Boykot geleneğini bir silaha dönüştürmek bizim elimizde!

Mustafa Armağan, Osmanlı toplumunda oldukça canlı bir olgu olarak boykotun tarihçesini inceliyor.

Mustafa Armağan / Yeni Akit

İlk boykotu 115 yıl önce Avusturya’ya karşı yapmıştık

Başta İsrail menşeli ürünlere olmak üzere Siyonist soykırımcı politikayı destekleyen markalara karşı sade bizde değil, İslam dünyasında, hatta Belçika gibi bazı Batılı ülkelerde başlayan boykot eylemleri şaşırtıcı bir hızla büyüyor ve kredi kartı uygulamalarına dek uzanıyor. Son zamanlarda bu denli küresel çaplı ve başarılı bir boykot gerçekleşmemişti doğrusu. Ancak bundan 115 yıl önce Osmanlı halkının gerçekleştirdiği bir boykot vardı ki, onun modernleşme tarihimizde bir ilki temsil ettiği yeterince bilinmez.  

Boykot modern bir toplumsal hareket ve ekonomik silah olarak karşımıza çıkar ve milliyetçiliğin doğuşunun habercisidir. İlk etkili millî boykotlar İrlanda (1880), İran (1891), Çin (1905) ve Mısır’da (1919) meydana gelmiştir. 

Osmanlı topraklarında yaşanan ilk boykot ise II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra, 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i bir oldu-bittiyle topraklarına katan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu mallarının satıldığı mağazalar ve kurumlara karşı gerçekleştirilmişti. Buna aynı bir gün önce bağımsızlığını ilan eden Bulgaristan’a yönelik boykot eklendiyse de asıl odak ülkemizdeki yatırımları çok daha yüklü miktarda olan Avusturya olarak kaldı. Boykot hakkında bir kitap kaleme almış bulunan Doğan Çetinkaya’nın deyişiyle “Avusturya’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki iktisadi varlığı Bulgaristan ile karşılaştırılamazdı.” (1908 Osmanlı Boykotu, İletişim: 2004, s. 99)  

Başkent İstanbul’dan başlayan boykot, hızla Balkanlar, Anadolu, Suriye, hatta o tarihte sınırlarımız dahilinde bulunan Libya’ya kadar yayılmıştı. Amerikalı tarihçi Roderick H. Davison Avusturya’yı da, Avusturya ile iş tutan içerideki Rum ve Ermeni tüccarlarını da derinden sarsan bu eylemi “modern zamanların en başarılı boykotu” sayar.

Şimdilerde nasıl birbiri ardınca İsrail menşeli mallara veya onları satan mağazalara yönelik listeler hazırlanıyor ise o tarihte de gazetelerde benzeri listelerin yayınlandığını görmek ilginçtir (hatta 17 Aralık 1908’de İzmir’de sırf boykot gayesiyle Gâve adlı resmi bir gazete bile çıkarılmıştı). Mesela 11 Ekim 1908 tarihli Musavver Gazete’de Avusturya malı satan dükkânlar şöyle teşhir edilmekteydi:

Hangi firmaları boykot edelim?

“Hamiyetli vatandaşlarımızdan ricamız: Memleketimizde yapılan abalar düşmanlarımızın kumaşlarından, çuhalarından ahsendir (daha güzeldir). Kıyafet insan için bir meziyet değildir. Dünyada en büyük meziyet hubb-i vatan ve cemiyettir (vatan ve millet sevgisidir).”

Haberin gövdesi ise şöyle:

“Milletini seven şu mağazalardan alış veriş etmesin. İstanbul’da Orozdi Bak, Bahçekapı’da silahçı Niktiç, kâğıtçı Paluka, Sultanhamam’da Gündoğdu (ve Üsküdar’daki şubesi), Kilimzar tuhafiye mağazası, Mare Tiring, Goldenberg, İştayn (İstanbul ve Galata şubeleri), Pazar Alman, Karlman ve Avusturya emtiası (malları) satan diğer mağazalar. Bunları da peyderpey ilan edeceğiz. Acentalar: Nemse Vapur acentası, Lloyd acentaları.”

Sona da şöyle ilginç bir not düşülmüş:

“Avusturya emtiası satan mağazalardan isimlerini zikretmediklerimizi bilen vatandaşlarımızın ihbar etmelerini rica ederiz.”   

Başarılı seferberlik

Tam beş ay devam etmişti Avusturya’ya olan kızgınlığımız. Nihayet 26 Şubat 1909’da hükümetin Avusturya ile 2,5 milyon Osmanlı lirası tazminat karşılığında anlaşması üzerine boykot sona erdirilecekti.

Sayılarının yaklaşık 20 bin olduğu söylenen İstanbul’daki Kürt hamalların boykotta kritik bir rol üstlendiklerini Sadi Nursi’nin onlara sakin olmalarını öğütleyen konuşmasından biliyoruz. Onun yalnız yatıştırıcı değil, boykotun çapını Avrupa’ya genişletici ve fikrî bir tavır alışa kanalize edici konuşmaları tesirini göstermiş ve boykotun kritik bir ayağını oluşturan hamallar, bütün kışkırtmalara rağmen, 1895-96’daki Ermeni yahut 1955’de yaşayacağımız 6-7 Eylül olaylarındakine benzer bir taşkınlıktan uzak durmuştur.

Özetlersek: 1908 Avusturya boykotu Osmanlıların emperyalist bir devlete karşı sivil direnişlerinin başarılı bir sembolü olmuştu. Toplum kampanyalarla mobilize edilmiş ve yönlendirilmiş, sonuç da alınmıştı. 


Yorum Analiz Haberleri

CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?
Siyonizm Batı'nın çöküşünü hızlandıracak
Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”