Bu gazete kimin Sözcü’sü, kimin Gözcü’sü?

Abdurrahman Dilipak

“Sahibinin sesi” olduğu muhakkak..

Sahibi: Burak Akbay. İmtiyaz Sahibi: Neşet Şenizel, Serdal Saraç. Haber Editörü: Baki Avcı. Siyasi yönelimi: Atatürkçülük, Atatürk milliyetçiliği, cumhuriyetçilik.. Sonunda bu işler bunlara kaldı. Kemalistlerin, ulusalcıların işi zor. Kılavuzu bunlar olduktan sonra, “topyekûn savaş”ın gladyatörleri ile kendilerini halka zor kabul ettirirler..

Mart başında Ali İhsan Karahasanoğlu “Sözcü’nün sahibi Aydın Doğan mı?” diye bir yazı yazmıştı. Öncesinde de sonrasında da bu tartışma hiç dinmedi..

Yazarları kim bu gazetenin: Emin Çölaşan, Mehmet Şehirli, Mehmet Türker, Murat Muratoğlu, Yekta Güngör Özden, Kemal Baytaş, Kadri Yamaç, Necati Doğru, Süleyman Atmaca, Saygı Öztürk, Ayşe Sucu, Uğur Dündar..

Eskiden Gözcü vardı. O kapandı, Sözcü çıktı!

Gözcü, Hürriyet’in eksik bıraktığını tamamlıyordu 28 Şubat’ta. Hürriyet “Topyekûn savaş” manşeti atıyordu. “Amiral gemisi” komutanı “Gerekirse silah kullanırız” manşetini atıyordu, Gözcü’ye de hedefe ateş etmek düşüyordu.. Medya tetikçiliği denen şey ne ise işte o.

Sözcü de Cumhuriyet gibi bir garip gazete. Cumhuriyet’in sahipliği de tartışmalı. Ciner de var Çapan da, Doğan da var Karamehmetler de.. İlginç değil mi? “Solcu Cumhuriyet”in sahipleri “Patronlar kulübü” üyeleri..

Sözcü’nün, Hürriyet grubu ile ilişkisi kadar İsrail’le ilişkisi de tartışıldı basında bir ara.

“Ne alaka” diyeceksiniz, “Atatürkçülük, Atatürk milliyetçiliği, cumhuriyetçilik, ulusalcılık, ‘Türkiye Türklerindir’ logolu bir gazetenin İsrail’le ilişkisi ne olabilir?”

Peki madem öyle, AMK isimli spor gazetesinin İsrail’le ne ilişkisi olabilir?

Ya da asıl soru şu: Bu adamlar dün kimin “gözcü”lüğünü yapıyorlardı ve bugün kimin “sözcü”lüğünü yapıyorlar?

Sözcü gazetesi ile Ali Arbel arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Ali Arbel Türk medyası için önemli isim. Basım sanayiinden kağıt endüstrisine kadar bir çok alanda adına raslamak mümkün. Bir ayağı da Amerika’da.

Şu haber ilgi çekici: “Önemi de gücü, İsrail ile ilişkileri ve en önemlisi Doğan medyası ve Sözcü ile olan ‘derin’ bağı. Sözcü’nün Mavi Marmara’dan sonra İsrail ile ilgili yayınları da düşünülürse, o ilişki daha bir anlam kazanıyor. İsrail Büyükelçisi Levy’nin Sözcü’yü ziyaretine bu nedenle Ali Arbel ismi üzerinden bakmak işi daha mânâlı kılıyor. Bir not daha: Türk medyasında İsrail etkisi arayanlar için Ali Arbel adı iyi bir ipucu. Bakalım Sözcü’nün sahibi Akbaylar Arbel ile olan ilişkileri için neler söyleyecekler?”

Arbel isminin izini sürecek olursanız bir ucu İsrail’e, öteki ucu İngiltere’ye, ABD’ye ve kağıt karteline kadar uzanır..

Derin ilişkileri olan bir adam yani..

Kafamı karıştıran böylesine “önemli” bir adam, nasıl oluyor da, böylesine “ucuz” bir gazete ile bu kadar yakından ilgileniyor ve bu isimle yeni bir gazete çıkartıyorlar.

Gazetenin okur profiline bakmak ve kimlere hangi mesajın verilmek istendiği üzerinden düşünmek gerek.

İktidara karşı sürdürülecek siyasi bir kampanya için adam devşiriyor olmasınlar sakın? Sonuçta herkesin bir oyu var.

Ya da bu çevreleri kışkırtıp sokağa çekmek gibi bir plan mı söz konusu?..

Yoksa onlar da toplumda şok etkisi yapacak, sansasyonel bir takım bilgi, belge ve videoları mı servis etmeye hazırlanıyorlar?..

Herhalde bunları da izleyen birileri vardır.. Onlar bu sorunun cevabını biliyor olmalılar..

Eğer öyle ise, bu işler bu kadar sınırlı olmamalı.. Sendikalara, bazı STK’lara, bazı toplumsal aktörler ne yapıyor ona bakmak gerek..

Hem ulusalcı, hem Atatürkçü, hem İsrail’den, hem İngiltere’den, hem Amerika’dan yana olmak nasıl bir şey?

Bu işi kaşırsanız, öyle anlaşılıyor ki, Uludere’den terör eylemlerine, kürtaj tartışmasından homoseksüel ve lezbiyen tartışmalarına, şike davasından kürtaja, sezaryene kadar her kampanyaya uzanabilirsiniz..

Birileri sanki düğmeye basmış ve “topyekun bir savaş”a hazırlanıyorlar gibi bir hava var..

Beklentilerinin hiçbiri gerçekleşmediği için, AK Parti ve Erdoğan üzerinden bir tartışma başlatarak bir yere varmak istiyorlar sanki. Yani birileri bulanık suda balık avlamaya çalışıyor olabilir..

Birilerinin sanki acelesi var gibi..

Umarım Doğan bu işlerin içinde yoktur.. Hani derler ya, “Dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye..

Doğan’ın olmasa da, Doğan medyasından Sözcü’ye transfer olanların bir hesaplaşmaya hazırlandığı anlaşılıyor.

Göreceğiz, el mi yaman bey mi... Sözcü yanına AMK’yi alarak, bir bakıma deşifre oldu.. Bakalım bunun sonucu ne olacak..

Selam ve dua ile..

YENİ AKİT