Bu atmosferin oluşmasına izin vermemek herkesin sorumluluğu değil mi?

Mehmet Garip Tanyıldızı, Kayseri'deki linç atmosferi yaşanmadan önce yapılması gerekenler yapılmadığı için oluşan kaosu değerlendiriyor.

Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam

Linçin günahı

Linç, şahit olan insanın duygularını infiale uğratan bir olaydır. İnsaf ve merhametini kaybetmemiş herkes linç hadisesini ürpertiyle karşılar. Ve hiçbir normal insan, sağlıklı bir ruh haliyle linçe yönelemez.

Linçin ortaya çıkması için psikopatolojik eğilimlere sahip bireylerden oluşan bir kitle ve şeytanlaştırılmış bir hedef gerekmektedir. Şeytanlaştırılmış ve düşmanlaştırılmış hedef mevcutsa "sıradan insanlar" da kitle psikolojisi ile linçe dâhil olabilir.

Hiçbir linç kendi kendine başlamaz. Linçin hazırlanış ve başlangıç aşamalarında mutlaka ajitatör ve provokatörler etkin rol oynar. Bu yüzden, propaganda etkisindeki kitle linç eyleminde bulunurken, kendince haklı gerekçelere sahiptir.

Geçtiğimiz hafta yaşanan linç olaylarında da bu şartlar eksiksiz bir şekilde, hatta fazlasıyla bulunuyordu. Linç faillerinin sabıka oranı ve yıllardır süregelen yabancı düşmanlığı üzerine kurulu propagandalar bunun açık göstergesi.

Fakat linçle sonuçlanan problemli durumu, "içimizdeki çürük elmalar" söylemiyle geçiştiremeyiz, sorunu çözemeyiz. Linçi oluşturan atmosferle yüzleşmedikçe gerginliğin yeni bir patlamaya veya daha geniş çaplı bir pogroma varmayacağının garantisini kimse veremez.

Elbette, linçin günahını bir şehrin tamamına veya bütün topluma yüklemek mümkün ve doğru değil. Aksine, sürecin başından itibaren sayısız misafirperverlik ve kardeşlik örnekliklerine şahit olduk.

Ancak, linçe zemin hazırlayan atmosferin oluşması toplumsal bir muhasebeyi gerektirmez mi? Bu atmosferin oluşmasına izin vermemek herkesin sorumluluğu değil mi?

Yorum Analiz Haberleri

Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası
"Mustafa Kemal'in askerleri"ne ne zaman dur diyeceğiz?
Gazze katliamı ve Hasbara’nın iflası
Medyadaki ahlaksızlığa neden göz yumuluyor?
Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış