HAKSÖZ HABER
İran bir yandan Irak’ı, Yemen’i ve Suriye’yi kana boğarken, vahdet, kardeşlik, ümmet kavramlarını da sakız gibi çiğnemeyi sürdürüyor. Bu bağlamda ‘İslami Vahdet’ Konferansı türünden etkinlikleri de ihmal etmiyor. Ne de olsa Sünni dünyada kaz bol ve vakit de avlanmak için gayet müsait!
Bu yıl Tahran’da 30.’su düzenlenen ‘İslami Vahdet’ Konferansına 50 ülkeden 300’ü aşkın davetli iştirak etmiş. "Vahdet ve Tekfiri Akımlara karşı Mücadele Zarureti" konu başlığı ile düzenlenen toplantıya Türkiye’den ve Sünni dünyadan katılım oldukça zayıf bir şekilde gerçekleşmiş görünüyor. Sisi cuntasının tasallutu altında bulunan Mısır’dan katılan sarıklı birkaç saray mollası dışında dikkate değer bir katılımın olmadığı toplantıya Türkiye’den de sadece Şii mollalar iştirak etmiş gibi.
Toplantıda yapılan konuşmalar beklendiği üzere İran’ın yıllardır dillendirdiği klasik tezlerin tekrarından ibaret. Bu arada Konferansın sonuç bildirgesinde Irak ve Suriye ordularının son dönemlerde kazandıkları ‘zaferler” dolayısıyla tebrik edilmeleri de unutulmamış!
En çarpıcı mesaj ise bu anlamlı toplantının sonunda hep birlikte kılınan ve Ümmetin vahdetini simgelediği iddia edilen namazın bir ‘Sünni’ imamın arkasında kılınmış olması! Bir de İran’ın mezhepçilik yaptığını söylüyordunuz, hadi bakalım yüzünüz kızardı mı? İşte Şii kardeşlerimizin alicenaplığını görün ve utanın!
Peki, kim mi bu mübarek zat?
Katil Esed rejimine fetvacıbaşı konumunda hizmet vermekte olan Suriye Başmüftüsü Şeyh Ahmed Hassun! Hani şu geçen sene muhaliflerin elinde tuttuğu bölgelerin tamamının ve bilhassa Halep’in tümüyle yok edilmesi gerektiğine dair verdiği fetvayla (https://www.haksozhaber.net/basmuftunun-fetvasina-ihtiyac-yoktu-ki-60908h.htm) bir kez daha gündem olmuş zat-ı şahane!
Ne güzel bir etkinlik, ne anlamlı bir mesaj değil mi? Halep’te yaşanan vahşet üzerine gayet iyi gitmiş, katılımcılar da bir hayli rahatlamış, huzura ermiş olmalılar!
İşte hala İslami camiada birilerinin kanın durdurulması için İran’la oturup konuşmak gerektiğinden, vahdetten, aklımızı başımıza almanın lüzumundan bahsettiği bir ortamda İran’ın Sünnilerden ne beklediğini ve Sünnilikle nasıl bir diyalog kurmaya çalıştığına dair siyasetini ortaya koyan net bir gösterge! İran Hassun gibileri her zaman kucaklamaya hazır, midesi kaldıran buyursun!