Bosna'da İslamcılık ve Mehmed Hanciç

Taha Kılınç, Bosna'da İslami faaliyetlerin örgütlenmesinde yoğun çabalar gösteren Mehmed Hanciç'in hayat hikayesine odaklanıyor.

Taha Kılınç / Yeni Şafak

Hanciç’e rahmetle…

Tam 79 yıl önce bugün… 29 Temmuz 1944’te, Saraybosna yakınlarındaki Kosevo Hastanesi’ne basit bir operasyon için gelen 37 yaşındaki bir genç, ameliyat masasında hayatını kaybetti. Dışarıda ameliyatın bitmesini bekleyen dostları ve yakınları, bu sonucu asla doğal bir gelişme olarak görmediler. Doktorların yüzüne de haykırdılar içlerinden geçeni: “Onu öldürdünüz!” Herhangi bir somut delilleri yoktu gerçi, ancak o dönemin Yugoslavya’sında, birazdan cenazesini teslim alacakları gencin öldürülmesi ve ortadan kaldırılması için çok fazla sebep vardı. Çünkü o genç, hayatını tamamen Bosnalı Müslümanların dirilmesine ve kimlik kazanmasına adamış, çok sayıda insan yetiştirmiş ve eser kaleme almış, tüm bunları yaparken de ülkenin içinden geçtiği fırtınalı zamanlarda epey düşman kazanmış bir isimdi: Mehmed Hanciç.

Saraybosna’nın tanınmış ailelerinden birine mensup olarak 1906’da dünyaya gelen Mehmed Hanciç, temel eğitimini tamamladıktan sonra, çevresinin tıp okuması yönündeki telkinlerine rağmen İslâmî ilimleri tercih ederek Kahire’ye gitti, Ezher Üniversitesi’ne kaydoldu. Kahire’de geçen çok bereketli 5 yılın ardından 1931’de mezun olan Hanciç, babası Muhammedaga’yla birlikte haccını da eda ederek Saraybosna’ya döndü.

Saraybosna’nın her anlamda kalbini teşkil eden Gazi Hüsrev Bey Külliyesi’nde vazifeye başlayan Hanciç bir yandan imam-hatiplik, bir yandan talebe okutma, bir yandan da külliyenin kütüphanesinde müdürlük vazifelerini aynı anda yürütmeye başladı. Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi’ndeki 2000’in üzerinde kitabın kataloglarını hazırladı, İkinci Dünya Savaşı patlak verince de kütüphanedeki kıymetli yazmaların korunması için olağanüstü gayret gösterdi.

Tüm bunların yanında, Mehmed Hanciç denince asıl hatırlamamız gereken, adeta kendisiyle özdeşlemiş bulunan Hidâye Teşkilâtı’dır.

Hidâye Teşkilâtı’nın temeli, 1935’te Ali Efendi Aganoviç’in çağrısıyla toplanan Bosnalı âlimlerce atıldı. Ders kitaplarının ve ilmî materyallerin İslâmî değerler çerçevesinde hazırlanması amacıyla başlayan süreç, sonrasında kapsamlı bir toplumsal ıslah teşebbüsüne dönüştü. 8 Mart 1936’da ilk resmî toplantısını yapan Hidâye’nin kurucuları, birkaç ay sonra “Merhamet” adlı bir yardım organizasyonu da teşkil ettiler. Aynı zamanda Hidâye dergisinin yayını başlatılarak, doğrudan Müslüman halkın eğitimine odaklanıldı. Derginin ufku öylesine genişti ki, Endonezya’dan Fas’a kadar İslâm dünyasının dört bir yanından âlimler, siyaset adamları ve düşünürlerin eserleri Hidâye kanalıyla Balkan Müslümanlarına ulaşıyordu.

Mehmed Hanciç, 1938’de Hidâye’nin liderliğini fiilen üstlendi. Onu bu makama tavsiyen eden kişinin Bosna’nın en önemli âlimlerinden Ahmed Burek Efendi olması da, Hanciç’in genç yaşına rağmen edindiği itibarın açık bir göstergesiydi.

Hidâye Teşkilâtı Hanciç’in karizmatik ve dinamik liderliği altında çok kısa zaman içinde öylesine etkinlik kazandı ki, 1942’de Bosnalı genç Müslümanlar “Mladi Muslumani” adıyla örgütlenerek teşkilâtın gençlik kollarını oluşturdu. Mladi Muslumani kadrosu içinden bir kişiyi, yarım asır sonra bütün dünya tanıyacaktı: Aliya İzetbegoviç.

Hayatları sahada ve mücadeleyle geçen dava adamları, hele de ömürleri kısa ise, genelde eser bırakamadan dünyadan ayrılırlar. Mehmed Hanciç, bu noktada çok çarpıcı bir istisna teşkil ediyor. Telif ve tercümelerinin yanında, 300’den fazla makalesi bulunan merhum Hanciç’in eserleri kendisinden sonra derli-toplu bir külliyat biçiminde yayınlandı; bugün hâlâ ilim taliplerinin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Hanciç ayrıca ilmi, disiplini, mücadelesi ve ahlâkıyla çok sayıda isme de ilham oldu. Hadis ve tefsir sahasının büyük üstadı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Okiç, bu isimlerin en meşhurları arasında bugün.

Mehmet Hanciç, Saraybosna’nın hemen güneyindeki bir tepede, Hambina-Carina Mezarlığı’nda medfûn. Saraybosna’ya yolu düşenlerin, o kabrin başına varıp kendisine bir Fâtiha hediye etmeleri borçtur, vazifedir. Gazi Hüsrev Bey Camii’nden çıkıp Latin Köprüsü’ne geliniz, karşıya geçip Yedi Kardeşler Türbesi’nin yanından yukarı doğru yürüyünüz. 20 dakika sonra kabre ulaşmış olacaksınız. Mehmed Hanciç’e bizden de selam söyleyiniz.

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?