Ali Osman Aydın / Yeni Akit
Ve o konser yapıldı!
Biz konser iptal edildi diye yazdık ama Melek Davarcı (Mosso) konseri yapıldı. Ak Partili Süleymanpaşa belediye başkanı Cüneyt Yüksel tepkilere rağmen konseri yapmakta ısrar etti.
Bir şekilde muhalefete küfreden bir şarkıcı olsaydı ve muhalefet bu şarkıcıya tepki gösterseydi, Yüksel eminim o konseri iptal ederdi.
Örneğini gördük, yaşadık. Daha Kasım ayında Veli Ağbaba’nın attığı bir tweetten dolayı Mustafa Armağan’ın deprem bölgesinden bir şehirdeki konferansı, yapılması yönünde ne kadar ısrar etsek de, iptal edildi. Çünkü muhalefetin tepkisinden çekinildi. Ki ortada Mosso’da olduğu gibi sosyal medyada kampanyaya dönen yoğun bir tepki falan da yoktu. Altı üstü bir vekilin tweeti ile bir yerel gazetenin küçük haberi vardı…
Demek ki AK Partili seçmenin tepkisinden çekinmiyor belediye başkanı. Çekinmemeyi bir kenara bırakalım. Başkan Efendi sahneye çıkıp şarkılara eşlik ediyor ve finalde Davarcı’nın elini öperek onore ediyor onu.
Mosso açısından düşünelim…
Hem Erdoğan’a oy verenlere “ ..ospu” dedi, hem bunun reklamını yaparak kendi mahallesinde sükse yaptı, hem konserini verip parasını kazandı, hem de küfrettiği taraftan bir belediye başkanına elini öptürdü!
Kazanca bak!
Bu Melek Mosso’nun gücü ise yazıklar olsun bize.
Milyonlarcamızın yapamadığını tek başına yaptı.
Milyonlarca AK Parti seçmeninin Davarcı karşısında bir önemi yokmuş meğer.
Kadınlarımıza “o…pu” diyen, bu “pankartı” neşeyle bayraklaştıran Davarcı hepimizden makbulmüş.
Bu yöneticinin karaktersizliği ise yine yazıklar olsun bize!
Küfür yemekten rahatsız olmayanları adam yerine koyup başkanlık koltuğuna oturttuğumuz için.
“Bu ayrıştırıcı dile bir son verin” diyorlar. Mosso’nun kendisi de “bizi ayrıştıramayacaklar” diyor. Bu kadar saçma çok az şey duydum. Sanki Mosso’nun kendisi değil de biziz küfreden! Sanki küfrü bir pankart gibi başında gururla taşıyan biziz!
Neymiş, ‘herkes hata yapabilirmiş!’
Bir anda ağzından çıkan bir şeyden bahsetmiyoruz ki burada!
Profesyonel bir soğukkanlılıkla küfreden kadının kostümünü arayıp bulmak, giyinmek ve onunla fotoğraf çektirip paylaşmakhatayla değil kasıtla yapılır ancak. Kazanacağını düşünmenin pervasızlığıyla... Hatta oy kullanmaya bile o kostümle gitmiş Davarcı. Demek ki son derece bilinçli bir şekilde, bile isteye, tasarlayarak etmiş küfrü. Bunun kasıtlı olduğunu anlamamak için eşek olmak gerekir.
Hem bize küfrediliyor, hem de tepki göstermememiz bekleniyor! Bu nasıl bir zalimlik! Tepki gösterince de “ayrıştırmış” oluyoruz.
Sorun şarkıcının mantığında değil. Ona değer verip o festivale çıkaranlarda.
Sorun, kim iktidarda olursa olsun kültür politikalarının hep “onların” menfaatine çalışmasında. Sorun içimizde onlara yaranmaya çalışan karaktersiz, haysiyetsiz bazı kişiler olmasında.
Seçim zamanı bizlesin, zaferden sonra onlarla.
İşi benimle yapıyorsun, keyfi onlarla sürüyorsun.
Küfredenin elini öpüyor, bana “ayrıştırıcı” diyorsun!
Onu kucaklıyor, beni itiyorsun!
AK Parti’li yetkililer halka bir açıklama yapmalılar bu konuda.
O terbiyesizin “elini öpen” başkandan memnunlar mı, söylesinler bilelim!
Kılıçdaroğlu yayını
Hala söyleyeceklerini merak eden var mı bilmiyorum ama geçtiğimiz cumartesi günü Kemal Kılıçdaroğlu bir kanalda gazetecilerle bir araya gelmiş.
Kılıçdaroğlu’yla ilgili düşüncelerimi Ha CHP, He HDP adlı yazıda özetlemeye çalışmıştım:
“Kılıçdaroğlu'nu dinlemek faydasız. Çünkü hiçbir şey söylemiyor! Sürekli demokrasi, özgürlük, adalet gibi sloganları tekrar edince bir şey söylemiş olmuyorsunuz. Her sorulana klişeleşmiş özlü sözlerle cevap veriyorsanız karşınızdakini kandırmaya, gerçeği gizlemeye çalışıyorsunuzdur.”
Yine bu minvalde bir program olmuş.
Kılıçdaroğlu dinleyenlerin aklıyla alay etmiş.
Hiçbir soruya düzgün cevap vermemiş. Politik cevaplarla kaçmış tercih etmiş. Tam bir komedi.
2 saatlik programda seçim mağlubiyetine yönelik adam akıllı tek bir gerekçe sunmamış. Kırsaldaki seçmenin “köleliğe razı” olduğunu söyleyecek kadar trolleşmiş.
Muhalif medyanın kalemleri ise “Korkak, utanmaz, diktatör, pısırık” gibi laflarla haşladılar Kılıçdaroğlu’nu. Kılıçdaroğlu’nun gerçekte kim olduğunu anlamak için 12 seçim kaybetmesine ihtiyaç duyan adamların muhakeme yetenekleri için ne demeli peki?
Kılıçdaroğlu gibi birini halka “umut” diye pazarlayıp şimdi de “yanılmışız” yalanının arkasına saklananlar en hafif ifadeyle sahtekârlar ve sözde “pişmanlıklarıyla” takipçilerini yine aldatmaya çalışıyorlar.
Neyse, bence Kılıçdaroğlu’na oy verip onun yayın performansını izleyenler eminim derin bir “oh” çekmişlerdir. Kılıçdaroğlu’nun kazanmadığına sevinmişlerdir.
Ben yayında sorulan soruların yumuşak olmayan yapısınıKılıçdaroğlu’nungözden çıkarılmasına bağladım. Dün övenler bugün hoyratça saldırabiliyorsa, bu muhtemelen yeni efendilerinden saldırma talimatı aldıkları içindir. Yoksa ‘Dede’yi bu kadar hırpalayamazlardı.