Bu Anlatılanlar, Gülen’e Sövgü mü, Övgü mü?

Eften püften konularla.. Veya.. Zaten bütün dindar insanların dikkat etmesi gereken ibadetler üzerinden bu haine eleştiri yöneltmeye kalkışılması.. Konunun, sulandırılmasından başka bir şey değildir!

Ali İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit

Artık işin cılkı çıktı..

“Ben Gülen’in yanında şu kadar sene kalmıştım” diyen, gazete ve televizyona röportaj verip, kafa karıştırıyor..

Sayfalar dolusu, anlatıyor da anlatıyorlar..

Gülen’e sövüyorlar mı, yoksa övgüler mi düzüyorlar, anlaşılamıyor..

Biri çıkıyor, “Haremlik selamlık konusuna çok dikkat ederdi” diyor..

Eeee?

Haremlik-selamlık konusuna dikkat etmesi, Gülen’in şu anki ihaneti karşısında, ona övgü mü, sövgü mü?

Bu bilgiyi verirken, bunun yanı sıra “Bizden, evlerde haremlik-selamlık konusunda çok dikkat etmemizi isteyen Gülen, subayların eşleri söz konusu olduğunda, karma plajlarda mayo giymelerine izin veriyordu!”dese..

“Gülen’in ne kadar ikiyüzlü olduğunu anlatıyor” diyeceğim.

Ama dakikalarca dinliyorsunuz.

Sayfalar dolusu röportajı okuyorsunuz..

Haremlik-selamlık konusundaki tavrı, bir yanlışlık gibi anlatıyor.. Ardından haremlik-selamlık konusundaki tavırla çelişen ahlaksız “mayo izni”ni ise hatırlatmıyor bile..

Veya bir başka anlatımda “Namaz kılmadığı için, şunu dövmüştü” diyor.

Eee ne yapalım yani?

15 Temmuz’da yaşadıklarımızı unutup, “terbiye amaçlı, hafifçe dövme”yi büyük bir hata olarak saatlerce tartışacak mıyız, yani!

“Adam riyakar.. Bir yandan; insanı bırakın, hayvana bile çok değer veriyor gibi görünüyor.. Mesela, hareketsiz yatan böceği çöpe attığında.. Sonradan namaza durunca aklına geldiğinde.. Namazı bozup çöpe gidip bakıp, ‘acaba ölmüş sandığım böcek yaralı mıydı’ diye araştıracak kadar canlıya değer veriyor.. Bunun için namazın sonunu bile beklemiyor..

Ama “Hortumla da adam dövüyor” diye anlatsalar..

“Riyakarlığı izah etmeye çalışıyorlar” derim..

Ama saatlerce, “Şunu da dövdü.. bunu da dövdü..” derken..

Bu dövmelerin özellikle de dövülenlerin terbiye edilmeleri amaçlı gerekçelere bağlı olduğunu da aktarırsanız...

Bunlar Gülen’e eleştiri değil, övgü olur..

Bir başka röportaja bakıyorum..

Eski tarihler için anlatılıyor ama..

Hiçbir şerh düşülmüyor..

“Evlerde televizyon bile bulunmasına izin verilmezdi!”

Eee?.. Ne yapalım?!..

Televizyon çok makbul bir şey mi, yani?

Bir evde televizyon olup olmaması ile mi, bir insanın hainliğini veya hain olmadığını anlayacağız?

Ne güzel işte..

Fuhşiyata teşvik ettiği için, televizyona izin vermiyormuş..

Eleştirecekseniz, “Evde tv’ye izin vermeyen Gülen, Akın İpek’in Bugün ve Kanaltürk televizyonlarındaki ahlaksızlıklara izin veriyordu.. Evlerde Samanyolu Haber ile birlikte Bugün tv ve Kanaltürk tv’nin ayarlı olması ve seyredilmesi emrini veriyordu” desenize..

“Mankenlerin yarı çıplak fotoğraflarını basan Bugün gazetesine abone yaptırıyordu” desenize..

Ki; riyakarlığını anlayalım..

Bir başka röportajda, “Tansu Çiller’in elini sıkmaktan ısrarla kaçınmıştı”diye anlatılıyor..

