Bu dava iyi oldu

Hakan Albayrak

AK Parti'ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 'anakronik' iddianamesinde başörtülü bir kız öğrenciye telefon açmak, Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) hayatını anlatan kitaplar dağıtmak, çocuklara İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif'in Safahat'ını okutmak vs, vs, vs'nin yanısıra, farklı etnik grupların İslam'da birleştiklerini tespit etmek de yıkıcı bir faaliyet olarak zikrediliyor.

Başbakan Erdoğan, uluslararası bir konferansta şöyle bir konuşma yapmış:

"Türkiye'de Türkü vardır, Kürdü vardır, Lazı vardır, Çerkezi vardır, Gürcüsü vardır, Abhazı vardır, aklınıza ne gelirse. Bizdeki etnik unsurları birbirine bağlayan önemli bir din bağı vardır. Çünkü Türkiye'nin yüzde 99'u Müslümandır. Bizdeki etnik unsurları birbirinden ayıran ya da bağlayan bağ Yugoslavya'daki gibi Hırvat, Boşnak, Sırp gibi değildir…"

Başbakan'ın bu sözlerini cumhuriyete bir kasıt gibi gören / gösteren Yalçınkaya, terörle mücadelede bir zamanlar Kur'an ayetlerine ve Hadis-i şeriflere müracaat ederek İslam'ın birleştirici özelliğini kullanmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de kapatma davası açacak mı?

Aslına bakarsanız Yalçınkaya'nın mantığı cumhuriyete külliyen dava açmayı gerektirir.

* * *

Cumhuriyet kurulur kurulmaz devlete bağlı bir Diyanet İşleri Başkanlığı da kuruldu mu?

Kuruldu.

Cumhuriyetin kurucu lideri Mustafa Kemal bir Kur'an tefsiri hazırlattı mı?

Hazırlattı.

Cumhuriyet okullarındaki din derslerinde öğrencilere devlet eliyle Kur'an ve Siyer (Peygamber Efendimiz'in –sallallahu aleyhi vesellem- hayatı) okutuluyor mu?

Okutuluyor.

Cumhuriyetin resmi bayramları arasında dini bayramlarımız da var mı?

Var.

Oruca ne zaman başlanacağı ve orucun ne zaman bitirileceği bir cumhuriyet kuruluşu tarafından bildiriliyor mu?

Bildiriliyor.

Cumhuriyet, İslam Konferansı Teşkilatı'na üye mi?

Üye.

Demek ki cumhuriyet idaresi Türkiye'nin bir İslam ülkesi olduğunu başından beri kabul ediyor ve bazı uygulamalarında bu hakikate dayanıyor; düpedüz dini referanslarla hareket ediyor veya dini referansları birtakım amaçlar için kullanıyor.

Dahası; cumhuriyet, bütün dünyada İslam'ın ve Müslümanların sembolü olarak bilinen ay-yıldızı kendine sembol edinmiştir.

Daha da dahası, cumhuriyetin milli marş olarak benimsediği İstiklal Marşı'nda "Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi yurdumun üstünde benim, inlemeli" deniliyor; dolayısıyla cumhuriyet, "dinin temeli"ni korumayı kendime vazife edindiğini deklare etmiş oluyor.

Ne olacak şimdi?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kapatılmasını da talep edecek mi Yalçınkaya?

* * *

İddianameyi okurken "Hâlâ buralarda mıyız? Bu ülke bunları ne zaman aşacak?" diye üzüldüm, daha doğrusu sinirlendim; ama itiraf etmeliyim ki, böyle bir davanın açılmış olmasına seviniyorum.

27 Nisan Muhtırası'na da sevinmiştim.

Türkiye'ye ayak bağı olan, Türkiye'yi krizden krize sürükleyen, Türkiye'nin enerjisini tüketen 'o kafa'yla yola devam etmenin imkânsızlığı bütün dehşetiyle ortaya çıkmalı ki 'o kafa'dan bir an evvel kurtulmanın şart olduğu iyice anlaşılsın ve jakoben devlet anlayışını değiştirecek siyasetler için gerekli vasat oluşsun.

'Ulusalcı terörü patlatırız, AKP'yi kapattırırız, askeri darbe yaptırırız' gibi tehditler savuranlara 22 Temmuz seçimlerinde AK Parti'nin oylarını %26'dan %46 küsûra çıkararak 'Hodri meydan!' diyen maşeri vicdan, Yargıtay Başsavcısı'nın açtığı kapatma davasının 'gereğini' de –bu dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın- bihakkın yerine getirecektir.

Sistemin tashihi ve milli iradenin ihyası yolunda önümüzün biraz daha açılacağı bir sürece girdik.

Bu süreci başlatan Başsavcı Yalçınkaya'ya teşekkürler.

* * *

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.

Yeni Şafak Gazetesi