“Bu Bir, Boğulan Çocuklara Matem Yazısı Değildir!”

BAHADIR KURBANOĞLU

Sabah yazarı bugün, Meriç ve Ege’de boğulan çocuklar üzerinden bir yazı yazmış. “Çocuklar üzerinden” diyoruz, çünkü içinden geçtiğimiz zaman diliminde “çocuklar için” yazmak hem bedel istiyor, hem de merhamet ve feraset. Biraz da adalet duygusu. Mezkur yazıda bunlardan bir damla arayasınız ki bulasınız!

“İçim yanıyor...” diye başlayan yazıda merhamet repliği yapılan cümle “günahlarının bedelini çocuklarına ödetenler” diye tanımladığı insanlarla ilgili varsa kalbinizde bir vicdan kırıntısı, onu da söküp almak. Gerisi, aşılması imkansız bir yolculuğa çocukları da alet edenlerin nasıl bir akıl tutulması ve itikadi sapkınlık içinde olduklarını ispat sadedindeki dolgu malzemeleri.

Yazar, merhamet denizini aştırıp okurunun karşı kıyıya ıslanmadan çıkabilmesini sağlamak için, sapla samanın içiçe geçtiği bazı genellemelere “ustaca” başvuruyor! Ustalığın ilk göstergesi tabandan tavana bu yapıyla bir şekilde iltisaklı herkesi aynı sepete koyması. Böylelikle darbe suçu işleyip yargılananlar, yurt dışına kaçan; hala kaçamamış olup da(!) halkın içinde yaşamaya devam edip iltisaklılık yüzünden vebalı muamelesi görmeyi hak edeni aynı havuza yerleştirdiğinizde, bütün bir sosyolojiye dönük genellemeci suçlamaların verdiği ızdıraptan, yaşla kuruyu ayırdetme gibi boş uğraşlardan sıyrılmış oluyorsunuz. Hepsinden önemlisi, bu sosyolojinin başına ne gelirse gelsin, münbit ortamı oluşturan devlet işleyişinin ve bürokratik mekanizmaların zaaf ve hatalarının sorgulanmasının önünü kesmiş oluyorsunuz. Tabii iki senelik zaman zarfında köprünün altından çok sular aktığı için, evlilik biçimlerinden atlet koklamalara kadar bazı hatırlatmalarda bulunmak kaçınılmaz oluyor. Öyle ya, bunları tekrardan hatırladığınızda, olur olmadık hadiselere canınızın sıkılması, kalbinizin burkulması, adalet duygularınızın depreşmesi engellenmiş olacak.

Nitekim öyle babalarla karşı karşıyayız ki zaten Pensilvanya şeyhinin atletini koklayıp karılarını da kataloglardan seçmekteler. Öyle annelerle karşı karşıyayız ki, aldıkları “çocuk doğurun” emriyle birlikte cezaevlerine dönük propagandaların gönüllü neferleri durumundalar! Zaten ancak bu kadar sapkın, bu derece aldatılmış birileri ancak çocuklarını şişme botlara talimatla bindirip caniliklerine intiharı da ekleyebilirler.

Vicdanlarınız Sabah yazarıyla aynı hizaya geldiyse işinizin bittiğini zannetmeyin. Bir de twitter hesabından bu yazıyı yazmasındaki başka bir “asıl amacı” paylaşıyor ve diyor ki;

“İçim yanıyor. Bu milletin evlatlarına kıydıkları yetmedi. Şimdi de kendi günahlarının bedelini çocuklarına ödetiyorlar. Böyle başlayan yazım merhametsizlikmiş. Neden? Çünkü Yeni Asya, Haksöz vb gibi ‘Aranan FETÖ’cülerin peşini bırakın’ iması yapmadım, yapmam”

Anladınız mı şimdi “Meriç’e, Ege’ye sürüklenen çocuklar” başlıklı bir yazının, aslında çocukların akibetiyle, onların ardından tutulan matemle niçin hiç ilgisi olmadığını!

Yıllar boyunca AK Parti ile içiçe geçmiş muhafazakar-dindar bir sosyolojiyi bir suç örgütüyle eşitleyip yatay cezalandırmanın dünyadaki nadir kötü örneklerinin ülkeye kaybettirdikleri ortadayken, arada bize de bir iftira atılmış çok mu! Konu bile etmeye değmez. Değmez, çünkü zihin tüm bir sosyolojiyi ayırdetmeksizin FETÖ’cü olarak bellemiş zaten. Bu irrasyonel, hayatın olağan akışına aykırı, hukuk dışılığı normalleştiren insafsızlık ve patolojik duruma yapılacak hiçbir şey yok.

Oturup da “Örgüt nedir? Örgüt üyeliği ne anlama gelmektedir? Suç nedir? Suçun şahsiliğinin hukuktaki karşılığı neyi ihtiva eder? Tavan-ticaret-taban ayrımları yapıldığı, at izinin it izine karıştığı günlerden bu yana hangi yanlış kriterlerle, hangi hatalı icraatlarla bugünlere gelindiği?”ni sorup vakit kaybetmeyelim. Ya da “mağdur” kelimesinin hukuki ve sosyolojik karşılıklarının neler olduğu, bu gerçeği kabul etmemenin ülkeye kaybettirdikleri vs... türünden cümleler kurarak konuyu uzatmayalım. Kısa yoldan Mazlumder’in OHAL Raporunun Allah rızası için birkaç saatimizi ayırıp okunmasını tavsiye edelim.

Bize gelince; siyaseti ilkelerle değil güç ilişkilerinin büyülü girdabında yürütenlerin bizi anlamasını beklemiyoruz. Ama bütün bu işleyişin merkezinde olanlara her daim “Sizden hiçbir ücret istemeyenleri ne zaman dinleyeceksiniz!” diye sormaktan da imtina etmeyeceğiz!

Duamız odur ki Allah(cc), Pensilvanya şeytanına da, bu yazıdaki zihniyet sahiplerine de kendi adalet ve merhamet ölçüleri mucibince muamele etsin!

İşte malum yazı:

 

Meriç’e, Ege’ye sürüklenen çocuklar...

İçim yanıyor. Bu milletin evlâtlarına kıydıkları yetmediği gibi, şimdi de kendi günahlarının bedelini çocuklarına ödetiyorlar.

Evlenme kararlarını FETÖ içinde aldılar.

Karılarını, FETÖ'nün kataloglarından seçtiler.

Çocuklarına FETÖ'nün istediği isimleri koydular.

Evde sadece FETÖ'nün izin verdiği gazete ve kitapları okuyup, televizyon kanallarını izlediler.

Darbeden sonra FETÖ, hamile kalmaları emrini verdiği için apar topar evlenip çocuk sahibi oldular. Böylelikle 'bebekler hapiste' yaygarasını tüm dünyaya duyurabildiler.

Şimdi de FETÖ'nün terli atletini koklayan zekâ seviyesine sahip izan yoksunlarının çocuklarını da zorla kendi bataklıklarına sürükleyişine şahit oluyoruz.

Ege Denizi'nde, Midilli Adası'na kaçmak isteyen ve içlerinde FETÖ elebaşının kardeşinin damadının da bulunduğu FETÖ'cüleri taşıyan botun batmasısonucu altı kişi öldü, bir kişi kayboldu ve dokuz kişi kurtarıldı. Ne var ki ölenlerden üçü, hiçbir şeyden habersiz masum çocuklardı.

Batacağı kuvvetle muhtemel olan dandik bir şişme bota 50 kişi doluşup, adaletten kaçmak için Ege'yi aşmaya kalktıkları yetmediği gibi çocuklarını da yanlarına alıyorlar! Bir tanıdığına yavrunu emanet edip, yerleştiğin hangi fare deliği ise oraya çocuklarını sonradan aldırtmayı bile düşünmeden, hesapsızca evlatlarını pisliklerine kurban ediyorlar.

Bu devlet, olağanüstü hali kaldırdığından beri hakkında arama kararı olmayan, örneğin devlet kadrolarından atılmış olan FETÖ'cüler bile serbestçe pasaportlarını alıp defolup gitme hakkına sahipken, bebeğini kendi bataklığına sürükleyeneana baba denir mi?

Allah sizi de 'çoluk çocuk demeden hicret edin' diye talimat veren Pensilvanya şeytanını da bildiği gibi yapsın!