Sanki bizim bugün Gülen ile kavgamızın sebebi, “Sen niye kadın eli sıkmıyorsun?. Bak başkaları kadın eli de sıkıyor. Kadın eli sıkmakta ne var ki?” türünden bir tartışma imiş gibi!

Söylenmesi gereken, “Tansu Çiller’in elini sıkmaktan kaçınacak kadar takva ehli görünen Fetullah Gülen, dindar subaylara, dindar emniyet müdürlerine, hiç düşünmeden ‘Eşleriniz kadınlı-erkekli toplantılara mutlaka katılmalı.. Orada dindar olmayanlar ne yapıyorlarsa, siz de eşlerinizle birlikte aynısını yapabilirsiniz’ diyebilmişti..” çelişkisini hatırlatıp, riyakarlığı deşifre etmek.

Yoksa..

“Gülen, İzmir’de olduğumuz yıllarda, kızların okumasına kesinlikle karşı çıkıyordu. Kız çocuklarını okullara yollayamıyorduk” deyince..

Bunun devamında, “Aynı Gülen, 1997’de başörtü yasağı çıktığında.. Meslekler arasında hiçbir ayrım yapmadan. Bütün kızların, liselerde, üniversitelerde istisnasız olarak, hangi meslek alanı olursa olsun... Başlarını açıp okumalarına izin vermişti. Hatta izni bırakın, ‘Kesinlikle devamsızlık etmeyeceksiniz..  başınız açık olarak mutlaka okuyacaksınız’talimatını vermişti..” demeniz gerekmez mi?

¥

Bir başka anlatımda..

Gülen’in eğitim verdiği öğrencilerin bulunduğu alana kameralar yerleştirildiği ve teheccüd namazına kalkmalarının istendiği, kalkmayanların da kameradan tespit edilip, “Sen.. Sen.. Niye teheccüde kalkmadın” denilerek uyarıldığı aktarılıyor..

Anlatıldığı kadarı ile.. Bu örnekte yanlış olan ne?

Bazı kritik memuriyetlerde bulunan müridlerine, bırakın sünnet olan teheccüd namazını.. Farz namazları için bile.. “İma ile kılabilirsiniz. Hatta o da mümkün değilse, hiç kılmayabilirsiniz diyordu” hatırlatmasını yaparak, yukarıdaki “teheccüd namazına kalkmamaya yapılan uyarı” ile kıyaslasanıza..

Yoksa..

Eğitim seviyesindekiler için, teheccüd namazına kalkıp kalkmadığını araştırmak, niye kötü bir davranış olsun ki?

¥

Kimisi “Yurtlarda ve evlerde kalan öğrencilerin sigara içmeleri kesinlikle yasaktı..” diye başlayıp, uzun uzun Gülen’in ne kadar despot birisi olduğunu anlatıyor..

Bir kişinin despotluğu, sigaraya izin vermemesi ile mi ölçülür?

Şu an, devlet de birçok düzenleme ile sigara içilmesini yasaklıyor..

O halde, önemli olan, Gülen’in sigara içilmesini yasaklaması değil.

İşine geldiği zaman, sigaradan daha kesin delillerle haram olan içkiye cevaz verdiği halde, sigaraya yasak getirmesi.. Böylece.. Bir anlamda.. Neyin haram olduğunu.. Neyin helal olduğunu.. Kendisi ilan ederek, zımnen ilahlık iddiasında bulunması..

Gülen’in en önemli özelliği, riyakarlığı iken..

Dini konularda bile..

Riyakarlık yaparak.. İslam’ın emir ve yasaklarını tahrife kalkıştığı..

İslam’ın emirlerinde bile riyakarlık yapan birisinin de..

Ülkesine hainlikte gözünü hiç kırpmayacağı hatırlatılıp..

Bu riyakarlık sonucu...

17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbelerine imza atıp, ardından da “Benimle irtibatı yok” yalanını uydurması da, riyakarlıklarının bir başka örneği olduğu söylenmeli iken..

Eften püften konularla..

Veya..

Zaten bütün dindar insanların dikkat etmesi gereken ibadetler üzerinden bu haine eleştiri yöneltmeye kalkışılması.. 

Konunun, sulandırılmasından başka bir şey değildir!

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!