecek.. Parti teşkilatında idealistler, para babaları karşı karşıya gelecek..

İşin tadı kaçacak gibi gözüküyor..

Erdoğan bütün yetkileri kendinde topluyor gibi sanki.. Herkes gözünü Genel Başkan’a çeviriyor.. Bu doğru bir süreç değil..

İran’da yaşananları görüyorsunuz. Pakistan’da yaşananları da.

Irak’ta yeniden bombalar patlamaya başladı.. Türkiye diken üstünde.

Bunlar kendiliğinden olmuyor. Birileri düğmeye basıyor ve birileri harekete geçiyor..

Önümüzdeki günlerde yeni sabotaj, suikast planları ortaya çıkabilir. Yeni operasyonlar, gözaltılar, bilgi ve belge sızdırma işleri gündeme gelebilir...

Bundan sonra bakanların daha çok dikkat etmeleri gerekecek. Her sözlerinden bir mana çıkartılacak, her yerde bir şekilde protesto edilmeye çalışılacak..

İktidar için zor bir süreç başlıyor.. Sürekli ertelenen bir gerçekle yüzleşme vakti geldi artık.

Bu işlerin bir adım ötesinde bizim abiler, hacı-hoca takımının da işin içinde olduğunu görmek gerek. Onun için bu işlerin bir noktadan öteye geçmesi sıkıntılı bir konu..

Önümüzdeki günlerde Mehdi tartışması, Mustafa Kemal’in kim olduğu tartışması sanki daha da alevlenecekmiş gibi.

Erdoğan’ın Büyükanıt’la Dolmabahçe buluşması ile ilgili olarak, kimi TSK içindeki mali yolsuzluklar ve usulsüzlüklerle ilgili olarak Erdoğan’ın masaya bir dosya koyduğu söyleniyor, kimine göre ise, Mustafa Kemal’in kimliği ve vasiyeti ile ilgili bir gizli kasadan ve içindeki bilgi ve belgelerin açıklanıp açıklanmaması ile ilgili gizli bir mutabakattan söz ediliyor..

Durum pek iç açıcı değil..

Sanki fırtına öncesi sessizliği yaşıyoruz..

Eylül ayı ile birlikte herkes eteğindeki taşı dökecek..

Askeri Şura öncesi birkaç büyük, sansasyonel haber ve olay daha yaşayabiliriz.

YAŞ kararları ile askerin kışlada mıntıka temizliği yapıp yapmayacağını, kimlerin kalıp kimlerin gideceğini göreceğiz..

Ağustos öncesi Temmuz sıcak geçecek gibi..

Selam ve dua ile..

VAKİT