Aydın Ünal / Yeni Şafak
Ali haklı ama Muaviye’nin pilavı tatlı
Türkiye’de esnaf sadece esnaf değildir. 1071 sonrası Anadolu’yu bize yurt yapan esnaftır. Selçuklu’yu büyüten, Osmanlı cihan devletini kuran esnaftır. Üzerinde yaşadığımız toprakları İslâmlaştıran ve bugüne kadar da Müslüman kalmasını sağlayan esnaftır.
Bizde esnaf sadece alıp satan kişi değildir. Türk ve İslâm şehrini kuran, imar eden, güvenliğini sağlayan, savunan, huzurunu ve refahını temin edendir esnaf. Esnaf, toplumun edebini, ahlakını muhafaza edendir. Esnaf zengini denetleyen, fakiri gözetendir. Esnaf, milleti bir ve beraber tutandır. Esnaf, insanın sınırsız ihtiyaçlarının karşısına kanaati koyan, hırs ve tamahı tatminle bastıran, açgözlülüğe karşı bereketi savunandır.
Esnafın, fütüvvet ruhuyla kurduğu Ahilik teşkilatı, sadece ayıplı üretimi engellemekle, terazinin ayarını muhafaza etmekle, ticarette hakkı ve ahlakı yüceltmekle kalmamış; milletin aslını, özünü, ruhunu korumuş, gerektiğinde teraziyi bırakıp kılıç kuşanmış, gerektiğinde otoriteye “Seni kılıcımızla düzeltiriz” diyebilmiş, gerektiğinde arabulucu olup meselelerin suhuletle çözülmesini sağlayan hakem olmuş, dükkânını, imalathanesini koruduğu kadar gerektiğinde sokağını, caddesini, mahallesini gözeten bekçi vazifesi görmüştür.
Osmanlı Devleti esnafı ve Ahi teşkilatını her ne kadar iktisat sınırlarında tutmaya çalışsa da, esnaf, Ahi kültürüyle, zerrelerine nüfuz etmiş Ahi ruhuyla günümüze kadar kanaatin, bereketin, adaletin, birliğin, vatanseverliğin, en çok da bu toprakların özü olan Müslümanlığın muhafızı, taşıyıcısı olmuştur.
Bu aziz milletin ruhunu inşa eden, edep ve ahlakıyla birlik içinde ve Müslüman olarak bugünlere gelmesini sağlayan esnaftır. Onun içindir ki, esnaf bozulursa toplum bozulur. Esnaf çürürse toplum çürür. Esnafın terazisinin ibresi şaşarsa, milletin şirazesi dağılır. Esnaf süte su katarsa halkın suyu kirlenir. Esnaf kanaatten uzaklaşıp hırs çamuruna batarsa millet özünü, ruhunu, inancını yitirir.
Çağımızın en büyük illetlerinden olan sınırsız kazanma arzusunun esnafımızı ruhundan, özünden hızla uzaklaştırdığını, esnafla birlikte toplumun da hızla çürüdüğünü, yozlaştığını, çözüldüğünü üzülerek müşahede ediyoruz. Neyse ki bugün her beldede, her şehirde, fütüvvet ve Ahiliğin o kadim ruhunu muhafaza eden esnafımız var da, o sayede, onların yüzü suyu hürmetine millet olarak ayakta duruyoruz, durabiliyoruz.
“Ben siftah ettim, komşum etmedi, lütfen ondan alış-veriş yapınız” diyen, yeterince kazanınca dükkânını kapatan, dünyaya değil ahirete yatırım yapan, ürettiğine, sattığına ahlak, edep, hak, hukuk katan esnaftan ve o anlayıştan ne yazık ki hızla uzaklaşıyoruz.
Yanı başımızda bir soykırım yaşanıyor. Sıradan bir soykırım değil. Filistinlilere ya da Gazzelilere değil, bize saldırıyorlar, bizi öldürüyorlar. Bizim inancımızı, değerlerimizi, bizim vatanımızı, toprağımızı hedef alıyorlar.
Nerede o esnaf ruhu? Nerede o Ahi dayanışması? Nerede bu vatanı kuran ve ayakta tutan ruh, öz, dinamik?
Gazzeli bebekleri katleden İsrail’e mühimmat temin eden o ürünleri raflarınızdan indirseniz ne kaybedersiniz? O gazlı içeceği, o deterjanı, o çikolatayı, o kremi satmasanız ne kadar zarar edersiniz? O domatesi, marulu, salatalığı İsrail uşağı kabzımala vermeseniz, çiftçiden aldığınız o helal ürünü, ya da ürettiğiniz demiri, çeliği, çimentoyu İsrail’e göndermeseniz ne kaybedersiniz?
Bin yıllık Ahi ruhunun, matematikle, mantıkla, borsa endeksleriyle, grafiklerle, kurlarla, bilançolarla, yatırım, finansman planlarıyla asla açıklanamayacağını, kanaatin ve bereketin her türlü iktisat teorisini alt üst ettiğini, hakiki kazancın, gerçek karın helalde olduğunu bilmez misiniz?
Hiç mi ahlakınız kalmadı? Allah’a ve ahiret gününe hiç mi inancınız kalmadı?
Gazze’de bebeklerin ırmak olup akan kanı üzerinden edindiğiniz kazançların boğazınıza dizileceğini, kazanç sandıklarınızın zarar, ziyan olduğunu hiç mi görmezsiniz?
Hakikati apaçık gördüğü halde şahsi çıkarı uğruna haksızın yanında duranlar için (teşbihte hata aranmaz) Anadolu’da kullanılan bir deyim vardır: “Ali haklı ama Muaviye’nin pilavı tatlı!”.
Tatlı diye o pilava kaşık sallarsınız da, arınızdan, namusunuzdan, şerefinizden verdiğiniz taviz asırlar boyu sizin de nesillerinizin de peşini bırakmaz.
Gözümüzün önünde sadece Filistin ölmüyor; biz de içten içe tükeniyoruz. İçimizdeki paraya tapanlar yüzünden Rabbim bizi de helak etmesin inşallah. Filistin de, biz de tükenmeyelim; elimizden gelen dua ve boykot, gevşemeden direnişe devam, duaya devam, boykota devam.