Araplar ‘tarih tekerrür eder’ anlamında bir deyim kullanırlar: Ma eşbeh’el leylü bil bariha. Bu gece ne kadar da düne benziyor.
Akif, bunu öyle ifade eder:
Yıllar geçiyor ki ya Muhammed,
Aylar bize hep Muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi,
Eyvah o da leyli matem oldu!
Bosna-Hersek’te 1 Mart 1992 tarihinde başlayan savaş, 14 Aralık 1995 tarihine kadar yaklaşık 3.5 yıl kadar sürmüştür. Arap Baharı’nın en kanlı faslı ve safhası da Suriye’de yaşanıyor. Libya’ya rahmet okutacak düzeyde. Libya’dan daha şiddetli olduğundan şüphe yok. Libya’da muhaliflerle Kaddafi güçleri arasında savaş olsa dahi sivil halka yönelik olarak bu kadar ağır katliamlar yapılmıyordu. 17 ayda 17 binden fazla insan şu veya bu şekilde öldürülmüş bulunuyor. Bunlar arasında kadınlar ve çocuklar büyük ve kabarık bir rakam tutuyor. Muhalif kaynaklar sadece bin kadar kadının ırzına geçirildiğini haber veriyorlar. Dolayısıyla Suriye’de yaşananlar karşısında Libya’da olanlar bir gezinti düzeyinde kalır. Ruslar benzerini Afganistan ve Çeçenistan’da bile yapmakta zorlanmışlardır. Ya da sınırlı kalmıştır. İnsanlık dramı açısından Suriye’de olan bitenler ancak Bosna ile mukayese edilebilir ve karşılaştırılabilir. Uzunluk açısından da Arap Baharı’nda Bosna’ya benzeyen tek nokta Suriye’dir.
•
Bosna’da oynanan uluslararası oyunlar bir şekilde Suriye’de de oynanıyor. Reagan’a atfedilen bir söz var. Siyaset veya uluslararası siyasetle alakalı. ‘Doğrusu, politikanın dünyanın en kıdemli ikinci mesleği olduğunu bilmiyordum’ der. Birincisi, elbette ki fahişeliktir. Her iki katliam bölgesinin aktörlerinden olan Kofi Annan ile Sırp siyasiler ve Çetnikler ile Suriyeli siyasiler ve Şebbihalar tamamen vampirlere ve onun ötesinde fahişelere benziyorlar. Yeni Sırp Cumhurbaşkanı Miloseviç’in adamı Tomislav Nikoliç, Srebrenitsa’da soykırım yaşanmadığını savunurken Suriye’nin Beşşar çetesinin parçası olan Cihad Makdisi de Suriye’nin Hama kentine bağlı Terimse köyünde çoğu sivil 220 kişinin hunharca katledildiğini yalanlarken hem de pişkince görevlerini ikmal ettiklerini söylemiştir. İran da yine ortalığı Suriye rejimi lehine yatıştırmak ve süt liman etmek için Annan’dan çektiği kopya ile neyin görüşmesi yapılacaksa muhalifler ile rejimi görüşmeler yapmak üzere topraklarına davet etmiştir. Bosna ile Suriye arasında tek fark, iki olayda İran’ın farklı cephelerde yer almasıdır. Bu İran tarihinde bir ilktir ve sonrasında da zaten bölgede mezhep propagandasına girişmiştir. Baba Esat da İran yolundan giderek bir iki Boşnak’ı çağırmış ve onlarla fotoğraf çektirerek Sırplara karşı ‘direniş cephesinde’ olduğunu ortaya koymuştur!
•
Batı üç buçuk yıl boyunca ipe un sermiştir. ‘Mesele bizi ilgilendirmez’ demek için olay iç savaş olarak tasvir edilmiştir. Böylece saldırganla ve mütecavizle kurban aynı kefeye konmuştur. Şimdi Suriye’de de aynı oyun oynanıyor. Bununla birlikte Mustafa Ceriç, 1993 yılı Ağustos ayında Altınoluk dergisine yaptığı değerlendirmede, Bosna’nın yeni bir Balkan veya bölgesel savaş ile üçüncü dünya savaşına neden olabileceğini söylemiştir. Böyle bir tehlike düşük seviyede de olsa Suriye cephesinde de varittir. Nitekim Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Hollande, Suriye meselesinin kısa vadede halledilememesi halinde bölgesel çapta bir savaşa dönüşebileceğini öngörmektedir. Suriye rejimi de halkın kurduğu darağacından kurtulmak için böyle bir gelişmeye bel bağlamaktadır. Bosna ve Suriye’de katliamlar bir biçimde BM’nin gözetimi altında gerçekleştirildi. Katliamların yoğunlaştığı dönem, Sudan’da milis Cancevit sistemini kuran Mustafa Dabi’nin gözlemcilerin başkanı olduğu dönemdir. Cancevitleri kuran Mustafa Dabi, Suriye’de benzerleri olan Şebbihayı gözetmeye ya da gerçekte hizmetine gitmiştir. Sudan’ın Cancevitleri Suriye’de Şebbiha güçleri olmuştur. Mısır’da bunların adı Baltacılardır. Yemen de ise çoğul kipiyle yine Türkçeden geçme olarak Balatica denmektedir. Annan Srebrenitsa katliamından dolayı BM adına özür dilemişti. Bakalım Suriye’de yaptıklarıyla alakalı ikinci kez özür dileyecek midir? Mustafa Ceriç, Srebrenitsa’yı Auschwitz Toplama Kampına Sırpları da Nazilere benzetmiştir. Srebrenitsa kurbanlarını anma etkinliğine onur konuğu olarak davet edilen Haham Arthur Schneier, Mustafa Ceriç’in benzetmesine mukabil Suriye’de yaşananların Bosna’da yapılanlara benzediğini ifade etmiş ve halka dönük konuşmasını Arapça Allahu Ekber ifadesiyle bitirmiştir (Bosnian Muslims bury 520 genocide victims in Srebrenica By Aida Cerkez Associated PressAssociated Press Posted: 07/11/2012 09:20:03 AM PDT July 11, 2012 4:20 PM GMTUpdated: 07/11/2012 09:20:04 AM PDT ). Samimiyetini bilemeyiz ama güneş balçıkla sıvanmaz ve Suriye olayları da Bosna’da yaşananların tekerrüründen ibarettir
YENİ AKİT