Köşeye sıkıştılar, saldıracaklar. Bu işin geri dönüşü yok.
Yaralılar ve eğer bu iş sonuna kadar götürülmezse intikamını alırlar.
Zaten bunu hep tekrarlayıp duruyorlar..
Adamların tavrı belli. Erzincan paşası, AK Parti’ye oy verenlere “Elleriniz kırılsın” diyor. Kırılmasını beklemez, fırsatını bulursa kırar da bunlar.. Kafa bu.
Bunu nerede söylüyor; Başbağlar’da. Öyle ya, o elleri cellatlarını alkışlamak için var değil mi?
Bunlar geçmişte, hapishanede cinayetten yatan adamı, “Seni kurtaracağız, bu da vatan için son işin olsun” diye çıkartıp, adam öldürtüp tekrar hapishaneye sokan adamlar değil mi? Hani, sonra da hapishaneden çıkmış, kaçarken vurduk diye ensesine de sıkabilirlerdi.
Ramazan geliyor. Dindar kılıklı, sakallı birini bulup, ya da mesela bir cinayetten kaçan adamı yakalayıp, bir de sakal bıraktırıp, “Son işin bu olsun, seni kurtaralım” diye, AK Parti’nin önde gelen isimlerinin üzerine saldırtabilirler..
Böyle bir şey yaparlarsa, bu işi ilk kez yapmış olmayacaklar, Fırsat buldukları sürece de son hamleleri bu olmayacaktır..
Kafa bunlarda böyle çalışıyor. Kılıçdaroğlu, referanduma kadar meyhaneye gitmeyip cami avlusunda cemaatin arasına karışmayı, “camileri AKP’ye bırakmama”yı öğütlüyor: “Ramazan ayı da referandum kampanya sürecinin önemli bir bölümüne denk geliyor. Bu ayda muhafazakar kesimin, mütedeyyin insanların ve sade vatandaşlarımızın hassasiyetlerini göz önünde bulundurun. Sizlerden ricam 12 Eylül’e kadar içki sofralarından uzak durmanızdır. İftar çadırlarını ziyaret edin. Orucunu açan insanlarımızla buluşup sorunlarını dinleyin. Teravih namazlarını ve camileri AKP’ye terk etmeyin. AKP’nin yöntemleriyle çalışıp hem bunların gerçek yüzünü anlatın hem de boşluk kalmasını önleyin.”
Bu sene iftar çadırları daha kalabalık olacak yani..
Bu memlekete şeriat gerekliyse onu da getirecek CHP’dir sonunda..
Son umutları YAŞ. Ve sonra 12 Eylül.. Eğer YAŞ’ta da umduklarını bulamazlarsa 12 Eylül’ü beklemeyebilirler..
Yargı artık onlar için umut olmaktan çıkıyor. CHP de buraya kadar getirdi. Şimdi son hamleleri gerçekleştiriyorlar.. Umut Ramazan çadırında.. Hadi sakal da bırakın, karınız-kızınız başını da örtsün. Bakacağım başörtüsü satışında bir artış var mı?
12 Eylül’e giderken, saflar yeniden şekilleniyor.. CHP, MHP, BDP nasıl da kanka oluverdiler..
Unutmadan, bu arada Türkeş’in mal varlığı da gündeme geldi. Aile içi mal paylaşımına ilişkin hesaplaşma mahkemeye taşınınca derin ilişkiler de çıktı ortaya..
CHP, P2 Locası’na benziyor bu haliyle. Hani İtalya’daki şu Ligio Gelli olayı. Birbirine ateş püsküren iktidar ve ana muhalefet partisinin liderlerinin aynı locada üye olması gibi bir şey bu.. Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine birilerinin iktidar ve servet üretmesi için böyle bir oyun gerekli idi. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sağ-sol.. Şimdi daha iyi anlaşılıyor neyin ne olduğu. Kim kimdir daha iyi anlaşılıyor..
Gerçekten Çiçek’i verip kurtulacaklar mı, göreceğiz.
Çiçek “Ergenekon’a kurban” olmayı kabul edecek mi?
Bugün Türkiye’de varolmayı hak etmeyen tek bir parti var, o da CHP’dir.. CHP diye imtiyazlı bir “Cumhuriyet Partisi” varsa, diğer partilerin varlığı ciddiyetini kaybedecektir. Onun için CHP varolma hakkına sahip olamaz..
CHP’nin hâlâ Sosyalist Enternasyonal’de temsil ediliyor olması da garip. CHP, bırakın sosyalist olmayı, sosyal demokrat olmayı, sol bile değil ya hu! CHP “SE” üyesi ise, MHP’yi de alsınlar.. Yakışır hani..
CHP misyonu sadece Ergenekon’un avukatlığı ile sınırlı değil. CHP bu haliyle adeta derin devletin görünen “polit büro”su gibi bir şey..
CHP varolduğu sürece Türkiye’de darbe hâlâ mümkündür demektir. CHP varolduğu sürece derin devlet, resmi ideoloji, resmi tarih, hukuk devleti, insan hakları, demokratikleşme, faili meçhuller, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı siyaset tartışılmaya devam edecek demektir..
CHP onun için bu referandum konusuna var gücü ile asılıyor. Bu eşik aşılırsa kendi varlık ve meşruiyetinin tartışma konusu olacağını bildiği için, “yaşama / varolma içgüdüsü” ile hareket ediyor bana kalırsa.
CHP’yi çekerseniz, mesela, bana göre MHP de kalmaz.. BDP de buharlaşır.. Birçok sivil toplum kuruluşu, sermaye grubu kendiliğinden buharlaşır.. CHP onların ruhunu ve varlık garantisini oluşturan bir misyona sahip..
Bu iş Baykal’ın kaçamakları, aşk hikayeleri, ya da açık unutulan telefonda söylenen sözlerle sınırlı değil.. “Kozmik oda” deşifre edilirse, CHP’nin ruhunun “karanlık oda”da gizli olduğu görülür..
“Gandi Kemal”in yönettiği görünen CHP’den daha derin bir CHP olduğunu düşünüyorum.. Gandi Kemal konu mankeni gibi dolaşıyor ortalıkta..
Durum kritik. Birileri bu işlerden bir fayda sağlanacağına kanaat getirirse, en iyi bildikleri işe, tetikçiliğe başlayabilirler. Ama neyse ki, o planları da deşifre oluyor..
Sonuçta “korkunun ecele faydası yok”. Her şey olacağına varacak.. Bazı gerçekler de bu süreçte ortaya çıkacak.
Birileri kolayca teslim olmak yerine, vuruşa vuruşa geri çekilmekten yana, ama nereye kadar..
Onlar da bu işin böyle olmayacağını yakında anlayacaklar..
Hele şu Askeri Şûra’yı bir görelim, hele şu Ramazan’ı ağız tadı ile bir geçirelim.. Dualarımızı edelim bir.. Sorumluluklarımızı kuşanalım. Hele şu 12 Eylül bir gelsin, göreceğiz ne olacağını..
Gün döndü.. Birileri için gelecek günler, geçen günleri aratacak..
Selam ve dua ile.
VAKİT