Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak’ta yayımlanan konuyla alakalı yazısı (10 Ocak 2019) şöyle:
Doğu Türkistan (Uygur) Müslümanlarına Çin Zulmü
Çin’in Doğu Türkistanlılara yaptığı zulüm ve işkencelerle ilgili haber ve görüntüleri duyduğum, izlediğim zaman uykularım kaçıyor. Bir bütün gün hastalanıyorum, tansiyonum fırlıyor. Beddua ediyorum, zulüm karşısındaki aczimizin dayanılmaz ıstırabını yaşıyorum.
Merhum Hocamız Tayyip Okiç, Bosna Hersek’te, komünizmin dinsizleştirme programına ve baskılarına rağmen dinin nasıl korunduğunu şöyle anlatmıştı: Çünkü biz kızlarımızı okutuyor, onlara yeterli din bilgisi ve eğitimini veriyorduk, kızlarımız büyüdüler, evlenip anne oldular, komünistler aile içine giremediler, anneler de çocuklarına din bilgisi ve eğitimi verdiler.
Dışı pembeleşmiş gibi olsa da içi kıpkızıl olan Çin bunu da keşfetmiş olacak ki, her bir Uygur ailesinin içine bir Çinli sokmuş, onunla birlikte yaşamayı mecburi kılmış.
Her şeye rağmen birçok şey yapılabilir. Bunlardan biri olarak Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nin yayınladığı bir bildiriden kısaltarak aktarmalar yapacağım:
…Milyonlarca Müslüman çocuğu toplayıp, zorla “Rehabilitasyon, yeniden elverişli hale getirme kampları” diye adlandırdıkları zorunlu çalışma kamplarında tutsak etmeleri, onurlarını kırıcı ve inançlarını, kültürlerini, dinlerini ve dine bağlılıklarını zayıflatacak her şeye maruz bırakmaları.
Müslümanları camilerde, dinlerini öğrenme ve ibadetlerini yapma bakımından kısıtlamaları.
Müslümanların namaz kılma, oruç tutma, şer’î kıyafete bürünme, Kur’ân-ı Kerim’i bulundurma, namaz örtüsü giyme, sigarayı veya içkiyi bırakma gibi, İslâm’a bağlılıklarını sergileyen herhangi bir davranış veya İslâmî hükümleri uygulamaları konusunda rapor tutma, dosyalama ve ihbar etmekle vazifeli Çinlileri evlerine almaya, onlarla beraber yaşamaya mecbur etmeleri.
Görünen odur ki; Çin’in, Müslümanlara yönelik resmi politikası, İslâm’ı silmeyi ve İslâmiyet’e bağlılığı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Dünya Müslüman Âlimler Birliği, Çin Müslümanlarına karşı uygulanan eziyetin, zulmün ve haksızlığın tehlikelerine dikkat çekmekte, yapılanlara karşı çıkmakta ve şu tedbirleri tavsiye etmektedir:
1. Çin ve İslâm âlemi arasındaki, devletler ve halklar olarak var olan çeşitli ve kökleşmiş ilişkileri ve bağları hatırlatıp bu bağlantıları ve ilişkileri sarsma ve kopartma yerine, genişletip güçlendirmeye çalışmayı (Durumu düzeltmek için bu ilişkilerden yararlanmayı) uygun buluyoruz.
2. Dünya Müslüman Âlimler Birliği olarak Çin hükümetini, Müslüman azınlığın insan haklarına, bu meyanda din ve vicdan hürriyetlerine saygılı olmaya davet ediyoruz. Özellikle:
a) Müslümanlardan tutuklananların serbest bırakılmalarını, zorunlu toplu kamplarda alıkonulanların özgürlüklerine kavuşmalarını,
b) Mescitleri inşa etme, dini öğretme, Müslümanların ve başkalarının, bireyler ve gruplar olarak dini uygulamalarına engel olunmamasını,
c) Çin Müslümanlarının, ülkenin içinde ve dışında, farklı meşru amaçlar uğruna; seyahat etme, taşınma, ulaşım ve iletişim hakkına sahip olmalarını talep ediyoruz.
3. İslâm İşbirliği Teşkilâtını ve teker teker İslâm ülkelerini, BM Teşkilâtı’na bağlı İnsan Hakları Komisyonu önünde bu konu ile ciddi mânâda ilgilenmeye, devamlı gündemde tutmaya, olaylar ve gidiş hakkında bilgi akışını takip etmeye, Çin tarafı ile Birleşmiş Milletler’e bağlı İnsan Hakları Konseyi önünde takipte kalmaya çağırıyoruz…
Ben bu bir maddelerin de faydasına inanmakla beraber daha hızlı sonuç alabilecek bir tedbirden söz edeceğim: Çin’in dini maddi menfaat, ekonomik büyüme, dünya ticaretine hâkim olmadır. Bugün başta İslâm ülkeleri olmak üzere bütün dünya ucuz diye Çin mallarını satın alıp kullanmakta ve tüketmektedir. Filistin’e zulmünden dolayı zaman zaman Siyonistlerin mallarına karşı boykot yapılıyor, bunu daha fazlasıyla niçin Çin’e yapmayalım. Biraz fedakârlığa katlanıp daha pahalı da olsa başka malları alıp, Çin mallarını hiç olmazsa İslâm ülkeleri olarak karar alıp bir süre boykot etsek; evet başka çığlıklar değil, işte bu Çin’in kulağına girer.
Dün okudum, Çin bir kanun çıkarıp ülkesindeki bütün dinleri Çin komünizmi ile uyumlu hale getirecekmiş. Eğer tedbir alınmazsa kim bilir daha neler yapacaktır!
Çin’e karşı askeri gücü yetersiz olan İslâm ülkelerinin, Çin mallarını boykot edecek iradeleri de mi iflas etti!