HAKSÖZ HABER
Milletvekili yemin metni bugünkü halini 12 Eylül’den sonra aldı.
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.”
1982 anayasası 3. Kısım I. Bölümde bu şekilde yer alan metin 1924 Anayasası'nda:
“Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmeyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakatten ayrılmayacağıma vallahi.” şeklinde 1928 yılında:
“Vatan ve milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydüşart hâkimiyetine mugayir bir gaye takip etmiyeceğime ve cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma namusum üzerine söz veririm.” şeklinde düzenlenmişti. İlk esaslı değişiklik 1960 senesindeki darbe Anayasası’ndan sonra yapıldı.
“Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma; Milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma namusum üzerine söz veririm.”
Laiklik 1960’tan sonra eklendi. 12 Eylül darbecileri ise yemin metninde de darbe gerçekleştirdi ve “laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma … büyük Türk milleti önünde” ifadelerini ekledi.
Yemin metnini tartışmalı kılan laiklik, Atatürk ve milliyetçi vurguların hepsi askeri darbelerden sonra eklendi. Despotik zihniyetin bir yansıması olan bu ifadeler yıllardır her meclis açılışında Türkiye’ye kriz yaşatıyor. Bu sene özellikle Hüda Par milletvekilleri üzerinden tartışılan metin işin özünce meclisin en az yarısı için sorun teşkil ediyor.
İslam itikadı açısından yeminin bağlayıcılığı söz konusu. Bu bağlamda zalimlere ve gayri İslami ilkeler üzerine yemin etmek Müslümanların izzet-i nefsine dokunuyor. Sol-sosyalist ve Kürt milletvekilleri açısından da metnin kabul edilemez bir içeriğe sahip olduğu aşikar.
Vaziyet böyleyken darbecilerin yemin metnini tartışmak dahi mümkün değil. Türkiye’nin tartışılması imkansız meseleleri incelendiğinde arkasında hep aynı ideoloji çıkıyor. Kemalizm’in Türkiye toplumu üzerinde ne şekilde tahakküm kurduğunu anlamak için insanların inanmadıkları hatta temelden itiraz ettikleri bir metin üzerine yemin ettikleri gerçeği ile yüzleşmek gerekiyor. Kemalizm cahili, ırkçı bir dayatmayı marifet gibi sunan zulmün adı olduğunu kimsenin aklından çıkarmaması lazım!